►“Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel, ona saygı göster.” (İnşirah 7,8)
►1400 küsür sene önce indirilmiş olan Kur’an Ayetleri sadece o asırda Arabistanda yaşayan insanlara mı hitap etmektedir? Sadece o zamandaki şartlara, topluluklara, olaylara ve kişilere göre mi düzenlenmiş ve anlamlar ihtiva etmektedir? O seçilmiş, talihli ve olağanüstü İnsanlara mı mesajlar verilmiştir? Eğer öyle olsaydı, zaman, mekan, toplumlar ve olaylar değiştikçe yeni yeni kitaplar ve peygamberler gelmesi gerekmez miydi? Neden gelmemiştir ve gelmiyor? Eğer mesaj ve hükümler sadece ve ancak asrı saadette yaşayanlara gelmiş ise Asrı saadetten sonra dünyaya gelen ve gelecek olan milyarlarca insan ne olacak? Onlar ikinci sınıf ve önemsiz insanlar mıdır? Yoksa bazılarının dediği gibi İslâmın mesajı ve hükümleri asrı saadette uygulanmak üzere gelmiş ama bu gün uygulanamaz sonucu mu çıkarılmalıdır?
Cenab-ı Hakk CC;
“Kim (hidayete uyar) doğru yolu (arayıp) bulursa, kendisi için (Hakkı ve hayrı) bulmuş olacaktır. Kim de sapıtırsa kendi zararına sapıtmış olacaktır. Günahkâr olan hiç kimse bir başkasının günah yükünü taşımayacaktır. (Ve zaten) Biz, (aydınlatıcı ve uyarıcı) bir Resul göndermedikçe (hiçbir kavme ve kişiye asla) azap edici olmayız (kendilerini sorumlu tutmayız).” (İsra, 15) buyurmuyor mu?
►Milyonlarca dünyayı içine alabilecek büyüklükteki güneşi yaratan ve boşlukta tutan,
Milyonlarca güneşi içine alabilecek büyüklükte başka güneşleri yaratan, böyle milyarlarca güneşi, yıldız, gezegen ve galaksileri yoktan var eden ve ışığın bile milyonlarca senede ulaşamayacağı büyüklükteki uzay boşluğunda inanılmaz bir hassasiyet ve ölçü içinde döndüren, zamanı ve mekanı yaratan Göklerin ve yerin Rabbi, Peygamber ve kitap göndermeden, görev ve sorumluluklarını bildirmeden insanları yargılamak, onlara hesap sormaktan elbetteki münezzehtir. Tutarsızlık, cahil ve kendini bilmez insanlardadır. Nihayetsiz uzay boşluğundan saniyede 30 km hızla gelen ve sadece birkaç yüz metre çapındaki bir gök taşının çarpmasıyla, binlerce atom bombası etkisi ile yok oluverecek dünyada yaşayan insanlar, insancıklar.
►Başka kitap ve Peygamber gelmiyor ve gelmez. Çünkü gelmesi gereken gelmiş, bildirilmesi gereken bildirilmiştir. Allah CC ın kitabı ve ayetleri her asra, her topluma ve her insana hitap eder. Ancak anlamak isteyenler anlar. Görmek isteyenler görür.
► “İnşirah suresini sıkıntılı zamanlarda okumak, insana ferahlık verir.”
Bu kadar mı?
Kur’an ayetleri ferahlık veren, mutlu hissettiren, dertleri ve problemleri unutturan, rahatlatan efsunlu sözler midir? Ferahlık Allahın CC bir lütuf ve yardımı değil midir?
O’nun lütuf ve yardımını hak etmek gerekmiyor mu? Allah CC sadece ve sadece çok çalışanlara yardım etmez mi? “ "İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır."(Necm, 53/39) buyurulmamış mıdır?
Peki, “ bir işi bitirince yenisine başla” ne demek?
Bu ayetten neler anlayabiliriz?
· Bir işi bitirince yenisine başla. Boş oturma. Ayrıca başladığın işi bitir, yarım bırakma.
· O işi hakkıyla bitirmeden başka işlere başlama.
· Aynı anda tek iş yap ki o işi çok iyi yapasın. Çünkü beynin sadece tek çekirdekli bir işlemciye sahiptir. Sadece bir tane beynin var. Ayrıca yaptığın işi çok iyi yapmak zorundasın. Elinden gelenin en iyisini yapmamak, sorumsuzluk ve edep, ahlak yoksunluğudur. Kritik durumlarda ihanettir.
"“Allah (c.c.) her şeyde ihsanı farz kılmıştır…” (Müslim, Sayd, 56.)
“İhsan, Allah’ı görüyormuşçasına O’na kulluk etmendir. Her ne kadar sen O’nu göremesen de O seni görmektedir.” (Buhari, İman, 36.)
“Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.” (Hadid, 57/4.)
Elindeki işe ve probleme odaklan, o problemi çözmeden başka problemleri, başkasınınkileri çözmeye kalkışma. Bu günkü problemi çözmeden yarının problemleriyle meşgul olma.
· Kulluğun, problemleri Allahın CC rızasına uygun şekilde çözmek olduğunu bil.
· Akıl ve teknik kullan. Probleme yeni bilinmeyenler ekleme. İşleri kolaylaştır, zorlaştırma. Konuya odaklan, o anda gereği ve faydası olmayan bilgi, veri ve mülahazaları terket. Bilgi kirliliği oluşturma. Oluşturulmasına izin verme.
· Sadece yaptığın, yapabileceğin, nasıl yapılacağını hakkıyla bildiğin işler hakkında konuşabilirsin. Bu yüzden az konuş çok düşün. Düşünmeden hiç konuşma.
· Az konuş çok iş yap. Yapmadığın işi bilemezsin. Bilmediğin işi yapamazsın. Bilmediğin işi anlatamaz, öğretemezsin. “ “öğrenmediğin, bilmediğin işi yapmaya kalkışma…”(İsra 36)ÖğrenmediğiÖğr”enmediğin/bilmediğin bir işi yapmaya kalkma! Çünkü kulak, göz ve gönül; bunların hepsi ondan sorumlu olacaklardır.n/bilmediğin bir işi yapmaya kalkma! Çünkü kulak, göz ve gönül; bunların hepsi ondan sorumlu olacaklardır.
· (bilmediğin için) Yapamayacağın ve yapmayacağın şeyleri söyleme.
Müslümanlık edeptir.
“ Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır.” (Saff 2,3)
►” Ancak Rabbine yönel, ona saygılı ol” ne demektir?
⦁ Yaptığın işlerde sadece Rabbinin beğenisini ve rızasını gözet. İhlaslı ol. İnsanlar beğensinler, alkışlasınlar diye işler yapma. Öğünmek ve gururlanmak için hiç yapma. Allah CC işlerini beğenirse gerisinin hiç bir önemi yoktur. Beğenmezse, bütün dünya seni beğense ne kıymeti var?
⦁ Yaptığın işleri Allahın CC beğenmesi için onları çok iyi yapman gerekir. Baştan savma değil.
“Bir de iyilik edin ve yaptığınızı güzel yapın. Doğrusu Allah iyilik eden ve işini güzel yapanları sever” (Bakara 2/195)
⦁ Yaptığın işlerle gururlanma ve öğünme. Edepli ol. Her türlü övme ve öğülme sadece Allaha CC mahsustur. O’nun lütuf ve ihsanı olmasa parmağını bile oynatamayacağını unutma. Peygamber ve ashabı hiç bir zaman ve hiçbir şeyle öğünmemişler, sadece Allaha CC şükretmiş ve sadece O nu övmüşlerdir.
Mirzahan HIZAL