İki gün süren “Kürt meselesi için yeni bir arayış çalıştayı’na” katıldım, görüş, düşünce ve izlenimlerimi sizinle paylaşmak isterim.

İkinci gün söz hakkı alınca şunları dile getirdim.

Kıymetli dostlar, ben 2018 yılında BM güvenlik konferansına katıldım, baktım ki hep seküler mantıkla yorum ve değerlendirmeler yapılıyor, söz hakkı aldım ve dedim ki;

Muhterem hazirun, 124 Bin Peygamber, 313 Resul ve 5 Ülülazm dünyaya gönderilmiş, yeryüzünde insanlar huzur içinde yaşasınlar diye bize bir müktesebak bırakmışlar, biz buna “ilahi öğreti” diyoruz, eğer bu müktesebattan faydalanmazsak insan aklıyla huzura kavuşmamız hayli zor.

Bize verilen taslak metnini inceledim dikkatle kaleme alınmış ama tamamen seküler bir yaklaşımla hazırlanmış, ben şuurlu bir Kürt olarak buna imza atamam. Bence İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini dahi gölgede bırakacak kadar kıymetli olan Veda Hutbesi’nden faydalanılabilirdi.

Hafızam beni yanıltmıyorsa Hz.peygamber(sav) Veda Hutbesini okurken karşısındaki kitleye 10 defa seslenmiş: iki defa ey Eshabım demiş, üç defa ey Ehl-i iman demiş, 5 defa da ey İnsanlar diyerek aslında insanlığa seslenmiştir.

Şimdi soruyorum acaba hangi maddesi hangi Kürd’e ağır geliyor, velev ki sosyalist de olsa.

Ayrıca malumnuzdur kamuoyu Kürtlerle ilgili bir fikir dile getireni hemen bölücülükle itham ediyorlar,  bence bu hakları talep ederken “ülke bütünlüğünü esas alıyoruz” şeklinde bir ibare de metinde olsaydı nispeten bu hareketin işini kolaylaştırırdı.

Cumhurbaşkanımız Kek Mesud’a soruyor “bu Kürt meselesini nasıl hal edelim?”  o da diyor ki; “bizim Türkmenlerin meselesini hal ettiğimiz gibi hal edebilirsiniz”  “peki nasıl hal ettiniz? diye soruyor. Kek Mesud “ana dilleriyle eğitim görüyorlar” diyor. Erdoğan; “bu bize bir az ağır gelir” diyor.

Ben de diyorum ki, Irak Kürdistan’ında Türkmen’lere verilen hakla kadar bize hak verilirse bize yeter.

Bu çalıştaydan parti kararının çıkmasını doğru bulmuyorum, mesela ben Ak Parti yönetimindeyim şayet parti olursa ben içinde yer alamam, ama İnisiyatif olsa yer alabilirim. Benim durumumda olan başka kimseler de var diye düşünüyorum.

Biz fi tarihte “Azadi İnisiyatifi” kurduk, arkadaşlarımız partiye çevirdiler eridi gitti. Parti küçük bir iş, ben bu kanaatteyim.

Üstat Bediüzaman’ın Kürtlere bir tavsiyesi var; “xwedin, xwendin, xwendin, dest hevgirtın, dest hevgirtın(Okumak, okumak, okumak, el ele tutmak, el ele tutmak)” Yani hiçbir Kürd’ün diğerine yan bakma hakkı yoktur diye düşünüyorum.

Konuşmamdan sonra tertip komitesinden iki kişinin ayrı ayrı bana teşekkür etmesi de beni mutlu etti. İkisine de huzurunuzda teşekkür ederim.

Bunun dışında yaptığım gözlem, katılımcıların hepsi PKK'nin silah bırakmasına olumlu bakıyorlardı, ilk gün ulusalcı kanadın sesi fazla çıkınca ikinci gün salonun 2/3’ü gelmemişti. Aslında Kürd milletinin taleplerine uygun bir orana denkti bu ilgisizlik, hatta daha fazla diyebilirim, çünkü bizzat orada olanların da bir kısmı ulusalcı değillerdi.

Mesela ben ikinci gün programın sonuna kadar katılmama rağmen ulusalcı bir Kürd değilim, Türk ulusalcıların hatalarını tekrar etme gibi bir tenezzülde bulunmam bir kusur olsa gerek.

Kısaca böyle özetlemek mümkündür, siz saygı değer okuyucularıma azr ederim. Bir önceki gün de kendimce faydalı bir konuşma yapmıştım, onu da yazarsan yazı uzar, bu kadarıyla yetinelim.

Yeterli düzeyde katılımcı olmayınca etkin bir karar alınmadı, başka bir zaman bir araya gelmek ümidiyle toplantı sonlandırıldı.

Selam ve Selametle kalın

Eyüphan Kaya

muslumandunya.com.tr genel yayın yönetmeni