Şeytanın insi olanı fiziki olarak karşımızda ama maalesef bin bir kılığa giriyor, renk değiştiriyor. Bizim ülkemizde bayağı yaşamaya meydan bulan insi şeytanların çokluğundan dolayı asıl şeytanların keyfine diyecek yok, çünkü başı boş insanlarımızın bir kısmı zaten şeytana olan vekaletini bizzat ve fazlasıyla yerine getiriyorlar.

Bu ülkenin gerilmesine/gerilemesine sebep olan, çok çeşitli renk ve kılıflara giren insanlar var da, ben üç çeşit üzerinde durmaya çalışacağım, bence diğerleri de bunlardan mütevellit değişik versiyonlarıdır.

1-Kemalistler,

2-Laikler,

3-Kürt sorunu yoktur diyenler…

Kemalistler, heykelci, batı hayranı, İslami değere karşı olan kompleksli insanlardır. Öyle ki Kur’an harflerinden dahi nefret eden, tesettüre karşı olup teşhircilikten hoşlanan, İslami değerlerin devlet sisteminde norm olarak kabul edilmesine karşı olan azgın din düşmanlarıdır. İlginçtir kendilerine kafir denmesini de hakaret kabul ederler. Ya bu konuda cahildirler, ya da maskelerinin düşmesinden koruyorlar. Çünkü bir Kemalist mevcut haliyle mümin olamaz.

Laikler, “Din işi ayrı, devlet işi ayrı” diyerek İslami ölçülere göre müşrik konumunda olan insanlardır. Çünkü İslam dini hayatın her sahasına müdahil bir dindir. Bireysel olarak yaşanan İslami değerler var, hak hukbakımından toplumsal açıdan adaletin tecelli etmesi için devlet eliyle icra edilmesi gereken ilahi emirler var, bunları tanımayan bir kimse mümin sayılmaz.

Kürt sorunu yoktur diyenler bu ülkede daima gereksiz yere tartışılsın ve bu halk arasında bir husumet mevcut olsun, DEM ve MHP ucuz siyaset yapsın diye bir kenarda tutulan, bu belanı varlığından nemalanan kimselerdir. Halbuki yasal ve anayasal düzeyde Kürtlerin hak ve özgürlüklerini kabul etmek bu ülkeye huzur ve mutluluk, zenginlik  kazandırır diye düşünüyorum.

Kürt meselesini PKK’ye bağlayarak bölücülükle yan yana dile getirmek yetersiz insanların işidir.

Sosyolojik bir analiz ile bu üç kesimi ele aldığımız zaman bu tür insanlardan uzak durmak lazım gelir diye düşünüyorum.  

Bu üç sorunun yeni yüzyılda ülkenin stratejik eylem planında yeri yoktur, olsa olsa eylem planında zayıf yönlerimiz ve tehditlerimiz  arasında yer alabilirler.

Yeni yüzyıl İslami ve insani değerler ile barışık olmak durumundadır. Bu ülkeyi Kemalist, Sekülerist, Ateist, Sabaist ve Mason düşünceli kimselere bırakamayız.

İnanç ve tarihimizle, kültürümüzle barışık bir yüzyıl inşa etmezsek aynı eziklik, aynı başarısızlık, aynı huzursuzluk ve ekonomik sıkıntılarla yaşamak durumunda kalacağız, bu zulmü bu halka yaşatmaya hakkımız yoktur.

Bir köşe yazarı halkın duygu ve düşüncelerine tercüman olmakla yükümlüdür, eğer bir yazar birilerine göre, konjoktürel olarak kem-küm ederse halkına milletine ihanet eder. Ben de buna dikkat ederek doğru olanı yazmaya çalışıyorum. Gerisi kişinin tercihine kalmış, bu mevcut haliyle ne olduğu belirsiz bir halk durumuna düştük. Her geçen gün toplum bir adım daha Allah’tan uzaklaşıyor, kısmi iyileşme var, ama toplumun geneli bir gaflet ve dalalet içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Dolayısıyla birbirimizi uyarmakla yükümlüyüz diye düşünüyorum.

Benden söylemesi.