Çeşme ilçemizin toprakları bize ait fakat gidin görün Müslüman şehri demeye bin şahit ister.
Her köşesi adeta şarkıcı Despine Vandı kokuyor.
Özellikle bizdeki sanatçı kılığındaki yüzsüzler yetmedi adalardan gelenlerin seyrine doyamıyorlar.
Üzerine de paralar akıyor.
Bu bir kimlik kaybının acı sonucudur.
...
Çeşmede sahne alan Yunan Şarkıcı Despine Vandi’nin tavrı aslında bize çok şeyleri hatırlatmış fakat içimizde anlayacak kaç kişi var?
“Atatürk posteri olan yerde şarkı söylemem, Atatürk Yunan katılıdır” diyerek konserini iptal eden bu Yunan aşüftesi Türk Yunan ilişkilerinin tam da ısınacağı bir zamana denk gelmesinin arka planı pek de kişisel bir olaya benzemiyor.
Olanlar bilinçlidir.
Provokatör şarkıcıya soralım.
Mustafa Kemal Yunan katili idiyse şayet, ama hemen savaş sonrası Venizelos ile İsmet Paşanın hanımı Mevhibe’nın kol kola resimleri neyin nesi? Kaldı ki biz Yunan tetikçisinin askerlerini denize dökmedik mi?!
Ortada doğruyu söyleyen belgeler var.
“Türk Yunan İlişkileri-Seminerler” adlı kitap Genelkurmay yayınlarındandır.
İngilizler Yunan'a İzmir'i işgal ettirdiklerinde yapmış oldukları tahribatlar çok büyük ve acımasız.
Yangınlar, toplu katliamlar,tecavüzler.
Kordon da yaralı asker ‘Allah rızası için su..!’ diye yardım istiyormuş.
Yoldan geçen Rum kadını kilodunu aşağıya çekerek, “Al sana su pis Türk” ağzına yapmasını kitap yazıyor.
Sen de denize döktüm diye övünüyorsun.
Katil aranıyorsa ta kendisidir.
…
Aynı şekilde İsmet Paşa hatıralarında, Yunanlıların kendiliğinden çekip gittiklerini yazıyor.
O yüzden aralarında dostluk kurulmuş.
Kaldı ki olayın bir de satranç siyasi boyutu var.
İngiliz Yunan’ı Anadolu’ya Ankara hükümetinin kolayca kurulması için çıkartmış olup başta Mustafa Kemal olmak üzere değil katil olmak memnun olmuşlardır.
Çanakkale'yi geçemeyen İngiliz İstanbul’a çıkartma yapması da öyle.
Bir sebeple Meclis-i mebusan’dan kaçmak için gerekçe arayanlar Ankara da buluşmuşlar.
Durum bu iken…
Mustafa Kemal'in Yunan katılı nasıl olduğunu ben anlayamadım.
...
Şimdi durduk yerde bu Yunan karısının ne yapmak istediğini çözmek lazım.
Maksadı resim değil başka…
…
Geçmişte benzer olaya şahit oldum.
Sene 1984. Kırıkkale Silah fabrikasında NATO’ya ait mermi üretiminin kontrolü için Alman yetkiliyi göndermişlerdi.
Yetkili oldukça yüzsüzün teki, şımarık.
Gelir gelmez birlikte olacağı kadın istemişti hemen temin ettiler.
Mühimmat Fabrikasının Müdürü Ali Rıza beyi olmadık yerde azarlıyor, hakaretler ediyordu.
İmalatı keyfine bozunca da fabrikaya oldukça zarar vermiş oldu.
Odasında bulunan Mustafa Kemal'in resmini çöpe atarak,” Diktatör birisinin resmini odamda istemem” demişti.
Diplomat olduğundan Savcı olarak 5816 sayılı kanuna muhalefetten maalesef işlem yapamadım.
Kimse de yapamadı.
Şimdi de şu soru aklıma geliyor.
Orası milli merasim yeri değil en taşkınından bir eğlence yeri.
Bayrağın öyle bir yerde işi ne?
Üstelik yanında Mustafa Kemal’in posteri de var.
Bu bayrak milletin istiklalini temsil eden bir simge değil mi?
Görüyoruz, müstehcen bir takım yüzsüzlerin kirli bedenlerine de sarılıyor.
Milli imiş zilli imiş!
Bayrağımız yoksa sahipsiz mi?
Yunan karsına kızmaktan ziyade…
Yerli yunanlılara sormak lazım.
Yunan karısına arka fonu kim hazırladı?
Bayrağın öyle bir yerde ne işi var?