► “ Sana indirdiğimiz bu mübarek bir Kitabtır ki, temiz akıl sahipleri ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve öğüt alsınlar.”(Sâd Suresi 29. Ayet)
Yani, kendisine verilen aklı kullanmayan, aklını kiraya veren, düşünmeyen, düşünceye, akla, ahlaka, önem ve değer vermeyen, işlerin akıl ve ilimle değil de, rüyalar, kerametler, zanlar, hırslar, ve gaibden gelen haberlerle halledileceğine inananlar bu kitaptan ve ayetlerden faydalanıp öğüt alamazlar.
►“Ey îman edenler! yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü, büyük bir suç teşkil etti” (Saff 2-3). Buyurulmuştur.
Yapmamak ve yapmayacak olmak konusu ilk bakışta göründüğünden daha kapsamlıdır.
Bir insan bir şeyi yapmayacaksa, ya bilmediği, yapamayacağı için yapmaz veya bilir ama yapmaya niyeti olmadığı için, tembellikten veya işine gelmediği için yapmaz. Bir şeyi bilip, onu söyleyip, söz verip te yapmamak elbette büyük bir suçtur. Yalan söylemek ve sözünde durmamak münafıklık alametleridir. Eğer bilmediği ve bu nedenle yapamayacağı bir şeye söz veriyorsa yine büyük bir suçtur. Çünkü, biliyormuş gibi konuşup insanları aldatmaktadır. Bunlar günümüzde politikacıların çok sık yaptıkları kötü işlerdendir. Sözle birlikte amel, icraat gelmiyorsa, ya sahtekarlıktan ya da hainliktendir.
►Bir şeyi hakkıyla bilmek, onun ilmine sahip olmak için onu yapmış olmak gerekir. İnsan teorik- nazarî, ruhani bir varlık değildir. Bedeni olan, yiyen içen, beyni, elleri ayakları olan, yaşayan, amel eden, amellerinden sorumlu olan, amellerinin hesabını verecek olan bir varlıktır. Bir şeyi yapmak, yaşamak, uygulamak onu hakkıyla öğrenmenin en iyi, hatta tek yoludur. İnsan bir şeyi yaparken, onu okurkenkine nazaran beyninin çok daha büyük bir kısmını kullanır. Uygulamada, unutulan, yanlış bilinen şeyler ortaya çıkar ve düzeltilir. Bu nedenle, kişi, yapmadığı şeyi asla hakkıyla bilemez, bilmediği için de biliyormuş gibi söylemesi, anlatması, yapmaya kalkışması, doğru değildir. Hayatında hiç ameliyat yapmamış bir doktor, ameliyat konusunda konferans verebilir mi? Hiç otomobil kullanmamış birisi “ ileri sürüş teknikleri” diye bir kitap yazabilir mi? Hiç suya girip, yüzme öğrenmemiş birisi, yüzme konusunda ders verebilir mi? Liyakat ve ehliyetin ön şartı yapılacak işi hakkıyla bilmektir.
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 36)
►İnsan hayatının her anında istese de istemese de doğru veya yanlış amel içindedir. İnsan için amelsiz bir hayat düşünülemez. Bitkisel hayata giren birinin bile kalbi çarpar, amel içindedir. O da durursa kişi ölür. Amelsizlik bir nevi ölümdür. Amel olmadan faydalı ilim olmaz. Peygamber SAS, "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." (Tirmizî, Daavât, 68) Buyurmuştur. İnsanlar dünyaya amel için gelirler, amellerinden sorguya çekilirler. Amellerin karşılığını görürler.
►İlim Nasıl Öğrenilir? Efendim, bir kere genellikle zannedildiği gibi çok okuyarak ilim sahibi olunamaz. İlim sahibi olmak için, çok okumak değil çok çalışmak ve çok düşünmek gerekir. Çok okumak değil, az okuyup çok düşünmek, okuduğunu anlamak lazımdır. İlim anlamaktır, anlamadan okumak zaman kaybıdır. Hatta zararlıdır. Bugün Müslümanların içinde bulundukları gerilik, cehalet, acizlik ve ezik durumun başlıca sebebi, düşmanlar değil, Allahın CC kitabını ve dinini anlamamış olmalarıdır.
Çok yemek değil, hazmedebildiğiniz yemek yararlıdır. Yutabileceğimiz, hazmedebileceğimiz kadar lokma almak gerekir. Bir ayeti anlamak ve yaşamak, anlamadığımız bin ayeti okumaktan daha iyidir. Çok okuyan ama az düşünenler, amel etmeyenler, okumuş cahiller olur. Allahın CC ayetleri zor ve anlaşılmaz değildir. İhlas ve ahlak sahibi olan, akıl sahiplerine ve sabredenlere Allah CC ayetlerini kolaylaştırır. Zihinlerini ve gönüllerini açar. O, insanlara okuyup amel etsinler diye gönderdiği ayetleri zor ve anlaşılmaz yapmak tutarsızlığından münezzehtir. Okuduğumuzla amel etmeden onu tam olarak anlayamayız.
Rivayet edilmiştir ki, Hz. Ömer RA huzurunda bakara suresini bir seferde ezberden okuyan bir kişi görünce şöyle demiştir.” Biz Kur’an surelerinden çok ezberlemekten çekinirdik, çünkü gereğini yapamazsak mesul oluruz diye korkardık.”
Hadisi şerifte buyurulmuştur ki,
"Yüce Allah bildikleriyle amel edene bilmediklerini öğretir."(Ali el-Müttaki Kenzü'l-Ummâl, Suyûtî el-Fethu'l-Kebîr). İlim çok kıymetli bir nimet ve emanettir. Onunla amel etmek, nimete saygı ve şükür, emanete riayet, etmemek ise şükürsüzlük ve riayetsizlik olur. Şüphesiz ki Allah CC şükredenin, kıymetini bilenin nimetini arttırır, ona daha fazla ilim nasip eder. Bilmeyenden de geri alır.
Bu itibarla, ilim acele ile değil, yavaş yavaş ve mutlaka uygulanarak öğrenilir. Zaman, sabır ve emek gerekir. Her yeni bilgi mutlaka uygulanmalı, doğrulanmalı ve gerçek anlamı, faydası v.b anlaşılmalıdır. Yeryüzündeki bütün keşifler ve icatlar sahada ve laboratuvarda çalışarak yapılmıştır. Laboratuvarsız ne ilim olur ne de üniversite. Mısırı gezmeyen, görmeyen birisi , bir Mısır tarihçisi olabilir mi?
►Hayat en iyi öğretmendir. Bir şey öğrenilip anlaşılmadan üzerine yeni yeni bilgiler yığmak insana ukalalıktan başka bir şey kazandırmaz. Uygulanmayan, kendisiyle amel edilmeyen bir ilim gerçekte öğrenilmiş olmaz. Faydalı bir ilim değildir. Aynen, bir makinenin içindeki parçaları ve malzemeleri ezbere bilen ama onları bir araya getirip çalıştıramayan bir mühendis veya insan vücudundaki organların isimlerini, yerlerini v.s bilen ama bu bilgiyi kullanıp bir hastayı tedavi edemeyen doktor gibi.
Çalışmak fiili dua olduğu gibi Amel de fiili tefekkürdür. Bilgileri işleyip, tahkik edip yararlı hale getirmek için elzemdir. Amel, yanlış bilgilere, yanlış yorumlara, yanlış anlamalara izin vermez.
Tefekkür, oturduğu yerde derin derin düşünmek ve felsefe yapmak değildir. Bilgileri ve verileri değerlendirmektir. Amel olmadan veri olmaz. Amelsiz gerçek tefekkür olmaz. Evdeki hesap çarşıya uymaz, çünkü çarşıdaki hesap doğrudur. Deney yapmadan bilim olmaz. Hesaplanan sonuçlar deney sonuçlarına uymuyorsa, hesap yanlış, deney doğrudur. Çünkü deneyde sonuçları Allah CC verir.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük teorik fizikçisi ve bir dahi olan Einstein’in hesapları deney ve gözlemle doğrulanıncaya kadar şüphe ile karşılanmıştır.
Amel çalışmaktır.
“Şüphesiz her insana kendi çalışmasından ve emeğinden başkası verilecek değildir.(Necm 39)
Mirzahan Hızal