Bugun...


Prof Dr Mirzahan Hızal

facebook-paylas
YAPMADIKLARINI SÖYLEMEK
Tarih: 01-01-2025 15:58:00 Güncelleme: 01-01-2025 15:58:00


 

►  “ Sana indirdiğimiz  bu  mübarek bir Kitabtır ki,  temiz akıl sahipleri ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve öğüt alsınlar.”(Sâd Suresi 29. Ayet)

Yani,  kendisine verilen  aklı  kullanmayan,  aklını kiraya veren,   düşünmeyen,   düşünceye,   akla,  ahlaka,   önem  ve  değer  vermeyen,    işlerin  akıl  ve  ilimle  değil  de,    rüyalar,  kerametler,  zanlar, hırslar,   ve  gaibden  gelen  haberlerle  halledileceğine  inananlar   bu  kitaptan  ve  ayetlerden   faydalanıp  öğüt  alamazlar.

►“Ey îman edenler!   yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?   Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü,  büyük bir suç teşkil etti” (Saff 2-3).  Buyurulmuştur.
 
Yapmamak  ve  yapmayacak  olmak  konusu  ilk  bakışta  göründüğünden  daha  kapsamlıdır.  
Bir  insan  bir  şeyi  yapmayacaksa,  ya    bilmediği,  yapamayacağı için  yapmaz  veya  bilir  ama   yapmaya  niyeti  olmadığı  için, tembellikten  veya  işine  gelmediği  için  yapmaz.  Bir  şeyi  bilip,  onu  söyleyip,  söz  verip  te  yapmamak  elbette  büyük  bir    suçtur.  Yalan  söylemek  ve   sözünde  durmamak  münafıklık  alametleridir.   Eğer  bilmediği    ve  bu  nedenle  yapamayacağı  bir  şeye  söz  veriyorsa    yine  büyük  bir  suçtur.   Çünkü,   biliyormuş   gibi  konuşup   insanları  aldatmaktadır.    Bunlar  günümüzde  politikacıların   çok  sık  yaptıkları   kötü  işlerdendir.   Sözle birlikte     amel,    icraat  gelmiyorsa,  ya  sahtekarlıktan    ya da  hainliktendir. 

►Bir  şeyi   hakkıyla   bilmek,  onun  ilmine  sahip  olmak  için  onu  yapmış  olmak  gerekir.   İnsan  teorik- nazarî,   ruhani  bir  varlık  değildir.  Bedeni  olan,  yiyen  içen,  beyni, elleri ayakları olan,  yaşayan,  amel  eden,  amellerinden  sorumlu  olan,  amellerinin  hesabını  verecek  olan  bir  varlıktır.  Bir  şeyi  yapmak,  yaşamak,  uygulamak  onu   hakkıyla  öğrenmenin  en  iyi,  hatta  tek   yoludur.   İnsan bir  şeyi  yaparken,  onu  okurkenkine  nazaran beyninin çok  daha  büyük  bir  kısmını kullanır.  Uygulamada,  unutulan, yanlış  bilinen  şeyler  ortaya çıkar  ve  düzeltilir.  Bu  nedenle,   kişi,   yapmadığı  şeyi   asla  hakkıyla  bilemez,  bilmediği  için de   biliyormuş  gibi  söylemesi,  anlatması,   yapmaya  kalkışması,    doğru  değildir.   Hayatında  hiç  ameliyat  yapmamış  bir  doktor,   ameliyat   konusunda konferans  verebilir  mi?   Hiç  otomobil  kullanmamış  birisi  “ ileri  sürüş  teknikleri”  diye   bir  kitap  yazabilir  mi?  Hiç  suya  girip,  yüzme   öğrenmemiş  birisi,  yüzme konusunda  ders  verebilir mi?  Liyakat  ve  ehliyetin  ön şartı  yapılacak  işi  hakkıyla  bilmektir.
 
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.”   (İsra, 36)
 
►İnsan  hayatının  her  anında  istese de  istemese de    doğru  veya  yanlış   amel  içindedir.   İnsan  için   amelsiz  bir  hayat  düşünülemez. Bitkisel  hayata  giren  birinin  bile  kalbi  çarpar,  amel  içindedir.  O  da  durursa   kişi  ölür.   Amelsizlik  bir  nevi  ölümdür.  Amel  olmadan   faydalı  ilim  olmaz.  Peygamber SAS,  "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." (Tirmizî, Daavât, 68)  Buyurmuştur.  İnsanlar  dünyaya  amel için  gelirler,  amellerinden  sorguya  çekilirler. Amellerin karşılığını  görürler.

►İlim  Nasıl  Öğrenilir?   Efendim,   bir  kere    genellikle  zannedildiği  gibi  çok  okuyarak  ilim  sahibi  olunamaz.   İlim  sahibi  olmak  için,  çok  okumak  değil  çok    çalışmak  ve   çok  düşünmek  gerekir.    Çok  okumak   değil,    az  okuyup  çok  düşünmek,  okuduğunu  anlamak   lazımdır.    İlim    anlamaktır,  anlamadan  okumak  zaman  kaybıdır.  Hatta  zararlıdır.    Bugün  Müslümanların  içinde  bulundukları  gerilik,   cehalet,  acizlik  ve  ezik  durumun  başlıca  sebebi,  düşmanlar  değil,   Allahın CC  kitabını  ve  dinini  anlamamış  olmalarıdır.

Çok  yemek  değil,  hazmedebildiğiniz  yemek  yararlıdır.   Yutabileceğimiz,   hazmedebileceğimiz  kadar  lokma  almak  gerekir.    Bir  ayeti  anlamak ve  yaşamak,  anlamadığımız  bin   ayeti  okumaktan  daha  iyidir.     Çok  okuyan  ama  az  düşünenler,  amel  etmeyenler,  okumuş  cahiller  olur.    Allahın CC  ayetleri  zor  ve  anlaşılmaz  değildir.    İhlas  ve  ahlak  sahibi  olan,  akıl  sahiplerine  ve  sabredenlere  Allah CC  ayetlerini  kolaylaştırır.  Zihinlerini  ve  gönüllerini  açar.    O,   insanlara  okuyup  amel  etsinler  diye   gönderdiği  ayetleri  zor  ve   anlaşılmaz  yapmak tutarsızlığından  münezzehtir.     Okuduğumuzla  amel  etmeden  onu  tam  olarak  anlayamayız. 

Rivayet edilmiştir ki,  Hz. Ömer RA  huzurunda  bakara  suresini   bir seferde  ezberden  okuyan  bir  kişi  görünce  şöyle  demiştir.” Biz  Kur’an  surelerinden   çok  ezberlemekten   çekinirdik,    çünkü       gereğini  yapamazsak   mesul  oluruz  diye  korkardık.”
Hadisi şerifte  buyurulmuştur ki,
"Yüce Allah bildikleriyle amel edene bilmediklerini öğretir."(Ali el-Müttaki  Kenzü'l-Ummâl,  Suyûtî el-Fethu'l-Kebîr).  İlim  çok  kıymetli  bir   nimet  ve  emanettir.   Onunla  amel  etmek,   nimete   saygı  ve şükür,  emanete  riayet,    etmemek  ise  şükürsüzlük  ve   riayetsizlik  olur.  Şüphesiz  ki    Allah CC    şükredenin,   kıymetini  bilenin   nimetini  arttırır,  ona  daha  fazla  ilim  nasip  eder.  Bilmeyenden de  geri  alır.
Bu  itibarla,  ilim  acele  ile  değil,  yavaş  yavaş  ve  mutlaka   uygulanarak  öğrenilir.  Zaman,  sabır  ve  emek  gerekir.  Her yeni bilgi mutlaka  uygulanmalı, doğrulanmalı    ve  gerçek  anlamı,  faydası  v.b  anlaşılmalıdır.  Yeryüzündeki  bütün  keşifler  ve  icatlar  sahada  ve  laboratuvarda  çalışarak  yapılmıştır.  Laboratuvarsız  ne  ilim  olur  ne de  üniversite.  Mısırı  gezmeyen,  görmeyen   birisi ,  bir   Mısır  tarihçisi   olabilir mi?
 
►Hayat  en  iyi  öğretmendir.   Bir   şey  öğrenilip  anlaşılmadan  üzerine  yeni  yeni  bilgiler  yığmak  insana   ukalalıktan  başka  bir  şey  kazandırmaz.   Uygulanmayan,  kendisiyle  amel  edilmeyen  bir  ilim  gerçekte  öğrenilmiş  olmaz.   Faydalı  bir  ilim  değildir.  Aynen,  bir  makinenin  içindeki  parçaları  ve  malzemeleri   ezbere  bilen  ama  onları bir araya  getirip   çalıştıramayan bir  mühendis  veya  insan  vücudundaki organların  isimlerini,   yerlerini  v.s  bilen  ama  bu  bilgiyi  kullanıp   bir  hastayı tedavi edemeyen doktor gibi.
Çalışmak  fiili  dua  olduğu  gibi   Amel  de  fiili  tefekkürdür.   Bilgileri  işleyip,  tahkik  edip  yararlı  hale  getirmek için  elzemdir.  Amel,  yanlış  bilgilere, yanlış  yorumlara,  yanlış  anlamalara   izin  vermez.
Tefekkür,  oturduğu  yerde  derin  derin  düşünmek  ve  felsefe  yapmak  değildir.  Bilgileri  ve  verileri  değerlendirmektir.   Amel  olmadan  veri  olmaz.    Amelsiz  gerçek  tefekkür  olmaz.  Evdeki  hesap  çarşıya  uymaz,  çünkü  çarşıdaki  hesap  doğrudur.   Deney  yapmadan  bilim  olmaz.  Hesaplanan  sonuçlar deney  sonuçlarına  uymuyorsa,  hesap  yanlış,  deney  doğrudur.  Çünkü deneyde  sonuçları  Allah CC  verir.
Dünyanın  gelmiş  geçmiş  en  büyük  teorik  fizikçisi   ve  bir  dahi olan  Einstein’in    hesapları  deney  ve  gözlemle  doğrulanıncaya  kadar   şüphe  ile    karşılanmıştır.

Amel  çalışmaktır.

“Şüphesiz her insana kendi  çalışmasından  ve  emeğinden başkası verilecek değildir.(Necm 39) 

Mirzahan Hızal



Bu yazı 35 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI