Bugun...


Muhammed Özkılınç

facebook-paylas
Afganistan’ı Nasıl Gördüm
Tarih: 22-11-2024 11:32:00 Güncelleme: 22-11-2024 11:32:00


(Prof. Dr. İbrahim Halil Çiçek Hoca Efendinin İzlenimleri)

Bir program nedeniyle Afganistan’ın Herat Şehrine altı günlük bir ziyarette bulundum. İki gün Kabil’de geçirdim. Dört gün de Herat’ta kaldım. Hem Kabil’de hem Herat’ta üst düzey bazı yetkilileri ziyaret etme imkânı buldum. Tabii giderken hazırlıklı gittim. Buralarda Taliban yönetimiyle ilgili duyduğum olumsuz hususlar hakkında Arapça hazırladığım 9 sayfalık bir öneri paketiyle gittim. Burada duyduklarımı münasip bir dille sözlü olarak da anlatmaya çalıştım. Yazılı olarak da sundum. Anlattıklarımdan son derece memnun olduklarını gördüm. Bunu daha üst düzeylerde olanlara ileteceklerini de söylediler.

Birinci gündemim kadın eğitimi konusuydu. Şunu peşinen ifade etmem gerekir ki, buralarda Taliban yönetimiyle ilgili anlatılan olumsuzlukların doğru olmadığını gördüm. Örneğin çarşıya kadın sokmayan, kadına yüzü açık olarak evinden çıkma iznini vermeyen bir yapı asla yoktur. Kadınların isteyen yüzü peçeli isteyen de saçlarının bir kısmı görülecek şekilde yüzü açık olarak serbestçe dolaştıklarını, alışveriş yaptıklarına şahit oldum. Ayrıca Kabil Hava limanında birçok kadının çalıştığını da bizzat gördüm.

Taliban asker ve polislerinin kimseyi incittiklerini veya bağırdıklarını -bir defa hariç- bile görmedim. Hayatın, ticaretin, idarenin normal akışında devam ettiğini gördüm. Taliban yönetimi Batının/Amerikan’ın İslam karşıtlığı üzerine kurgulanmış bakış açısıyla vahşî bir yönetim olarak kabul edilip bütün dünyaya başarısız, acımasız ve vahşi bir yönetim olarak lanse edilmek istendiğini müşahede ettim. Yani Taliban yönetimine karşı hem içerde hem dışarıda ideolojik bir bakış açısının olduğunu ve dolayısıyla bütün iyiliklerinin görmezlikten gelindiği ve hatalı bazı durumları cımbızlanarak dünya medyasına kasıtlı bir şekilde servis edildiğini gördüm. Oysa Taliban hükümetinin belki dillere destan birçok başarıya imza attığını kimse görmek istememektedir.

Evet, bazı hataları vardır ve bu gayet normaldir. Çünkü 44 yıllık bir savaş geçmişi olan ve Amerikan’ın bütün pisliklerini, insan artıklarını bıraktığı, hırsızlık, rüşvet ve insan ticareti dâhil her türlü rezaletin olduğu bir Afgan toplumundan bahsediyoruz. Bütün bunlara rağmen idareyi ele alan Taliban hükümeti elinde fazla kalifiye eleman olmamasına rağmen iç emniyeti çok güçlü bir şekilde sağlamıştır. İnsanlar rahat bir şekilde ticaretini yapıyor, işine güvenli bir şekilde gelip gidebiliyorsa, toplumdan tüm pislikleri atabilmişse, bu bir başarıdır. İş başına geldiğinde bir Amerikan doları 115 Afgan lirası iken bu gün bir dolar 67 Afgan lirası olmuşsa bu başarı değil de nedir?

Herat’ta bana rehberlik eden Afgan bir mühendis ki, iyi Türkçe konuşuyordu bana şunları anlattı: “Taliban hükümeti gelmeden önce hırsızlık, kapkaççılık, insan ticareti, çocuk kaçırma dâhil her şey yapılıyordu. Hatta Taliban gelmeden iki gün önce yolda telefonla konuşurken telefonumu biri elimden kapıp motosikletle uzaklaştı. Taliban, hükümet olduktan sonra bunların hepsi yok oldu ve iç güvenlik çok güçlü bir şekilde sağlanmış oldu” dedi. Ayrıca görüştüğüm hükümetin önemli adamları son derece mütevazı, kibar, diplomatik usul ve adabı bilen, İslam’ın izzetini korumaya çalışan ve bununla iftihar eden samimi insanlar olarak gördüm.

Toplumda çok fakirlik var; ama bu, dün yönetime gelmiş Taliban’ın suçu değil, eseri de değildir. Her halde Taliban’ın elinde sabahtan akşama her şeyi düzeltecek sihirli bir değnek yok. Eğitim kurumlarını de zayıf gördüm. Buna acilen çözüm bulunması gerekir. İşsizlik ve dolayısıyla fakirlik da fazla var. Zira nüfusun çok arttığı modern zamanlarda işsizliğin en büyük çözümü sanayidir. Afganistan’da da sanayi yok. Onların eğitimde, sanayileşmede, ticarette, idarî yapılanmada ve bazı yapıların kurumsallaşmasında Türkiye gibi Müslüman ülkelerin tecrübelerinden istifade etmeye ihtiyaçları vardır. Müslüman ülkelerin hem halk olarak hem yönetim olarak onlara lojistik destek sağlamaları İslamî ve de insanî bir vecibedir. Taliban’ın bu sade yaşamları devam ederse çok şeyler başarabileceklerini düşünüyorum.

İktidarın bol imkânları, lüksü ve şatafatı ilerde onları bozmazsa, şu an için durumları gayet iyidir. Ne var ki, İslam dünyasının herhangi bir ülkesinde siyasî, iktisadî, ahlakî, ilmî veya teknolojik alanlarının birisinde bir başarı kaydedildiğinde hemen lanetli gizli bir el devreye girer ve onu bir şekilde bozar ve hedefinden saptırır. Bu lanetli el kimindir nasıldır ve ne biçimde çalışır fazla kimse bilmez. İşte böyle mel’un bir elin tehlikesi her zaman Taliban için de pusudadır.

Kadın eğitimi konusunda vasat bir çözüm üzerinde çalıştıklarını anladım. Eğitim kurumları zayıftır, sanayi yok denecek kadar azdır ama üzerinde çalıştıklarını da ifade ettiler. Et pirinç ve ekmek gibi temel gıda maddeleri boldur ve hayat çok ucuzdur. Trafik çok yoğun ve düzensizdir. Ancak insanlar birbirlerine karşı hoşgörülüdür.  Ayrıca birilerinin burun kıvırdığı ve bir şey beceremeyeceklerini düşündüğü o mollalar kendilerini nasıl bir dünyanın izlediğini ve siyaseten karşılarında kimlerin, hangi güçlerin olduğunu, onlara karşı ne tür manevralar peşinde olduklarını iyi biliyorlar.

Son olarak şununla bu notlarımı bitireyim: Bizim Afganistan’da üç tane TİKA ofisimiz aktiftir. Herat’ta birkaç gün kaldığım için Herat TİKA ofisinin maşallah çok iyi çalıştığını gözlemledim. Yaptığı güzel ve kalıcı hizmetlerle toplumun gönlünde adeta taht kurduğunu gördüm. Hem Herat başkonsolosu Sinan İlhan Bey mütevazı ve sevecen kişiliği ile hem de Herat TİKA koordinatörü Arafat Deniz Bey çalışkanlığıyla Herat’ta çok olumlu izler bırakmışlar. Özellikle TİKA koordinatörü Arafat Bey zeki, cesur, cömert, özgüveni yüksek, nerde ne yapacağını bilen, izzet nefsini koruyan, inisiyatifini kullanan ve iki ülke halkları arasında köprü olma görevini bilinçli bir şekilde yerine getiren bir diplomat olarak gördüm. Hem kendisini hem de başkonsolosu buradan tebrik ve takdir ettiğimi ifade etmek isterim. Bu tür diplomatlar Türkiye’nin yüz akıdır. TİKA’nın çalışmalar sonucunda nasıl bir Türkiye sevgisinin oluştuğunu gördüm. Bu da koordinatörün uygun bir şekilde inisiyatif kullanmasıyla başarıldı. İdarecinin en büyük başarı sırlarından biri kuşkusuz inisiyatif kullanabilmesidir. (Prof. Dr. İbrahim Halil Çiçek.)



Bu yazı 110 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI