“Bazı noktada şer olsa da ehven-i şerdir. Ehven-üşşer ise bir adalet-i izafiyedir.” (Asar-ı Bediiye, Münazarat, shf.358) Yani “adalet-i mahza”nın “ tatbikinin mümkün olmadığı yerde icra edilmesi caiz olan bir tatbikattır ehven-üşşer…
Buna rağmen “ adalet-i mahza” mümkünken “icalet-ürrakib” (Birbirine rakip olanların acele etmesi gibi) “ basamakları atlatan aculiyet” fikriyle onu ihmal edip yapmamak, hemencecik “adalet-i izafiye”ye sapmak, yani indi adaleti, ehven-üşşer manasındaki bir davranış sergilemek zülümdür. (Makaleler)
Bu son izah hiçbir zaman “adalet-i izafiye”nin dinimizden; Kur’an ve Sünnetten çıkarılamayacağı ve kimi zaman “azam-üşşerin mazarratının def etmek için” kullanılamayacağı manasına gelmez.
Üstad Hazretleri’(RA)nin “adalet-i izafiyeye” ya da “ehven-i şerri ihtiyar” bahsine verdiği iki fıkhi misal meseleyi daha güzel açar: Cihad ve zekat. İkisinde de zahiri bir kayıp vardır ama birincisinde “İslam küffarın istilasından kurtulur”, diğerinde ise “fukaranın duaları cezb edildiğinden” emek-sermaye mücadelesinin önü alınır.
Bu izahtan sonra sizleri şu satırlarla baş başa bırakmak istiyorum: ”……….. Şimdi Taksim Gezi Parkı diye bildiğimiz parkın adı, o zamanlar İnönü’nün adını taşıyordu ve merdivenlerle çıkılan meydan girişinin ortasına devasa bir heykel kaidesinin dikilmesi gündemdeydi.” ( Mustafa Armağan, Satılık İmparatorluk, s. 229)
Gezi Parkı= İnönü Parkı…Oraya dikilmek istenen heykel ise İsmet Paşa’nın heykeli!.. GEZİ VE 15 TEMMUZ kalkışmasının en büyük sebebi anlaşılıyor değil mi?
“Yiyecek ekmek bulamayan İstanbullular heyecan içinde (!) nasıl bir ‘şaheser’le karşılaşacaklarının merakıyla yanıp tutuşuyorlardı! Askerlerine kışla , (bu gerekçe ile çok cami kışlaya çevrilmişti) mahpuslarına hapishane, atlarına ahır ( bulamama bahanesiyle camileri bunlara tebdil eden) devletimiz ( tek parti cuntası) , Viyana’daki bir heykeltıraşa (Belling) 1 milyon küsur lira karşılığı döviz ödemiş, devasa kaidesi için de 300 000 lira kadar bir para harcamakta sakınca görmemişti.
…
Güya askerine kışla yapamayan devletin en acil ihtiyacı Viyana’ya heykel siparişi vermek midir? İki.
“Kışla yok, yer yok”muş!
Sanki Taksim Kışlası’nı yıktırıp da İnönü Gezi Parkı yaptıran bizzat Tek Parti ve İsmet Paşa değilmiş gibi…
Ne pişkinlik Ya Rabbi!” (Age. S. 230)
Temcit pulavı gibi her vakit devam eden bu çığırtkanlık ağaç sevgisinden gelse bile, yahut bazı arkadaşlarımızın “her şeye rağmen yeşil tahrip edilmemeli” şeklindeki fikirleri öylesine ters bir düşünce ki…
Yeşili sevmek lazım elbet; bu onun boş yere tahrip edilmesine karşı olma şeklinde anlaşılmalı… Eğer –Mazaallah- hayırlı bir hizmet için dahi “ağaç kesilmeyecek ya da sökülmeyecek” olsaydı sanayinin temeli olan; ne onlarca hidroelektrik santralı, nerede yapılacaktı ki...