Bugun...


Prof Dr Mirzahan Hızal

facebook-paylas
NAKİLCİLİK
Tarih: 04-06-2024 09:24:00 Güncelleme: 04-06-2024 09:24:00


►   Bilgi  insanlar için hava ve su kadar  önemlidir. İnsanlar  bilgi  edinen,  bilgi  biriktiren,  bilgi  işleyen, bilgi ile  iletişim  kuran,   bilgi ile öğrenen,  bilgi ile  öğreten,  bilgi  ile  karar  veren,   bilgi  ile  hareket  eden canlılardır. Hiç şüphe yoktur ki bütün bunlar,  bilgiyi  işleyen,  düşünce, tefekkür ve  akıl  ile  gerçekleşir.  İnsanlara  bunun  için  akıl  verilmiştir.
“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer 39/9)
“Allah CC insanı  yarattı ve ona  beyanı, düşünmeyi ve  ifade etmeyi  öğretti.” (Rahman 3-4) 
 Ayeti  kerimeleri buna  işaret  etmektedir.
►   Bir insan herhangi bir  konuda  nasıl  bilgi  sahibi  olabilir?
Dinleyerek,   görerek,  okuyarak.  Ancak  bunlar  sadece  veri  edinme   yollarıdır.   Veriler,   bilgi  değildir.  Bunlardan  bilgi  edinebilmek  için   işittiğini,  gördüğünü  ve  okuduğunu  anlamak ,  onlardaki  manaları  idrak  etmek  gereklidir.  Bir  bilgisayar  disketinde  depolanmış  binlerce  sahifelik  veriler,  okunup  anlaşılmadıkça  orada  yıllarca  işe  yaramadan  durabilir.  Bir  papağan da  bazı  kelimeleri,  hatta  cümleleri  ezberleyip  tekrarlayabilir  ama  manalarını  bilmez.
    Bilgi  edinmek ve onları  anlamak da  yetmez,  elde edilen  bilgileri,  sistematik  bir  şekilde,  ayıklamak,  sınıflandırmak,    analiz,   sentez   ve  karşılaştırma  (tahlil,  terkip, kıyas)  yaparak  işlemek  yani  üzerinde  tefekkür  etmek  gerekir.   Düşünce ile  işlenmeyen   bilgi  fayda  vermez.  Bilgi  hamallığı  yapılmış  olur.  Bir konuda bilgi  edinmek,  bu  bilgileri  hazmetmek,  tefekkür ederek  işlemek,  faydalı   ve  uygulanabilir  ilim  haline  getirmek, çok büyük  emek,  beyin  gücü, uzun  yıllar,  hatta bazen  bir  ömür  alır.    Onun  için  ilim  ve  alimler  bir  toplumun  en  değerli  hazinesidir.
 
Allahın CC gösterdiği  doğru yoldan  sapan  toplumların  nasıl  helak  olduklarını  açıklayan  bir  Hadis-i şerifte  buyurulmuştur ki,
 
 «Şüphesiz Allah, ilmi insanlardan çekip almakla değil, âlimlerin ruhlarını kabzetmek suretiyle kaldıracaktır.» «Nihayet hiç bir alim bırakmayınca  İnsanlar kendilerine cahil bir takım kimseleri öncüler edinirler.” (Mirkatu’l-Mefatîh,1/460, Şerh-u Riyazi’s-Salihîn, İbn Useymîn (5/452)(Hadis-i Şerif )
 
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız.   Bizi ateş azabından koru” derler.” (Al-i İmran 191)
 ►   İlmin  ne olduğunu  bilmeyen,  ilmin sadece  alimlere gerekli olan, onlara mahsus  bir şey  olduğunu,  diğer insanların  ilimle  bir  işleri olmadığını  zanneden  insanlar,  verileri  bilgi,  bilgiyi  ilim  zanneder.   Herhangi  bir  konuda  bir şey  söylemek  ihtiyacı  hissederlerse,   düşünmek  ve  bilgi  işlemek  zor geldiği  için  akıl yerine  nakil  kullanırlar. Yani  fikir üretmek  yerine  hazır  fikir kullanırlar. Bu  maalesef  çok  sık  rastlanan  bir  durum  olup  toplumun ortalama  zihinsel   yetenek  seviyesi  konusunda  pek de  olumlu  bir gösterge  değildir.
►   Düşünme ve fikir  üretme  yetersizliği  sadece  dini,  sosyal,  felsefi  v.b  konularda  değil,  bilimsel  çalışmalar, mühendislik,  tıp,   teknoloji,  sanayi,  ekonomi,  gibi  konularda da son  derece  ciddi  bir  problemdir.  Yeni  fikirler  üretemeyenler,  inovasyon,  keşif,  buluş  v.s  yapamazlar,  hep   hazırcı,  ithalatçı,   taklitçi  ve  nakilci  kalırlar. 
►   “Efendim  falanca  kişi  böyle  demiştir. Falanca  kitapta veya  internette  bu  konu  açıklanmıştır.  Bu  konudaki  ayetler  ve  hadisler  alfabetik  sırayla   şunlardır.  Falanca  büyük  İmam  şöyle  demiştir.  Bizim  hocamız,  şeyhimiz  böyle  buyurmaktadır  v.b.”   Halbuki,  bütün  bu  değerli  bilgiler,  o  kişi  için  henüz  veri  seviyesindedir. Bu  veriler,  işlenmemiş  cevher  gibi  bir  fayda  sağlamaz.   Bunlardan,  yarın  ve  yarından  sonra evinde,  işyerinde,  okulunda,  ticaretinde,  hatta  ibadetlerinde  yanlış,  samimiyetsiz,  akla   ve  ahlaka  aykırı  işler  yapmamak  için  nasıl  davranmak  gerektiğini  anlayıp  çıkaramıyorsak   nakliyatçılık  ve  bilgi  hamallığı  yapmış  olmaz mıyız?  Daha  açık  bir  örnek  vermek  gerekirse,   bir  sürü  ayet,  hadis  okuyup  nakledip, zikirler  çekip  sonra  da  Allahın CC  haram   kılmış  olduğu  şeyleri,   resmi  otorite ve  yasalar  serbest    bırakıyor  diye,   helal  ve  meşru  bilmek  nasıl  bir   bilgi  hamallığı veya  bilgi  katilliğidir?  Bilgi  ve  ilim  emanettir,  sorumluluk  ve  yükümlülük  getirir.   Gereği  yapılmayan  bilgi  vebaldir,  hazmedilemeyen  yemek  gibi  insanı  hasta  eder  hatta  zehirler.  Hiç   namazını  kaçırmayan,  defalarca  hacca  ve  umreye  gitmiş  ve  hala her fırsatta giden  bir  müslüman  faiz  konusunda    “bunu  Devlet  veriyor,  o  halde  almakta ne mahsur  var ki?.”  Dediğinde. “senin   taptığın tanrı  Devlet mi  yoksa  Allah cc mı? “  diye  sormuş  ve  gözlerinde  beliren  zavallı  şaşkınlığı görünce  kendisine   acımıştım.   Tefekkürsüzlüğün  müslümanları  getirdiği   gerçekten  acınacak  bir  durum   söz  konusudur.
“Efendim  Müslüman  alimlerin   faiz  ve  İslam  ekonomisi  konusunda  yazdığı  yüzlerce  eser  vardır.  Kur an-ı  Kerimde  de  şu  kadar  ayet,  ayrıca  bu  kadar  da  Hadis-i  şerif  vardır.”   Peki  neden  hala  Faizsiz  bir  bankacılık   sistemimiz  yok,    neden   Müslümanlar  paralarını  Yahudi  bankalarına  yatırıyorlar?  Neden  Devlet   veriyor  diye  faizi  helal  bilip  küfre  yöneliyorlar?
 
►   Nakil  iyidir  ama   sadre şifa olmaz.   Büyüklerimiz    “iki  düşün  bir  söyle”   demişlerdir.    Bir  konuda  nakil  yapmak    ancak  ortaya  konulan  bir  düşünce  ve  görüşü  desteklemek veya  eleştirmek  amacıyla   olabilir.   Böyle  bir   düşünce  ve  tez  yoksa,  bazı  işlenmemiş  ham bilgileri  nakletmek  ve  yığmak  bilgi  kirliliği  oluşturmaktan  başka  bir  işe  yaramaz.   Bir  kişi  mobilyacılık  yapmaya  karar  verse  ama   bu  konuda  yeterli  bilgi  ve  becerisi  olmasa,   işyerine  getirdiği  ama  kullanamadığı   çeşitli  makinalar,    yığdığı  kıymetli  ahşap  malzeme,  v.s  sayesinde başarılı olabilir mi? Mobilya  yerine  bazı  basit  tahta  eşya  yapsa  daha  iyi  olmaz mı?
Düşünüp  anlayabildiğimiz  az  bilgi,  anlayamadığımız  çok  bilgiden  daha  iyidir.
Aynen “şükrünü  eda  edebildiğin az malın, edemediğin  çok  maldan  daha  hayırlı” (Hadis-i Şerif  Camiussağir - 6153)  olduğu  gibi
►   Nakil  akılla  çelişen  bir  şey  değildir.    Salim  akıl,  cehaletten başka hiçbir şeyle  çelişmez. Nakledilen  bilgilerin bir  çoğu  faydalı  ve  kıymetlidir.   Ama  düşünce   ve   akılla  değerlendirildiği  taktirde.   Bundan   1000  sene   önce  yazılmış  bir  kitapta  bir  çok  faydalı  bilgiler   olabilir.   Allahın CC  bildirdiği  temel  ahlak  kuralları  ve  insana  vermiş  olduğu  görev  ve  sorumluluklar  zamana  ve  zemine  göre  değişmez.  İnsan  aynı  insandır.   Ama  değişen  hayat  şartlarına  göre  bu  kuralların  nasıl  uygulanması  gerektiğini   düşünmez,  araştırmaz  ve  bulmazsanız  zaman  sizi  beklemez,  çağın  gerisinde  kalırsınız.  1000  sene  önceki  sosyal,  ekonomik,  ticari,  teknolojik  şartlar,   nüfus,   insan  ve  toplum  ilişkileri,  haberleşme,  ulaşım v.b  gibi  sayılamayacak kadar  çok  konu  bugünküyle  aynı mıdırki,   o   günkü  çözümler  ve  çareler  bugün de  geçerli  olsun?
Düşüncesizce,  körü  körüne   yapılan  nakiller  uygulanamaz,  faydadan  çok  zarar getirir.  Herşey gibi,   nakledilenlerin  de  anlaşılması için  düşünce  ve  akıl   lazımdır.
Müslüman toplumların   çok  derin,  köklü  ve  zengin   bilgi  kaynakları,   nakledilecek  çok  değerli  bilgi  birikimleri  vardır.   Hatta  yeryüzünde  başka  hiçbir  topluma  nasip  olmayan  ilahi  vahiy  ve  Allahın CC   son  Elçisinin  sözlü  ve   fiili   örnekleri   vardır.  Ayrıca  bunları  sürekli  nakledip  durmuyorlar mı?  O  halde  sormak  gerekmez mi? Bugün  neden  Müslüman  toplumlar  yeryüzünün  en  az  gelişmiş,   iptidai,  ezik  ve  zayıf  toplumlarıdır?   Doğal  kaynak  zenginlikleri  içinde  yüzenler  bile  gayrımüslimlere  muhtaç  ve  mecbur  durumdadırlar?  Sadece  teknikte  değil  ahlaken  de  batı  toplumlarından  çok  gerilerdedir?
Bu  gün  müslüman   toplumların   uygulanabilir   sosyal, ilmi,  idari,  ekonomik  ve  siyasi  projeleri  var  mıdır?   Günün  ihtiyaçlarına  cevap  verebilen,   verimli,  yüksek   bilimsel   ve  ahlaki  standartlarda  bir  eğitim  sistemleri  var mıdır?    Böyle  projeleri  olmadığı  için hasbel kader  yönetime  geldiklerinde  batıl  düzenlere  ve  gayrımüslimlere  hizmet  etmiyorlar mı? 

Mirzahan HIZAL



Bu yazı 833 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI