Son yıllarda bu toplum 7’de 70’e herkes uyanıyor, gücü nispetinde bir şeyler yapmak istiyor, millet memleket için taş üstüne taş bırakıyor.
Bu oluşumlardan biri de “Kadim Dostlar” grubudur.
“Kadim Dostlar” çok yönlü çalışmanın yanında zaman zaman yetişmiş bir insanı, nitelikli bir değerimizi toplantıya davet ederek olgunlaşma faaliyetleri yapıyor, benim de üye olduğum bu oluşum bir kır gezisinde Eski Genel Kurmay Başkanı Org.Hulusi Akar Paşayı davet etmişlerdi. Hulusi Paşa çocuklarımızın yetişmesi hakkında kayda değer fikirler dile getirdi. Bir eğitimci olarak konuşmasını takdire şayan bulup köşemde değerlendirmek istedim.
Tıpa tıp aynısı olmasa da özetle şunları söyledi.
“Değerli kardeşlerim eğitimin amacı nedir? Eğitim bilgi değil arkadaşlar, bilgi üniversitede olur, bilgi meslekte olur.
Eğitimin iki temel amacı var;
1-Allah korkusu,
2-Kuldan utanmak… eğer biz 4-12 yaş arasındaki çocuklarımıza Allah korkusunu verirsek, kuldan utanmayı öğretirsek, vatan sevgisini, bayrak sevgisini, millet sevgisini verirsek, onu başkası için iyilik yapmaya alıştırırsak ve diğer milli manevi değerlerimizi kendilerine kazandırabilirsek, ondan sonra çocuk nereye giderse gitsin, dünyanın öbür ucuna da gitse o çocuktan korkmayın, eğer bu değerler verilemezse ki eğitimde bazı sıkıntılarımız var yeterince verilemiyor maalesef, dolayısıyla bu gün maruz kaldığımız tablo karşımıza çıkıyor; artık Ateistle mi uğraşacaksınız, Deistle mi uğraşacaksınız, LGBT’li ile mi uğraşacaksınız, uyuşturucuyla mı uğraşacaksınız, bir de yakınmaya başlarız; Savcı nerede? Polis nerede? Diye bağırmaya başlarız,
Arkadaşlar Savcıyla Polisle bu işler olmaz, Savcıyla Polisle bu iş olmaz! Bu işin adı, bu işin başı, bu işin ilacı eğitim, eğitim, eğitimdir.
Bunu eğitimi verdik verdik, vermezsek artık çocuklarımızla yabancılaşıyoruz. torunlarımızla yabancılaşıyoruz, biz bir şeyler anlatıyoruz onlar dinler gibi yapıyorlar ama çocuklarımız ne dediğimizi anlamıyor.
Bu konuda ne gerekiyorsa hepsi yapılmalıdır. Her şey devlet ile olmuyor, yapılan bir araştırmaya göre çocuk şahsiyetini %40 aileden alıyor, %20 okuldan alıyor, %20 çevreden alıyor, diğer %20 de karakterinden geliyor. Ana kucağı, okul ve çevre çocuk üzerinde etkilidir.
Bu konuda anneleri bir derce haksız görüyorum, çocuk sabah namazına kaldırılmıyor, camiye gönderilmiyor, ödevlerini yapma konusunda onlara tolerans gösteriliyor, genelde babalar bir şeyler yapmak istiyor, anneler “çocuktur, küçüktür, hele zorlamayın” diye engel oluyorlar, sonra çocuk 10-15 yaşına gelince de “bu çocuk laftan anlamıyor, ne olacak hali” diye şikayet etmeye başlıyorlar. Ablacığım bunu zamanında düşünecektiniz.
Yani bizim çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimi öğretmemiz lazım, bu bir siyasi mesele değil zihniyet meselesidir, eğer bu topraklarda yaşıyorsak, bu memleketin evladıysanız kişilik ve kimliğinize sahip çıkmanız lazım. Kişilik, insanlıktır. Kimlik yaşadığınız toplumun milli ve dini değerleridir.” Dedi.
Bu toplantıyı tertip eden, davete icabet eden herkesi tebrik ediyorum.
Malum 15 Temmuz’un asilzade aktörlerden biri de Hulusi Akar paşamızdı, kendisi Genel Kurmay Başkanıyken kendisine rağmen darbe yapılmaya kalkıştılar, darbe metni kafasına silah dayatıldığı halde imzalamadığını unutmadık.
O gecenin bir gizli kahramanı da benim oğlum olduğunu söyleyebilirim.
O gece oğlumun düğünüydü, gelin damat baş başa kalınca istişare ederek zifafa girmeden oğlun gelini babasının evine bırakıp sahaya iniyor. Diyor ki “Şehit düşersem hakkınızı helal edin, sabaha kavuşursak sizi baba evinden alırım.” Müthiş bir karar ben de olaydan 2 ay sonra öğrendim. Unutmayalım 15 Temmuz kıyamı da enerjisini Ezan, Sala, Tekbir, Vatan ve Bayrak’tan almıştı. Bunu da her fırsatta vurgulamak lazım, Diyarbakır’ın programını ilk üç gün Ak Parti İl Başkan Danışmanı olarak Ben, Başkan Yardımcıları Mehmet Arzu ve Av.Raşit Ocak tertipliyorduk, üçüncü gün ay-yıldızlı bayrak dışında diğer bayraklar gibi Tevhit Bayrağı da alandan çekilsin denildi ve ben bir adım geride durdum, bu halkı Tevhit Bayrağı ile de barışık hale getirmek durumundayız, bunu da hatırlatmak istedim.
Tekrar yazının temasına dönersek, hem ailede, hem okluda, hem çevremizde her fırsatı değerlendirerek evlatlarımızı yetiştirmemiz lazımdır diye düşünüyorum. Bir kimsenin bir günde iki işi varsa biri muhakkak talim terbiye olmalı.
Bu yazıyı yamama neden olan “Kadim Dostlar” faaliyetini ve bu faaliyetin konuğu olan Hulusi Akar Paşamızı tebrik ediyorum.
Vesselam
Eyüphan Kaya