Tweet |
Diyanet İşleri Başkanlığı, işgal rejiminin Gazze'ye yönelik başlattığı işgal ve soykırıma karşı Müslüman alimler ve farklı inançlara mensup din adamlarıyla birlikte "Barışa Çağrı" başlıklı ortak basın açıklaması düzenledi.
Taksim Camii önünde düzenlenen basın açıklamasına; Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Filistin Alimler Birliği Başkanı Nevvaf Tekruri, Sudanlı Alim Abdulhay Yusuf, İTTİHADUL ULEMA Üyesi Molla Nizamettin Yaçin'in yanı sıra birçok İslam ülkesinde seçkin alimler ve farklı inançlara mensup dini liderler katıldı.
"Bir yıldır devam eden katliama karşı sesimizi yükseltmek için bir aradayız"
Alimler adına basın açıklamasını okuyan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Asırlar boyu Müslüman, Yahudi, Hristiyan milyonlarca insanın barış içerisinde yaşadığı medeniyetler beşiği kadim şehir İstanbul'dan; camilerin, kiliselerin, sinagogların adeta yan yana komşuluk yaptığı, birlikte yaşama tecrübesinin merkezi olan Beyoğlu Taksim'den, dünyanın farklı yerlerinden, Balkanlardan, gönül coğrafyamızdan, Müslüman alimler ve farklı kiliselerden dini liderlerle birlikte sizleri ve dünyanın tüm vicdanlı insanlarını hep birlikte selamlıyoruz. Bugün, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırım karşısında insanlığın ortak vicdanının sesi olarak buradayız. Bir yıldır devam eden katliama karşı sesimizi yükseltmek için bir aradayız." dedi.
"Siyonist katiller, bölgeyi kan gölüne çevirmek ve tüm insanlığı bir felakete sürüklemek istiyor"
Yılardır büyük zorluk ve sıkıntılar içinde hayatta kalma mücadelesi veren Filistinlilerin, son bir yıldır tarihte benzeri görülmemiş katliama ve soykırıma maruz kaldığına dikkati çeken Erbaş, "7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı ahlaksız ve hukuksuz saldırılar çevreye ve hatta bölgeye de yayılarak bütün acımasızlığı ile devam etmektedir. Siyonist cinayet şebekesinin hedef gözetmeksizin yaptığı bombardımanlarda 40 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. 17 binden fazla çocuk hunharca katledildi. Yıllardır adeta açık hava hapishanesi olan Gazze, bugün masumlar mezarlığına dönüştürüldü. Zalimlerin terör estirdiği Gazze'de hastaneler, ambulanslar, okullar, camiler, kiliseler, devasa bombalarla yerle bir edildi. 100 binden fazla insan yaralandı ve sakat kaldı. Yüzbinlerce insan evlerinden, yurtlarından sürgün edildi. İnsanlar ekmek, su gibi en temel gıda maddelerinden bile mahrum edildi. Mabetlerin, sivillerin, çocukların savaşta bile olsa dokunulmaz olduğu evrensel değeri bütün dünyanın gözü önünde hem de canlı yayınlarda görünür şekilde çiğnendi." diye konuştu.
Erbaş, "Yazıklar olsun ki bazı devletler, işgalcilerin hiçbir hukuki ve vicdani dayanağı olmayan bu katliam ve soykırımlarına şartsız destek verdi. Her türlü yardımı yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Bu sorumsuz destekler sebebiyle daha da azgınlaşan bu cinayet şebekesi, hedef genişleterek Lübnan'a, Suriye'ye saldırmaya başladı. Bütün bu saldırılar, siyonistlerin gerçek niyet ve hedeflerini ortaya koymaktadır. Savaşı bölgeye yayma çabasında olduklarını, daha fazla toprak gasp etmek ve tüm bölgeyi istikrarsız hale getirmek istediklerini göstermektedir. Siyonist katiller, kendi sapkın inanç ve ideolojilerine göre hazırladıkları plan ve projelerini uygulayarak bölgeyi kan gölüne çevirmek ve tüm insanlığı bir felakete sürüklemek istemektedir." şeklinde konuştu.
"Siyonistler durdurulmadığı takdirde daha büyük katliam ve trajediler yaşanacak"
"Gasp edilmiş topraklar üzerinde emperyalist emellerle sistemli bir şekilde terör suçu işleyen işgalcilerin bugün sadece Filistin ve çevresini ateşe atmakla kalmadığını, bölgesel bir savaşın fitilini de ateşlediğini aktaran Erbaş, "Artık tüm insanlık büyük bir tehdit altındadır. Siyonistler bugün bütün dünyanın huzur ve barışına saldıran, insanlığın geleceğine kasteden en büyük tehdit ve tehlike haline gelmiştir ve durdurulmadığı takdirde daha büyük katliam ve trajediler yaşanacaktır. Uluslararası savaş hukukuna uymak gibi bir niyeti olmayan bu lanetli kavmin bir an önce durdurulması, hem bölgemiz hem de bütün dünya için hayati önem taşımaktadır. Daha fazla masumun can vermemesi ve daha fazla sivilin yurdundan yuvasından edilmemesi için bu bir zorunluluktur. Dolayısıyla bu zulmü destekleyen devletler, bu gerçeğe gözlerini kapatmaktan artık vazgeçmek zorundadır." dedi.
"Refah sınır kapısı ve insani yardım koridoru ivedilikle açılmalıdır"
Siyonistlerin Filistin'de yaptığı katliam ve uyguladığı soykırıma karşı bir kez daha tüm dünyaya seslendiklerini belirten Erbaş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir. Mazlum insanları ve masum çocukları şer odaklarının vahşetinden korumak için bir an önce bölgeye barış gücü gönderilmelidir. Yaklaşan kış mevsimi de dikkate alınarak Refah sınır kapısı ve insani yardım koridoru ivedilikle açılmalıdır. Elektrik ve su başta olmak üzere en temel ihtiyaçların Gazze'ye ulaştırılabilmesi için gerekli tedbirler mutlaka alınmalıdır. Küresel bir savaş ve kaosun önüne geçebilmek için yöneticiler başta olmak üzere sorumluluk sahibi herkes ivedilikle gerekli önlemleri mutlaka almalıdır. İnsanlığın daha büyük bir felakete sürüklenmemesi için Birleşmiş Milletler'in de harekete geçerek Filistin ve çevresinde hak, hukuk ve adalete uymayan saldırılar sebebiyle oluşan can ve mal kayıplarını tazmin etmek için hukuk mücadelesi başlatılmalıdır."
"Tüm alanlarda boykota devam edilmesi insan olmanın asgari bir gereğidir
Dünyanın neresinde olursa olsun zulme engel olmanın, aklıselim olan herkes için insani ve vicdani bir sorumluluğu olduğuna vurgu yapan Erbaş, "Filistin ve çevresinde yaşanan vahşet ve soykırım sadece Müslümanların meselesi değil bütün insanlığın vicdan ve ahlak meselesidir. İsrail'in hukuksuz eylemleri, aslında bütün insanlığa karşı işlenen cürüm ve cinayetlerdir. Dolayısıyla akıl, vicdan ve sağduyu sahibi herkesin bu zulme karşı sesini yükseltmesi, katliama ve soykırıma karşı durması, tüm alanlarda boykota devam etmesi insan olmanın asgari bir gereğidir." diye konuştu.
"Filistin yeniden barışın yurdu Darüsselam olacaktır"
Dünyanın tüm vicdanlı insanlarına seslenen Erbaş, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Bugün haklı olan, yurtlarından edilmek istenen, katliamlara maruz kalan mazlumlara yardım etmezsek zalimin karşısında durmazsak bu ateş hepimizi yakacaktır. Bu sebeple zalim işgalcilerin katliamlarına sponsor olan, silah gönderen yönetici ve hükümetlerin kararını bozmak için yılmadan usanmadan protestolara devam edelim. İnsanlığın onurunu kurtarmak için bütün farklılıklarımızı bir kenara bırakalım. Ey Müslümanlar, ey insanlar! Dininiz, ırkınız, renginiz ne olursa olsun bu vahşet karşısında tek yürek ve tek vücut olarak mücadelemize devam edelim. Siyonizm karşıtı vicdan sahibi Yahudilerin de bu soykırıma karşı mücadelelerini artırmalarını bekliyoruz. Bilelim ki siyonist işgalciler dinen ve aklen hiçbir geçerliliği ve gerçekliği olmayan arz-ı mev'ud masallarına asla ulaşamayacaktır. Katlettikleri masum insanların ve çocukların ahı siyonizmin sonunu getirecektir. Filistin, Gazze, Kudüs yeniden, farklılıklarını zenginlik sayan insanların birlikte yaşadığı barışın yurdu Darüsselam olacaktır. İnanıyoruz ki nihai zafer mutlaka zalimlere karşı birlikte mücadele eden burada gördüğünüz gibi iyilerin, iyi insanların olacaktır. Şu bilinmelidir ki dünyayı iyilik değiştirecektir." (İLKHA)