● İnsanların hepsi mutlu ve huzurlu olmak ister. Hatta büyük kısmı hayatın gayesi ve anlamı olarak mutluluğu görür. Mutlu olmak için çalışır, okur, tahsil yapar, işe girer, ev bark sahibi olur v.s.
Mutluluğun kriterleri ve şartları vardır. Kimisi için bu sağlıklı olmak, zengin olmak, istediğini alabilmek, güzel bir ev, araba sahibi olmak, çoluk coçuk sahibi olmak, iyi bir işi olmak, makam ve itibar sahibi olmak gibi şeylerdir. Hiç şüphe yoktur ki, her şeyin sahibi olan Allah CC yarattığı insanların mutsuz olmalarını ve acı çekmelerini istemez. O her şeyi iyilik, hayır, adalet, hak ve güzellik üzerine yaratmıştır. İnsan ile ilgili her konuda olduğu gibi bu konuda da onların mutlu olmaları için yollar göstermiş ve kriterler koymuştur.
Yaratıcıya inanan ve O’ nu İlah olarak kabul eden bir kişi nelerden ve nasıl mutlu olur?
● Bütün mesele insanın Yaratıcı ile olan bağıdır. İnsan ve onu yaratan Allah CC arasındaki bağ. İnsan Allah CC ile bağını zayıflattığı ve koparttığı zaman, ister istemez mutlu olma kriterleri de değişir. Artık yaptığı ve yapacağı işlerde, sebep ve sonuçlarda, başarılı ve mutlu olma konularında kendisini yaratanı değil başka şeyleri önemser ve önceler.
Bu kayma ve sapma, farkına varmasa da insan için hüsranın başlangıcıdır. Yiyip içtiği rızık, alıp verdiği nefesler, damarlarında dolaşan kan ve hayatını ve sağlığını borçlu olduğu yaratıcıyı boşverip kendi zan ve heveslerinin ve başka şeylerin, başka insanların etkisine girmek, onların ne dediğine, ne diyeceğine göre kararlar vermek ve uygulamak, Allahtan başkalarını ilah edinmek hatta onları Allaha CC ortak koşmak anlamına gelmez mi? İşte Allahın CC en çok üzerinde durduğu ve en şiddetle men ettiği şey tam olarak budur. Bir insan açıkça Allahtan CC başka şeyleri kutsal saydığı ve onlara kulluk ettiğini ifade etmese de yaptığı işler, tavır ve davranışları itibariyle bunları yapıyorsa gizli şirk içerisindedir. Günümüz Müslümanlarının içinde bulundukları gerilik, zafiyet ve acizlik büyük ölçüde bu sebepledir.
Allahı CC layıkıyla tanımayan ve ona ortak koşanlar O’ nun yardım ve desteğini kaybederler. O’nun yardımını kaybedenler her şeylerini kaybederler. Allahtan CC başka dost ve yardımcı arayanlar er veya geç hüsrana uğrarlar.
“Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de yardımcı vardır.” (Bakara,107)
“Ancak sana ibadet ederiz (senden başka ibadete lâyık yoktur) ve (hem ibadetlerimizde, hem de bütün ihtiyaçlarımızda) yalnız Senden yardım isteriz. (İşte madem Sen böyle yücesin!) Ey Rabbimiz! Biz, yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden meded bekleriz!” (Fatiha, 5)
Yani sadece Allahın huzurunda namaz kılar ve secde ederiz. Peki seccade ve caminin dışındaki yerler haşa Allahın CC huzuru değil midir ki, ihale almak için falanca makam sahibinin huzurunda elpençe divan durur ve secde değilse de rükuya varırlar? İşinden atılma, iş, ticaret, kazanç ve itibarını kaybetme korkusuyla güç sahiplerinin haksızlıklarını eleştirmez ve hakkı gizlerler. Çıkarları uğruna haksızlık karşısında susar hatta haksızlık yapanları desteklerler.
· Eski çağlarda Allaha CC şirk koşanlar, taştan, tahtadan, bronzdan, altından v.b yapılmış putlara taparlar, onlardan medet umarlardı. Bu gün Allaha CC ortak koşanların putları başka ve çok çeşitlidir. Dikkat edersek bu günkü müşriklerin, güce, güç sahiplerine, otoriteye, mal, makam, nefsani hırslar gibi dünyevi şeylere taptıklarını görürüz. Halbuki,
“Kim güç, şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, güç, kudret, şan ve şeref bütünüyle Allah'ındır. Güzel sözler O'na yükselir, o sözleri de yararlı iş yükseltir. Kötülük yapmakta düzen kuranlara, onlara, çetin azap vardır. İşte bunların kurdukları düzenler boşa çıkar.” (Fatır, 10)
Bir müslümanın “faiz alıyorum çünkü bunu Devlet veriyor (helal kılıyor)” demesi şirk değil midir? Allahtan CC başka kim herhangi bir şeyi helal veya haram kılabilir. Tevhid, yani Allahın CC birliğine iman etmek, O’ndan başka hiç kimsenin şeriat, hukuk, vazetme ve kanun koyma yetkisi olmadığına inanmaktır.
“O halde insanlardan korkmayın, benden korkun da âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide, 44). ( bunlar Allah’ın indirdiğini inkâr ettikleri veya hafife aldıkları için onunla hükmetmeyenler olup kâfirlerdir. DİB, Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 278-279)
● Bir müslümanın şu andaki düzende mutlu ve huzurlu olmasına imkan yoktur. Neden?
Çünkü her şeyden önce, , insanlar dünyaya mutlu olmak, rahatlık ve huzur içinde yaşamak için değil bazı çok önemli ve zor görevleri yerine getirmek sorumluluğunu yüklenerek gelirler. Müslüman bu sözleşmeyi kabul eden kişiye denir. Aynen şavaşa giden bir asker gibi. Müslümanın 24 saati, nefsi ile ve kötülüklerle, haksızlık, adaletsizlik ve zulümle savaşarak geçer, geçmelidir. Asli görevi budur. Sürekli olarak bu görev ve sorumluluğunu yerine getirememenin endişe hatta korkusunu yaşar. Bunları unutup dünyanın sahte ve geçici mutluluk konularına kendilerini kaptıranlar gaflet ve cehalet içinde değiller midir?
“Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir.” (Ahzab, 72)
Bir Müslüman için Allahın CC indirdikleriyle hükmedilmeyen, emirleri ve yasakları hiçe sayılan bir ülkede, adaletsizlik ve haksızlıkların yaygınlaştığı bir yerde mutlu olmak ancak kendisini inkar ile mümkündür. Yani farkına varsa da varmasa da Allahın CC emanet ettiği ve razı olduğu dinden çıkıp kendisinin veya başkalarının uydurduğu farklı bir dine, başka bir hayat tarzına girmiştir. Bir müslümanı mutlu ve huzurlu edecek tek şey, Allah CC ile bağını güçlendirmek ve O nun rızasını kazanacak Salih ameller işlemektir. Çünkü yüklenmiş olduğu sorumluluk ve emanet, “kabul ettim” dediği Allahın CC dinini layık olduğu şekilde yaşamak ve temsil etmektir.
“O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.”(Mülk,2)
Mirzahan HIZAL