![]() |
Tweet |
*İstiklâl Marşı, Tüm İslam Dünyasının Marşıdır*
İstiklâl Marşı, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm İslam dünyasının marşıdır. Çünkü biz, Filistin’den Doğu Türkistan’a, Afrika’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Avustralya’ya müslümanlar olarak hep birlikte Hakk’a Tapan Millet’iz!
Gazze, Keşmir, Doğu Türkistan… Bugün İslam dünyasının dört bir yanında, istiklâl için verilen mücadele, tek bir ruha dayanıyor. Mehmet Âkif’in kaleminden dökülen her mısra, esaret altındaki Müslümanların yüreğinde yankılanıyor.
İstiklâl Marşı, Hakk’a tapan milletimizin bir asır önce işgal ve esarete karşı haykırışıydı. Mehmet Âkif, o haykırışı kaleme alırken sadece bir dönemin değil, tüm İslâm âleminin istiklâl ruhunu anlatıyordu.
İstiklâl Marşı, o gün, İslamiyetin sembolü olan ‘Hilal’ ve devletin sembolü olan ‘Yıldız’ uğruna dökülen kanların, feda edilen ve edilecek canların anlamını ifade ediyordu. Bugün de, dünyanın dört bir tarafında ‘Hilâl’in aşkıyla verilen mücadeleye anlam katmaya devam ediyor.
O yüzden, İstiklâl Marşı, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm İslam dünyasının marşıdır. İstiklâl Marşı’nı her okuduğumuzda sadece geçmişimizi değil, bugünü ve yarını da hatırlamalıyız.
*Sözde Medeniyet Denilen Canavar ve İslam Dünyasına Yönelik Hücumlar*
Kuzu postu bürünmüş kurt gibi, medeniyet kılıklı tek dişi kalmış canavar, bugün implant yaptırdığı dişleri ve kanlı pençeleri ile, çoğu zamanda zihinleri uyuşturan dijital silahlarıyla İslam dünyasının dört bir yanında saldırılarını arttırıyor. Küresel emperyalizm İslam coğrafyasının ayağa kalkışını, yükselişini engellemek, işgal ve sömürüsünü sürdürmek için çalışıyor.
Batı’nın sömürü aracı olarak kullandığı “insan hakları” ve “demokrasi”, söz konusu Müslümanların hakları olduğunda bir anda buharlaşıyor. Bugün, sözde medeniyetin eliyle İslam dünyasına yapılan saldırılar, Mehmet Âkif’in asırlık tespitlerini doğruluyor.
“Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela…”
Bugün Keşmir’de Müslümanlar işgal altında, Doğu Türkistan’da dinleri ve kimlikleri yok edilmeye çalışılıyor. Arakanlı Müslümanlar topraklarından sürülüyor.
Mübarek Kudüs’te Mescid-i Aksa yıkılıp yerinde siyon yıldızı parlatılmak, Gazzeli müslümanlar sürülüp ‘şüheda fışkıran toprakları’ ‘Riviera’ yapılmak isteniyor.
*İstiklâl Marşı’nı Gazze’den Okumak*
İstiklâl Marşı, yalnızca bir tarih anlatısı değil, merkezinde Anadolu’nun bulunduğu yaşayan bir direnişin ve imanla yoğrulmuş bir istiklâl mücadelesinin destansı ifadesidir.
Bugün Gazze, işte o ruhun en güçlü şekilde yaşadığı yerlerden biri. Filistinliler, tıpkı Anadolu’nun evlatları gibi, vatanlarına sahip çıkıyor. Gazze’de yankılanan her ezan, bu milletin hâlâ ayakta olduğunun kanıtı.
Her ezan, her direniş, her şehadet, Filistin’in bir istiklâl marşı gibi yankılanıyor.
Filistin, bir asır öncesine kadar bizim vatanımızın bir parçasıydı. Osmanlı’nın topraklarıydı, medeniyetimizin gözbebeğiydi.
Sözde ‘medeniyet’ denilen canavar bir asır önce çelik zırhlı duvar olup garbın afakını sardığında Anadolulu gençlerimiz Filistin’de can feda ederken, Filistinli gençlerimiz Çanakkale’de şehit oluyordu.
İstiklâl Marşı tam da bu sırada İstiklâl Harbi sırasında ‘Kahraman Ordumuza’ ithaf edilerek yazılmış, orduya dağıtılmıştı.
Her ne kadar Filistin’i işgalden kurtaramadıysak da, Filistin esareti asla kabul etmedi. 100 yıldır işgal altındaki Filistin, teslim olmadı. Topraklarından sürülmek istenen halkı, tıpkı Çanakkale’de, Sakarya’da olduğu gibi canı pahasına direndi ve direnmeye devam ediyor. Etrafına çekilen bendi yırtmaya, enginlerden taşmaya çalışıyor.
Süleyman Nazif’in Bombay Hayvanat Bahçesi’nde gördüğü aslan gibi: Zincirlenmiş, kafese kapatılmış, aç bırakılmış ama asla teslim olmamış. O aslan, eğilip boyun bükseydi, sokakta karşılaştığımız bir köpek kadar bile hatırda kalmayacaktı. Ama o, kafesin parmaklıkları arasından göğe haykırarak, esaretin kendisini yenemeyeceğini tüm dünyaya gösterdi. İşte Gazze de bugün böyle haykırıyor.
Gazze’de her gün, yüzlerce şehit toprağa düşüyor. Toprakları şüheda fışkırıyor. Şehit oğulları atalarının mirasına sahip çıkıyor.
Mehmet Âkif’in İstiklâl Marşı’nda bahsettiği “Garbın afakını sarmış çelik zırhlı duvar” karşısında göğsünü siper ediyor, *‘vaadedilmiş günler’e imanıyla hayasız akınları durdurmaya çalışıyor.*
Mabedinin göğsüne uzanan namahrem elini kesmeye çalışıyor. Selahaddin-i Eyyubi’nin Kudüs’ü Haçlılardan kurtardığında Mescid-i Aksa’nın tepesindeki ‘Haç’ı indirip yerine diktiği ‘Hilâl’in yerine siyon yıldızı diktirmemenin mücadelesini veriyor.
*Çünkü hâlâ iman dolu göğüsleri yetiştiren sönmeyen ocakları var. Bu ocaklar herşeye rağmen tütmeye devam ediyor.*
*Bugün Gazze İstiklâl Marşı’nı söylemekten öte bütün ruhuyla yaşıyor.*
Mescid-i Aksa’nın minarelerinden yükselen ezan, ezelden beri hür yaşayan, zincir vurulamayan, esaret kabul etmeyen, bendini yırtan, enginlere sığmayıp taşan Hakk’a tapan milletin sesi.
Her ezan, her direniş, her şehadet, Filistin’in bir istiklâl marşı.
*Bugün İstiklâl Marşı Gazze’ye, Kudüs’e, Filistin’e ne de güzel yakışıyor!*
***
İstiklâl Marşı, direnen Müslümanların haykırışı olmaya devam edecek. Dünya, Hakk’a tapan milletin sabrıyla ve direnişiyle yeniden şekillenecek.
TİHEK Eski Başkanı Süleyman Aslan