Devlet şöyle tarif edilebilir; “Bir hukuk sistemi içinde vatandaşlarına hizmet eden kurumlar bütündür” O zaman iki özelliği ön plana çıkıyor, tabi olduğu sistem ve bu sisteme bağlı vatandaşa hizmet eden kurumlar bütünü.
Sağlıklı bir Devlet; Adaletiyle, Sağlık kurumlarıyla, Eğitim camiasıyla, Ordusuyla, Emniyetiyle, Diyanetiyle, Ticaret ve Sanayisiyle, Genel ekonomisiyle… halkın huzur ve mutluluğu için çalışır.
Devlet vatandaşlarını iyi yetiştirmişse zikredilen kurumlarda farklı rollerde görev alan kimseler kurumlara değer kazandırırlar, bu da devletin hanesine yazılır, bununla ilgili şöyle bir kelamı kibar var; “şerefül mekani bil mekin(bir yerin şerefi, değeri orayı işgal eden kadardır)” vatandaş da bu kurumlardan faydalanınca hak hukuk atmosferinde hareket ederler. İki taraflı bir memnuniyet tezahür eder.
Nitelikli vatandaş için şunlar söylenebilir.
*Kendine olan güveni yüksektir, yatığı işin değerini bilir, saygınlığı, iyi niyeti, çalışması ve samimiyetiyle ölçüldüğünü bilir ve işine bakar. Ne konumu yüksek olan maiyetine hava atar, ne de sıradan bir işte çalışan kendini boşlukta hisseder.
*Gözü toktur, aldığı maaşıyla yaşamasını bilir, gece gündüz başkasıyla kendini kıyas ederek hayatını yaşanmaz hale getirmez. “Büyük başın derdi de büyük olur” der ve küçük dünyasında mutlu yaşar.
*İyilik severdir, vatandaşa yardımcı olmayı ücret edasıyla yapmaz, belki kendisine verilen vazifeyi bir nimet olarak bilir ve vazifesini yerine getirmenin huzurunu yaşar.
*Mesleğinin önemini bilen, işini iyi yaptığında toplumda karşılığının bir değer olduğunun idrakindedir, vazifesini huzur içinde özümseyerek yerine getirir.
İşte bu özelliklere sahip olan insanları ancak talim terbiye ile yetiştirmek mümkündür.
Böyle şahsiyetleri Okul-Aile işbirliği ile ancak yetiştirebilirsiniz. Öğretmen veliden, veli öğretmenden, öğrenci de her ikisinden şikayetçiyse vay halimize!
İslam toplumunda, insanlar için temel değer olan;
Sevgi saygıyı, hürmet ve şefkati, cesaret ve yiğitliği, iktisatlı olmayı ve mertliği, bakışları ve duruşu, dikleşmeden dik durmayı, hakkını savunabilmeyi, helal-haram kavramının değerini, alın teri el emeğinin önemini, hayır ve şerrin ne anlama geldiğini, yegane Rezzakın Allah olduğu, dolayısıyla rızkı için kimseye boyun eğmemesi gerektiğini kavrayan vatandaş yetiştirmeliyiz.
Adaletten yana bir duruş sergileyen, aile hukukunu bilen, akraba hukukunu bilen, komşu hukukunu bilen, kamu malını malından da öte muhafaza eden, yalandan, rüşvetten kaçan, saygın bireyler bize huzur, umut ve başarı getirir.
Bu vasıfta vatandaş yetiştirirsek, devlet-millet arasında oluşan muhabbet bağı, huzur ile şekillenir ve devlet vatandaşına hizmet eder, vatandaş devletine bağlı kalır. Çalışır, üretir; üç üretir bir tüketir.
Vatandaşlarınız bu nitelikteyse;
“Devletin malı denizdir, yemeyen domuzdur” sözü tedavülden kalkar,
“Bal tutan parmağını yalar” cümlesini kullanan olmaz,
“Kaz gelen yerden, tavuk esirgenmez” sözü çöpe atılır,
Kamu malına beytülmal gözüyle bakılır ve kendi malından daha çok sahiplenilir,
Toplumda biri 10 BİN alırken diğeri 110 BİN almaz,
Bir vatandaş tek gözlü evde yaşarken diğeri 7+1 büyüklüğünde evde yaşamaz,
Kimi vatandaş aç yaşarken kimisi de “bir eli balda bir eli yağda” olmaz,
Vatandaşlarımız davacı ve davalı olarak adliye koridorlarında vakit öldürmezler,
Hayatları İş-Ev-Cami üçgeninde geçer zaman zaman ziyaretler ve seyahatler ile hayata nefes aldırırlar.
Vatandaşı nitelikli olan devletin ivme hızı yüksek olur, vatandaşı kalitesiz olan devlet zikzak çizer, daima endişe içinde olur, hem devlet erkanı hem vatandaşlar huzursuz yaşarlar. Günü birlik politikalarla birbirini oyalarlar.
Peki bizim halimiz ne durumda?
Okullarda Atatürk sevgisi, büyüklüğü, başarıları ve ilke ve inkılaplarıyla vakit öldürüyoruz, sonuç sıfır elde bir şey yok. Çünkü böyle bir eğitim tarzı insan fıtratına aykırıdır.
Hz.Peygamber Muhammed(sav) o kadar hürmete layık biri olmasına rağmen suretini çizmek, heykelini dikmek haramdır.
Öğretmenlerimiz de müfredatımız da genelde maneviyattan yoksun Dilimizle, Dinimizle, Tarihimizle, Kültürümüzle barışık değiller, sonuç öğretmen bir telden, öğrenci başka bir telden çalıyor.
Menfaatçi, bencil, sabırsız ve saldırgan vatandaş yetiştiriyoruz, sonuç mutlu olmasını bilmeyen bir nesil yetişiyor.
İslam toplumuyuz gavurların kanunlarıyla idare ediliyoruz. Sonuç bu kanunlardan bir adalet tecelli etmiyor.
Bu durumuz acınacak bir durum her geçen gün toplumsal huzurumuz kaçıyor, az daha cehenneme yaklaşıyoruz. Sonuç eskilerin deyimiyle “hesireddünya velahire(Dünyada da ahrette de zarar edenlerden oluyoruz)”.
Bu kadarla yetinelim.
Vesselam.