Gazze ve İsrail meselesi aynen Hz. Musa (a.s) ve Firavun’un mücadelesi gibidir. Bitmedi bu olay. Bitecek gibi de değildir. Tarihi süreç içerisinde farklı isimler adı altında kıyamete kadar da devam edecektir. Dün vardı, bugün hala devam ediyor, yarın da var olacak bu savaş.
Onlar kendi aralarındaki bu mücadeleye var güçleriyle devam ediyorlar. Gösterdikleri çabanın sonucunda birisi cennete kanat çırparken diğeri de cehenneme yuvarlanacak her gün.
Bu konuda şaşılacak, afallıyacak bir şey yok. İman meselesi.
Bu olayda bizim için önemli olan asıl konu, bizim hangi tarafta durduğumuz, kimi niçin alkışladığımız ve desteklediğimizdir. Gazzeliler ile beraber ağlamiyorsak, dertleriyle, kederleriyle ve sıkıntılarıyla dertlenmiyorsak ve makul bir mazeretimiz de yoksa elimizde. Kıyamet gününde vay halimize!
Bizi denizden kurtaracak olan da suda boğulmaya sebebiyet verecek olan da durduğumuz yerdir. Kimin yanında kime karşı dikleniyoruz? Neyi, niçin alkışlıyoruz? Gündemimizi neye göre belirliyoruz? Dedim ya her şey Yüce Allah’a olan iman meselesi.
Bizim Hz. Musa (a.s.) ve Firavun aleyhilane meselesi konusunda sahip olmamız gereken iman nasıl bir şey? Bizi hangi tarafa götürüyor? Denizden geçirecek bir istikamet mi çiziyor bize yoksa suda boğulacak bir yere mi sürüklüyor? Neyi vaat ediyor?
Taraf olmak da bertaraf olmak da bizim elimizde. İmkân ve ortam var, imtihan devam ediyor.
İnsanın yüreğine ve zihin yapısına yerleşen hakiki iman; kişiyi her türlü pislikten, körlükten, kötülükten, her çeşit kötü arkadaştan, pis ortamdan, İsrail gibi bir vahşetin yanında yer almaktan, olayları yanlı görmekten, yanlı davranmaktan, dünyanın gidişatını yanlış yorumlamaktan alıkoyar. Olayları net, olması gerektiği gibi göremiyorsa bir insan evvela imanında bir sorun olup olmadığını kontrol etmesi gerekir diye düşünüyorum. İmanını çevre şartlarına, şekillenen siyasi ortama, ırksal ve renksel bağlama, esen rüzgâra, akan suya göre şekillendirmeyecek insan. Ben böyle düşünüyorum da demeyecek. İmanını ilahi kitaba göre şekillenmesini isteyecek insan.
Doğru muyum, doğru yerde miyim, doğrular ile beraber, doğru tarafta yer alıyor muyum? Ağırlığım ne kadar? Doğru argümanlara sahip miyim?
İman iksiri ilaç gibidir. İlaç nasıl ki hasta bünyelere, örümcek tutmuş beyinlere yardımcı olur ayağa kaldırır ya iman da öyle. Bozulmuş ve kokuşmuş bedenleri ıslah ederek canlandırır, ayağa kaldırır, meydan okutturur küffara.
İman sahibi iseniz; evsiz, barksız, yurtsuz ve silahsız Gazzeli bir avuç insan da olsanız bütün dünyayı karşınıza alabilecek bir yüreğe sahip olabilirsiniz. Her türlü saldırıya ve yıkıma direnebilirsiniz, karşı koyabilirsiniz. Bu yürek parayla, pulla, malla, mülkle ve servetle satın alınamaz. Okumakla ve doktora muayene olmakla şekillenemez. Korkudan emin kılarsınız bir ömür boyu. Hatta iman sahibi iseniz cehennemden bile korunursunuz.
Cesareti, erkekliği, yiğitliği ve direnişi Gazzelilerden öğrenmesi lazım tüm dünya insanlarının… Ve yine tüm dünya insanlarının bu mektepte eğitim ve öğretim görmesi lazım. Başka türlü olmaz bu işler.
Başarılı olmak, üstün sayılmak, galip gelmek ve alkışı hak etmek doğru davranmakla, doğru yolda, doğru zamanda doğru insanlar ile yürümekle mümkündür. Kelle sayısı ve argüman çokluğu, silahların büyüklüğü; kişilerin doğru olduklarına delil sayılamayacağı gibi doğru yolda olduklarına, doğru yürüdüklerine, cennete talip olduklarına da delil olarak kabul edilemez.
İsrailli Yahudilerde din yok, iman yok. Bunu anladık, ahlak da yok, insan ve insanlık da yok olmuş. Verdikleri sözde durma, attıkları imzaya sadakat gösterme diye bir meziyete de sahip değiller. İsrailli Siyonist Yahudiler varılan ateşkese rağmen Gazze’de silah sıktılar, tutuklamalar ve baskınlar yaptılar, adam öldürdüler. İhlaller genlerine işlemiş bu milletin. İnsanda insanlık kalmamışsa, tek kelimeyle, onu hayvandan sayın gitsin.
Yapılan müzakerelerde İsraillilerin Hamas’a; “Kendinizi feshedin” diye diretmeleri ateşkesin askıya alınmasına yol açtığı hepimizin malumu.
Bak bak bak sen... “Ben seni öldüremedim, yok edemedim. Bari sen kendini fesih et de dünyaya rezil olmayayım.” cinsinden bir yaklaşım. Ne kadar küstahça ve alçakça bir durum. “Alçak maymunlar olun” (A’raf/166) ilahi emrinin bugün de geçerli olduğuna inanıyorum ben.
İsrailli katillerin karşılarında masaya oturan kişilerin laik, demokrat, cumhuriyetçi, ırkçı ve milliyetçi insanlar olmadıklarını, Yüce Allah (c.c.)’a güvenen ve O’na dayanan, yardımı O’ndan bekleyen Müslümanlar olduklarını galiba çok çabuk unutuyorlar.
Dünyanın öteki ucundan diğer domuz, maymuna yandaş çıkarak: “Gazze’yi cehenneme çevireceğim” diye zırvalıyor. İnsanoğlu kendi kıyametini kendi elleriyle şekillendirir denilir ya. Bu da o cinsten bir yaklaşım.