Siyonistler, İslam düşmanı Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini savunup insan fıtratıyla kavgalı olan kimseler ve onların değirmenine su taşıyan laikler İslam’ın İ’sine dahi tahammülleri yoktur. İlahi öğretinin kokusundan dahi kaçarlar, cinlerin demirden kaçtıkları gibi. Çünkü onlar biliyorlar ki insanlık İslami değerler ile tanışırsa seküler dünyanın ürettiği o cafcaflı ifadelerin foyası meydana çıkacak.

Müslümanlar arasında ittihad oluşmasın diye her türlü oyuna baş vuruyorlar,  başta bu ülkelerin ordusunu, emniyetini, bürokrasisini kendine bağlarlar, daha sonra istedikleri kimseleri ülkenin başına getirip amaçlarına hizmet etmelerini sağlarlar. Ama bu oyunların sonu geldi, artık bu hilelerden haberdar olmayan kalmadı, internet dünyasının sunduğu imkan ile doğru yanlış ayan beyan ortaya çıkıyor.

28 Avrupa ülkesi bir birlik oluşturup aralarındaki sınırları sembolik haline getirirken, İslam Birliğinden bahsederken burun kıvıran var.Bunlar özünü kaybetmiş, özgüvenden yoksun, beyinleri yıkanmış küçük insanlardır. 57 İslam ülkesi neden bir birlik olmasın?  Aralarındaki sınırları sembolik hale getirmesin? AB ve ABD’nin bu coğrafyada oynattığı atın yularını çekmesin? Değil mi?

Malumunuz merhum Erbakan hocamızın D-8 ile başladığı birlik startı şu anda İslam 57 ülke arasında şekilleniyor.Bir o kadar da diğer ülkeler bu birlik ile hareket etmek için sabırsızlanıyor.

Merhum Adnan Tanrıverdi paşanın ASSAM vasıtasıyla öncülük ettiği 7 ASRİKA kongreleriyle bu birliğin mevzuatı hazırlandı. Şu anda İslam Birliği Parlamentosu kurulursa  hangi alanda nasıl çalışacağı yol haritası hazırdır. Zaten 7 kongrenin değerlendirilmesinden İslam Birliği Parlamentosu ve her ülkede İslam Birliği Bakanlığı teklifi tavsiye edilmişti.

Zaman hızlı işliyor bu parlamentoyu oluşturmanın tam zamanıdır.

*BM bu kadar aciz duruma düşmüşken,

*İnsan Hakları oluşumları iflas etmişken,

*Demokratik  değerler  Gazze’de  boğulurken,

*Kadın  Hakları  ve Çocuk Hakları adına  dünya kan kaybederken,

*Hak ve adalet konusunda dünya bu kadar çifte standart yaşarken, bu  boşluğu doldurmak için İslam’ın değerleriyle barışık birileri İslam Birliği Parlamentosunu temsilen BM’nin veto konseyinde olmalı ve dünyanın bu çıkmaz haline bir çare bulunmalıdır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’nin veto konseyinde Müslümanları temsilen birilerinin olması gerektiği teklifi yerinden bir taleptir.

Gazze zulmü Müslümanları bir araya getirmişken bu birliği gerçekleştirmenin tam zamanıdır. İslam İş birliği Teşkilatında da epey bir ilerleme kaydedildi.

Riyad’da yapılan 8.İİT toplantısında İsrail’in zulmünü engellemek için 53 ülke 31 maddeye evet dedi, sadece dört ülke 6 maddeye şerh koydu, inanıyorum ki bu gün olsaydı onlar da evet oyu vereceklerdi.

2014 yılında Bağdat’ta gerçekleşen İİT toplantısına verdiğim tebliğde şu paragrafa yer vermiştim.

“BM’de İİT’nin veto hakkı olmalı

Şu anda dünya tek taraflıdır. Kim ne dese desin yeryüzünde iki çeşit insan var; ehli iman ve ehli davet, ehli küfür demeye dilim varmıyor. Bu gün dünya ehli davetin ağzına bakıyor. 57 İslam ülkesinin BM’de veto hakkı bile yok. Böyle bir dünya düzeninden nasıl bir medet umulabilir ki?”

Aklın yolu birdir, bugün bir kez daha haklı olduğum ortaya çıktı ve cumhurbaşkanımız bu yüksek sesle dile getirdi.

2010 yılında TASAM’ın İstanbul’da düzenlediği İslam Konferansı Örgütü(İKÖ) toplantısında “BM yaşlanmıştır” şeklinde bir kampanya imzaya açılmıştı.

Sene 2018 BM güvenlik konferansında BM’nin mevcut haline itiraz etmiş ve bu oluşumun bir yandan Veto konseyinde  İslami bir üyesinin olması gerektiğini, diğer yandan “ilahi Öğreti” ile barışık olmasının önemine değinmiştim.

Birer sivil ve hür akıl ile ülkemizin, bölgemizin ve dahi dünyanın daha iyi yönetilmesi için düşüncelerimizi paylaşmak durumundayız. Bu bizim hem hakkımız hem de vazifemizdir.

Selam ve selametle kalın.

Eyüphan Kaya

muslumandunya.com.tr genel yayın yöönetmeni