Büyük kızım, İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümü son sınıf öğrencisi. Aynı zamanda okuduğu şehirde özel Matematik dersi veriyor. Bugün beni aradığında sesi hiç iyi gelmiyordu. Halimi hatırımı sorduktan sonra ağzındaki baklayı çıkardı.
Özel ders verdiği kızın annesi, geçen hafta kızımı ve oda arkadaşlarını çaya davet etmiş. Onlar da davete icabet etmişler. Biraz muhabbetten sonra evin hanımı ikramlıkları getirmiş. Kızım da doğal olarak (sonuçta annesinin kızı) tabakta ne varsa sünnetlemiş. Arkadaşları tabaktaki ikramlıkları biraz didikledikten sonra yarım yamalak ev sahibesine vermişler. Yurda döndüklerinde de kızıma yapmadıklarını bırakmamışlar.
"Tabaktakilerin hepsini nasıl yersin? Ne kadar ayıp!"
"Kadın görgüsüz demez m?"
"Açlıktan nefesi kokmuş bu kızın demezler mi?"
Vs,vs... Bütün eleştirileri kızımın üzerine boca edip kızımı günah işlemiş gibi bir psikolojiyle başbaşa bırakmışlar. Günlerce kızımla dalga geçip gülmüşler.
Aynı hanım dün kızımı ve oda arkadaşlarını iftara davet etmiş. İftarda kızımın tabağını tepeleme doldurmuş. Arkadaşlarının tabağına normal koymuş. Kızım, tabaktakilerin çok fazla olduğunu söylediğinde de "Gençsin bitirirsin" demiş tebessümle. Kızım tabağını gene sünnetlemiş(ırsiyet böyle bir şey ). Arkadaşları gene yarım bırakmış. Yurda geldiklerinde arkadaşları "Gördün mü kadın seni doymaz diye tabağını tepeleme doldurdu" deyip kikirdemişler. Yurda geldikten yarım saat sonra da acıktıklarını söylemişler. Kızım "Daha yemekten yeni geldik. Orada tabağınızı yarım bırakacağınıza bitirseydiniz, şimdi acıkmazdınız" dediğinde de "Tabaktakilerin hepsini bitirmek büyük bir görgüsüzlüktür. Büyük bir ayıptır. Bu yüzden sofradan doymadan kalktık, bu yüzden yarım bıraktık" demişler. Kızım kendisini o kadar kötü hissetmiş, arkadaşlarının sözlerine o kadar üzülmüş ki dayanamayıp beni aramış.
"Anne ben hata mı yapıyorum? Arkadaşlarım haklı mı?" diye soruyor masumane bir edayla.
Öyle öfkelendim ki anlatamam. "Kızım, sen tabaktakileri israf olmasın diye sünnetlemedin mi? Allah israf edenleri sevmez ayetindeki ihtara uyarak bitirmedin mi? Sen de arkadaşların gibi tabaktakileri didikleyip verseydin ne olacaktı? Evin hanımı tamamını çöpe boca edecekti. Onca emek, onca masraf, onca nimet çöpe gidecekti. Karnına taş bağlayan küçük çocuğun, yemek almak için kilometrelerce yürüyüp elinde boş tencereyle geri dönen ve "Ölüm bu yaşadığımdan, bu açlıktan daha güzeldir" deyip kahkahayla gülen Gazzeli çocuğun yaşadığı bir dünyada nefes alıp veren bizler, hesabımız zaten fazlasıyla çetinken bir de nimeti çöpe dökersek huzura hangi yüzle varırız düşünsene!
Hem, senin o tabaktakileri bitirmen ev sahibini onure eder. Çünkü sevdiğin ve lezzetli bulduğun için bitirirsin. Yarım bıraktığında, ev sahibi beğenilmediğini düsünüp üzülür. Kendimden biliyorum. Bu yüzden üzülme!Ayrıca birileri ayıplar, birileri kınar diye Allah'ı gücendirmek, Allah'ın sevmediği bir fiili işlemek, riyakâr ve iki yüzlü davranmak, en hafif ifadeyle samimiyetsizliktir. Müslüman, olduğu gibi görünür, göründüğü gibi olur. İki yüzlü olmaz. Sen bildiğin yolda devam et. Ben seninle gurur duyuyorum. Sakın üzülme! Yaşarken şu ne der, bu ne der diye değil, Allah ne der diye yaşa! Çünkü ötede şu ne der diye düşünerek yaptığımız hiçbir amel kabul edilmeyecek. O kişilerin de ötede bize zerre kadar faydaları dokunmayacak. O yüzden söylenenler bir kulağından girsin, öbüründen çıksın." dedim.
"Anne arkadaşlarıma dedim ki, siz daha beni gördünüz. Bir de annemi görseniz keşke... Annem sizi iftara davet edecek. Hadi sıkıyorsa tabağınızda bir tek pirinç tanesi bırakın da göreyim Tabağı tertemiz edip tabakta kendinizi görene kadar başınızı bekler" dedim dedi. İkimiz de güldük.
Her zaman söylerim. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, siz çocuğunuzu ne kadar mükemmel yetiştirirseniz yetiştirin, evinizin eşiğinden adımını atar atmaz necasete bulanıyor. Toplum denen bir put var. Arkadaş denen bir mahalle baskısı var. İyiyi kötü, kötüyü iyi gösteren acaip bir sistem var. "Anne biliyor musun, sınıfımızda sevgilisi olmayan tek kız benim. O kadar yalnızım ki anlatamam" diyen ve arkadaşları tarafından sevgilileri olmadığı için kınım kınım kınanan kızlarıma söyleyecek söz bulamıyorum. Cahit Zarifoğlu'nun sözü dilime dolandı bu ara.
"Ben bu çağdan etimle kemiğimle nefret ettim"
Ayşeli Polat