![]() |
Tweet |
Yakın tarihini analiz etmiş, olup biten yanlışlarda apaçık halkından özür dilemiş, milletin huzur ve selameti için 23 Nisan 1920’de dualarla açılan ve ve emruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişareyledir) ayeti kerimesinin atmosferinde faaliyet gösteren meclisin ruhundan ilham alan, 41 mısralık İstiklal Marşı ile uyumlu, Veda hutbesinin temasıyla barışık bir anayasayla halkı kucaklayan, Anıtkabir’i müzeye dönüştürmüş ve heykelci devlet anlayışından vazgeçerek halkın düşüncelerine değer veren bir Türkiye..
5816 numaralı yasanın kalktığı, Mustafa Kemal Atatürk isminin arkasına sığınarak hayata sıkıntı verenlerin çoğunun bu toplumu her geçen gün İslam’dan ve insanlıktan uzaklaştırdıkları Kemalist sistemin azgın bir küfür sisteminin uygulaması olduğu, hayır adına hiçbir faaliyetinin olmadığı vatandaşlarımızın ahlaki erozyona uğradığı, Allah nezdinde hiçbir değeri olmayan birer yaratık haline getirmek istendiğinin anlaşıldığı ve bu yanlışlardan vazgeçildiği bir Türkiye…
Batının batık değerlerinin peşine düşenlerin özünü kaybettikleri, ne bilim ve fende ne de insanlık alanında, birilerinin dediği gibi “muasır medeniyetin düzeyine çıma” gibi bir dertlerinin olmadığı, ülkemiz için “kurursa sulayın, uzarsa budayın” mantığı ile ülke yarı baygın hale tutulduğu, bilim ve teknoloji sahasında yapılan çalışmaların önünün kesildiği bir Türkiye’den “yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım” ifadesine uygun ayağı üzerinde duran ve vatandaşlığı marka haline gelmiş bir Türkiye …
Sosyal devlet anlayışı gereği hiçbir vatandaşın aç ve açıkta kalmadığı, güven ve huzurun en üst düzeyde olduğu, vatandaşlar arasında selam ve duanın yaygın olduğu, herkesin bir derdi olduğu ama o dert toplumun huzur ve sükunet içinde yaşamak ve rızayı ilahiye kavuşmak için çalışıldığı bir Türkiye…
Vatandaşımızın çocuğunu okula gönderince gözü arkada kalmadığı; edep, şeref ve şahsiyetin akademik başarıdan önce geldiği, öğrenci, veli ve öğretmen karneyi eline aldığı zaman önce öğrencinin davranış notlarına bakıldığı, akademik bilgi bu gün öğrenilmese yarın öğrenilebilir, “ağaç yaşken eğilir” atasözünden yola çıkarak önemli olan insani nitelik olduğu fikrinin yaygın olduğu bir Türkiye…
Şimdiye kadar insanlarımızın arasını açan Atatürk Milliyetçiliği ve Laiklik kavramları ile toplumsal mühendislik adına halkın huzurunu kaçıran İslam’ın temel ilkelerine mesafeli ve tek ırka dayanan ancak bir kesim vatandaşlarımız nezdinde sanki olmazsa olmaz olan bu tür yaklaşımlardan uzak bir Türkiye…
Birilerin çıkardığı yaygaraya bakmadan hem zihniyet, hem yasal ve anayasal yaklaşımımızın “ilahi öğreti” ile barışık olduğu ve Faiz, Kumar, Zina ve İçkinin gündemden düştüğü, yerine üretime ve iktisada dayalı bir ekonomik sistemin geldiği bir Türkiye…
En önemlisi de bu dile getirdiklerimin sorgulanmayıp, yargılanmadığı vatandaşlarının hürriyet hakkının korunduğu bir Türkiye..
Buyur devamını siz getirin, ama yazılı yada sözlü her fırsatta millet memleket adına payınıza düşeni savunmaktan geri kalmayın olur mu? Bu ülke hepimizin, sahiplenmek, koruyup, kollamak vazifemizdir. Seferberlikte nasıl ki hep birlikte cepheye koşuyorsak bu günde ülkenin huzuru için söz söylemek hem hakkımız, hem de vazifemizdir diyorum.
Selam ve selametle kalın.