Suriyeli Direnişçiler, HTŞ önderliğinde Suriye’de YPG bölgesi hariç Suriye’de kontrolü ele geçirdi. 14 yıldır ABD, Rusya, İran ve onların vekâlet orduları olan satılık örgütlerin işgali altındayken ses vermeyenler, birden bire dört koldan harekete geçtiler. Dışarıdan olanlara ses çıkarmayanlar, 14 yıldır ülkelerini savunan Suriyeli mücahitlere söylemediğini bırakmıyorlar.
Kimi Cihatçı, kimi Amerikan İşbirlikçisi, kime bilmem neci diyerek bu direnişçilere kin ve öfke kusuyor. Nefret kustuğumuz bu adamlar Suriyeli değil mi? Kendi ülkesinde, zalimliğine kimsenin itiraz etmediği Esed/Baas zulmüne son verdiler diye suçlu mu oldular?
Sol tayfa, “Cihatçı” diyor.
Yıllarca Che Guevara, Fidel Castro güzellemesi yapanlar, övündüğünüz bu adamlar sizin tanımınızla aslında birer Cihatçı değil mi? Adı Gerilla ve sizden olunca hoş ama adı Mücahid ve Müslüman olunca tu kaka; öyle mi? Yıllarca “kahrolsun Emperyalizm” diye slogan atanların, emperyalizmin manivelasına dönüşmelerini üzülerek izliyoruz. “Tatlı su solcuları” da denilen bu zavallılar bu evrilişin farkında mı değiller, yoksa bile bile mi emperyalistlere uşaklık ediyorlar?
İrancılar, sekülerlerden ve solculardan daha fazla öfkeli. Bu öfke bazılarında iftira atmaya kadar varabiliyor. Evet, doğrudur; Suriyeli Direnişçilerin zaferinden (şuan için) İsrail de yararlanmaya kalkıyor olabilir. Esed ve doğal olarak İran’ın gitmesiyle, Lübnan Hizbullah’ına giden silah ve lojistik büyük oranda kesildi. Ama bu zafer kısmen İsrail’in işine yaradı diye Direnişçilerin İsrail’le işbirliği yaptığını iddia etmek vicdansızlıktır.
İran ve İrancıların Suriyeli Direnişçilere kızmaya hiç mi hiç hakları yoktur. İran isteseydi kendisine mecbur kalan Esed’i, pekâlâ direnişçilerle uzlaştırabilirdi. Ama uzlaştırmak yerine, “Şii Hilali” hayali uğruna Esed’in yanında durup zulmüne ortak oldu. İran, bu 30 yılda Irak’ta, Yemen’de Suriye’de silahını Müslümanlara değil de Amerika ve İsrail’e çevirseydi durum daha farklı olurdu.
İran, tüm gücünü, parasını, planlarını Şii Hilali denen bir ütopya için değil de mezhep ayırmaksızın Müslümanların vahdeti için kullansaydı; bugün giden sadece Esed değil İsrail Amerika ve diğer emperyalistler olurdu. Ama İslam tarihi boyunca İslam ümmetine ihanet edip her renkten düşmanlar ittifak eden Şia, yine şaşırtmadı.
İran ve Hizbullah uzaktan göstermelik silah göstermek, slogan atmak yerine fiilen İsrail’e Amerika’ya saldırsaydı öyle inanıyorum ki Suriyeli Direnişçiler bile yanlarında olurdu. Fiilen çatışmaya girmekten korkan, masa başı dalavereleriyle yol almaya çalışan ve diğer ülkelerden devşirme milislerle vekâlet savaşı veren İran’dan ancak bu kadar direniş ve mücadele çıkardı.
Suriyeli direnişçilerin bugün elde ettiği zafer şuan için kısmen İsrail’in işine yarasa da netice farklı olacaktır. Ümit ederiz ki, diğer Müslümanların da desteğiyle Suriyeli direnişçilerin uzak olmayan bir zamanda Gazze’nin özgürlüğüne da katkı sunacaktır. İnşallah direnişçi Müslümanlar HAMAS’tan aşağı kalmayacak şekilde İsrail’in çanına ot tıkayacak, işgalci Siyonist canilerden mazlumların hesabını soracaklardır.
Gün kardeşlik şuuru ve ümmet ruhuyla bir beraber olma günüdür. Biri İngiliz, diğeri Fransız olan Sykes-Picot’ların aramıza cetvelle çizdiği sınırları aşma günüdür. Fiziki olarak coğrafyamıza hat çekenler, mayın tarlaları döşeyenler, yıllardır zihinlerimizin aralarına da sınırlar çizmeye çalışıyorlar. Üzülerek ifade etmeliyim ki büyük oranda başarılı da olmuşlardır. Ancak iki asır öncesinde başlayan ve bir buçuk asırdır da fiili olarak devam eden bu bölünmeler bitmeli artık.
Suriyeli Direnişçiler, melek değil.
Büyük ve küçük emperyalistler, nemalanmak için kimi zaman rüşvetle kimi zaman şantaj ve tehditle onları kendi istedikleri şekle sokmak isteyeceklerdir. Buna direnmek onların ellerinde. Dik dururlarsa kendi izzetleri artar, yamulurlarsa ve ihtilafa düşerlerse hem dünyalarını hem de ahiretlerini yakarlar. Kendileri ev sahibi. Evlerine geldiler. Şimdiye kadar Allah rızasından ve yüksek ahlaktan bahsettiler. Bize düşen ise bu söylemlerinde samimi oldukları müddetçe destek olup dua etmektir. (Küçük tasarruflarla isimsiz bir mesajdan alıntı) Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...
Muhammed Özkılınç