Bugun...


Ayşeli Polat

facebook-paylas
TARIK KESEKÇİ
Tarih: 19-01-2024 14:42:00 Güncelleme: 19-01-2024 14:42:00


Hocam şu âna kadar yüreğini en çok yakan şey nedir?" diye sorsanız "Tarık oğlumla tanışamadan onu Rahman'a uğurlamak" derim. 

Bu dünyadan çok fazla bir beklentim olmadı benim. 50 yılda toplam 50 defa bile gülmemişimdir şöyle doya doya. Hastalıklar, kazalar peşimi bırakmadı hiç. Ama bir kere bile "Keşke olmasaydı" demedim. Hastalıklar olmasa nasıl temizlenecektim? Rabbimin hakkımdaki takdiri, sağlıklı bir hayat sürmekten daha tatlıydı. Bunu böyle bildim. 

Yetim büyüdüm şikayet etmedim. Zira Yaradan öz babamdan daha merhametlisini hizmet ettirdi bana. Allah gani gani rahmet etsin. Bir lahza cehennemin kokusunu bile hissettirmesin. Cennetinde ağırlasın üvey babamı. Kimselerin eline bırakmadı beni. Gül gibi büyüttü. Şefkatinin sıcaklığında ısındım. Rabbim, onu daha şefkatli buldu demek ki benim ruhumu örselemedi. 

Maddi olarak sıkıştığım çok zamanlarım oldu. "Şunu da ver, bunu da ver" diye hiç dua etmedim. "Rabbim durumumu biliyor, istese verir" dedim, Onun takdiri, zenginlikten tatlıydı çünkü.

Bekarken, evleneceğim şahısla alakalı "Şöyle mesleği olsun, böyle yakışıklı olsun, şöyle zengin olsun" diye dua etmedim hiç. "Elimden tutup beni cennete götürecek, Hakkın rızası yolunda benimle koşturacak biri", yaşı kaç olursa olsun, dünyanın en fakir kişisi de olsa, en çirkin erkeği de olsa evlenebilirdim. Nitekim sadece bir yüzük istedim evlenirken. Ne misafir odası takımımız vardı ne oturma odası takımımız ne de yatak odası takımımız... Hepsi minder döşeli birbirinin aynı odalardan müteşekkil bir evde yıllarca mutlu mesut yaşayıp gittik. Ne zaman bir eşyaya ihtiyaç hasıl olduysa o zaman aldık.

Hayallerimi süsleyen öğretmenlik mesleğinden başörtüsü yasağı sebebiyle istifa ederken bile "neden?" sorusunu sormadım. Allah vardı, Allah yârdı çünkü. Veren de alan da oydu. Nitekim daha güzelini, daha özelini lütfetti.

Ama bir şeyi çok istedim. Doğduğum günden beri hayalini kurdum. Rüyalarıyla avundum. Bir oğlum olsun istedim. Vasıflarını da sıraladım dualarımda. "Hocam hangi vasıflar?" diye sorarsanız aşağıdaki yazıyı gösteririm size. Ben hayal etmişim. Beyhan Kesekçi hanım benim hayalime tıpa tıp uyan bir oğlan doğurmuş. Okuduğumda dakikalarca ağladım. "Aman Allahım!" dedim, "Tam benim hayallerimdeki çocuk!"

Sen ne güzel bir çocukmuşsun be Tarık! En çok seninle tanışamadığımıza yanıyorum. 

Dostlar, sizi Beyhan hanımın yazısıyla baş başa bırakıyorum.

"Tarık koymuştuk adını. "Karanlığın en koyu yerinde çıkan ve ışığı karanlıkları delip geçecek kadar parlak olan yıldız" demekti. İsmiyle müsemma sevdaları vardı onun. Allah'ın verdiği akıl nimetine imanlı bir duruş ekledi.
Hep gökyüzünün sevdalısıydı, ufku da bir okadar açık. Hiç küçük hesapların peşinde olmadı. Günü kurtarmak değildi gayesi, hep ilerisi için hedefler belirledi.
Mühendislik nihai hedefi olmadı ama donanımlı bir mühendis olma hedefini koymuştu kendine.
Üniversite dördüncü sınıfta katıldıkları robot yarışmasında Altınay mars kaşifi robotlarıyla dünya dördüncülüğü elde ettiler.
Yüksek lisans için yurtdışındaki üniversitelerden teklif almasına rağmen, o kendi okulunda kalmayı tercih etti. Önümüzdeki Haziran ayında yüksek lisansını tamamlamak üzere tez taslağını vermiş yine hocaları doktora için Amerika'da bir üniversite ayarlayabileceğini söylemesine rağmen "Ben bilgilerimi Amerika savunma sanayiinde kullanamam" diyerek asla yurtdışı kariyeri düşünmemişti. "Selçuk abimi bırakmam ben!" diyordu. Artık Türkiye'de Milli teknoloji alanında çok  önemli adımlar atıldığını söylüyordu. Bundan sonraki dönemlerde yurdışına beyin göçü gerçekleşmeyecek, hatta Türkiye artık kariyer planı yapanların tercih ettiği bir ülke olacaktı.

Tarık, iş ahlâkına sahip bir mühendisti, ilk Baykar'a başladığında istediği bilgisayar çok yüksek bir maliyette olmasına rağmen Selçuk bey hemen almıştı. Şaşırmıştık, daha yeni başlayan bir çocuğa bu güven nasıl oluştu diye. Tarığımın vefatından sonra bunu Selçuk beye sorduğumda "Tarık ona yaptığımız her yatırımın hakkını verirdi" demişti.

O bir akıncıydı, öncüydü. Gençlerin Milli teknoloji alanında bilgi sahibi olması, onların dava sahibi, hedefleri olan birer vatansever olmaları için gönüllü olarak sık sık seminerlere, kamplara giderdi.

Daha iki yıllık evliydi, dört aylık bir bebeği vardı. Haftada sadece bir pazar günü evindeydi. Yüksek lisans yapıyordu ama yine de gönüllü katıldığı seminer ve kampları bırakmadı.

Covid olmuş, 14 gün odasından çıkamamıştı. Aldığı arabasını, karantinada olduğundan vefatından bir gün önce bayiden alabilmişti.
Önceliği ilk aldığı arabasını kutlamak için eşiyle bir yemeğe gitmek olmadı. Ya da yeni görevinden dolayı yoğun bir mesai onu beklerken son cumartesi pazarını tatile gitmek için ayırmadı. Karantinadan çıktığı gün Bursa'ya yola çıktı. Ülkesinin umudu olan  gençliğe hedef göstermekti amacı. Ümmetin yaralarının farkındaydı, nefsi için geçireceği bir haftasonunun derdinde olmadı. 

Sabah saat altıda son çıkışıydı dünya evinden. Selçuk abisiyle tanışmalarını soruyorlar bana. Her ikisinin de yoldayken geçmesinden korktukları bir ikindi namazı karşılaştırdı onları. Tarık t3 vakfının teknoloji kampına gitmişti. Gittiği kamp yatılıydı ama Tarık hem sınavı olduğu hem de Nevşehir'e geleceği için kalamayıp sunumlardan sonra İstanbul'a dönmek zorunda idi. Kampın olduğu köyden kalkan tek binibüse yetişmesi gerekiyordu. Yolda ikindi namazının geçeceğini düşünüp mescide inmiş.
Kampta sunumlarını yapıp İstanbul'a dönecek olan, içinde Selçuk abisinin de olduğu ekip aynı gerekçeyle mescite geldiklerinde tanışmışlardı. Tarık yetişmesi gereken bir minübüs olduğu için acele edince, Selçuk bey arabada yer olduğunu onu götürebileceklerini söylemiş. Tarık için
"Ballı oğlum" dediğim olaylardan birisi de bu tevafuk olmuştur.

Üniversitede iken staj için, akabinde bitirince iş başvurularında günlerce aylarca dönüş bekleyenler varken, Allah Tarığıma böyle güzel bir karşılaştırma ayarlamıştı hamdolsun. Yol boyunca sohbet muhabbetten sonra, Selçuk bey Tarığa "hemen yarın gel başvurunu yap!" demiş. Tarık henüz okul bitmediği için çok kısıtlı zamanlarda gidebiliyordu. Ama Selçuk bey ondaki donanım ve şuuru farketmiş olacak ki bırakmadı onu. Daha sonra yarı zamanlı, okul bitiminde tam zamanlı işe başladı.
O günü hiç unutmam. Tarık'ta nasıl bir sevinç, nasıl bir şükür vardı.
Yarı zamanlı döneminde çalıştığı Özdemir amcasının peşini hiç bırakmadı. Onun Erbakan hocasını yakinen tanıması, tecrübesi, Tarık'ın büyüklere olan muhabbeti,  hazine bulmuş kadar sevindirmişti onu. Özdemir amcasının vefatında Tarık'la beraberdik. O kadar çok  ağladı ki, azarlamalarını bile çok özleyeceğini söyleyip onunla olan muhabbetlerini, hatıralarını anlatmıştı. Tam kırkıncı günü Özdemir amcasına ve ondan dinlemeye doyamadığı   Erbakan hocasına kavuştu Allah'ın izniyle.

Abim dediği; gayretine, samimiyetine, fedakarlığına, dava adamlığına hayran olduğu Selçuk beyin ve Baykar ekibinin de başı sağolsun. Oğlumun vatan sevdasını, mühendisliğini, ülkesi için, ümmet için kurduğu hayallerini gerçekleştirecek nice Tarıklar çıkarsın içimizden. Selçuk Bayraktar'ın kurduğu Teknoloji takımı çalışmaları t3 vakfı bünyesinde nice gençlere imkan tanıyacak. Ülkemiz için bütün imkânlarını genç kuşak mühendislere seferber eden daha nice iş adamlarımız var artık.
Bizim dönemimizde yerli malı denince elma, portakal, kuru üzüm vs. getirip okulda yeme içmeden ibaret etkinlikler gelir aklımıza.
Hiç kimse de demezdi ki şu ülkenin kaderini değiştirecek Milli teknolojiden bahsedelim çocuklara. 

Şimdilerde gençlerin hayali yerli malı tanklar, savunma teknolojileri, hava araçları, yerli otomobiller, Robotik kodlamalar oldu. Kim ne derse desin; artık ülkemin büyük hayalleri var. Daha da ötesi artık hayalleri gerçeğe dönüştürecek imkanları var. Allah zengin edeceği kulunun koyunlarını çift doğurtur derler. Şimdiki çocuklar o kadar zeki ki, iş, onlar doğru ellerde doğru hedefler belirleyerek yetiştirilsin. Allah'ı müdahil etmediğin her çaba çok zahmetlidir. Sen Allah'ın dinini dert edinirsen Allah senin dünya işlerini kolaylaştırır. Dünya başarısı kısırdır. Ömrün kadar sefasını sürebileceğin bir başarı için ne fedakarlıklara katlanır insan.Oysa ahirete uzanan başarı hikayeleri hiç bitmez. Allah'ın verdiği ödül elbette dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır."

Tarığın annesi.
Beyhan Kesekci 
18 Ocak 2022



Bu yazı 1218 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI