Tweet |
Kaya: Şehrimizi nasıl buldunuz?
Müftü Celal Büyük: Diyarbakır peygamberler ve sahabeler şehri, edipler ve alimler yatağı, medreseler diyarı olarak gördüm. 9 aya yakındır burada vazife yapıyorum, insanımız bu manevi hazinenin farkında olmayışı beni üzdü.
MANEVİ BİR HAZİNE ÜZERİNDE YAŞIYORUZ, ÇOĞU İNSANIMIZ BUNUN FARKINDA DEĞİL.
Şehrimizin bu maneviyatını ön plana çıkarmamız lazım. Şehrimizin bu manevi yönünü korumak gerekir, bu ruhu yaşamak lazım. Kökünden kopan bir ağaç her an devrilebilir.
Bu şehrin maneviyat açısından ne kadar bereketli olduğunu, manevi bir zenginliğe sahip olduğunu gençlerimize anlatmamız lazım. Sahabe kavramını gençlerimize iyi anlatmamız lazım, sahabe ne demek? bu yüce dine ne emekler verdiler? Peygamberin sözü karşısında nasıl da tereddütsüz teslimiyet gösterdiklerini anlatmamız gerekiyor.
100’LERCE SAHABENİN YAŞADIĞI/MEDFUN OLDUĞU BU ŞEHİRDE EDEPLE YAŞAMAK LAZIM
Erzurum’da Efe hazretleri adlı bir Allah dostu varmış, 50 kilometreden At sırtında gelirmiş, ama Erzurum’un Kars kapısına gelir gelmez attan inermiş, nedenini sormuşlar “niye attan iniyorsunuz?” demiş ki; “o kadar evliya, şüheda burada yatıyor ki, onların huzurunda ata binmek edebe aykırıdır.” Peki yüzlerce sahabenin metfun olduğu bu kadim şehirde bu ruhtan habersiz yaşamak ciddi bir eksiklik değil mi?
DİYARBAKIR SAHABENİN VALİLİK YAPTIĞI KADİM BİR ŞEHİRDİR.
Fetihten sonra Sasa hazretleri adında bir sahabe fetih esnasında yara alan bir gazi olmasına rağmen ilik 6 ay şehrin valiliğini yapmış.
DİYARBAKIR FETHİNİ MUHTELİF ETKİNLİKLERLE BİR HAFTAYA YAYMAK LAZIMDIR.
Diyarbakır Fethinin öyle sembolik bir şekilde sabah namazı ile kuşluk vakti arasında Hz.Süleyman’da bitirerek birkaç saatte kutlanmasını ben yeterli bulamıyorum. Bu fetih İslam dünyası açısından, Anadolu’nun İslam ile buluşması bakımından çok önemlidir. 1385. Yıl dönümünü bu sene kutladık, 3-4 saat sonra dağıldık, bence bu fetih faaliyetini bir hafta on güne yaymak lazım, okullarda öğrencilere anlatmak lazım, birçok konferans ve panellerle anlatmak dile getirmek gerekir.
Gençlerimizi ve çocuklarımızı bu etkinliğe katmak o manevi atmosferi onlara yaşatmak boyun borcumuzdur.
Kaya: Emekli imamlarımız için Alimlerimiz için söyleyecek bir sözünüz var mı? İrşat ve tebliğ açısında ne yapmaları lazım?
İRŞAD VE TEBLİĞ HAYATIN HER AŞAMASINA YAPILABİLMELİDİR,
Müftü Celal Büyük:İrşat ve tebliğ açısından, emri bil maruf, nehyi anil münker görevi hayatın her aşamasında müminler için, hele ki ilim adamı için fazrdır. İrşat sadece kürsüyle sınırlı olmamalı, her fırsatta hakkı tesviye etmemiz lazım. Peygamberimizin vefatından 7 yıl sonra İslam ile müşerref olan bu şehrin insanı arasında Sahabelerin, Tabiinlerin torunları var, bunu insanımıza anlatmamız lazım. İnsanımızı maneviyatla buluşturmamız gerekir. Bu da öncelikle ilim erbabının vazifesidir.
Kahvehanede de, otobüs durağında da, başka bir anda da duruma uygun ayet ve hadis söylenerek, anekdotlar paylaşarak tebliğ vazifesini yerine getirebilirler/getirmelidir.
Tabi bir Emekli in Görevlilerimiz bir dernek çatısı altında bir araya gelseler daha rahat çalışabilirler diye düşünüyorum.
Din görevlilerimizin normal resmi vazifeleri dışında ne yapmalarını tavsiye edersiniz?
DİN GÖREVLİLERİMİZ CAMİYE GELMEYEN VATANDAŞLARIMIZA DA ULAŞA BİLMELİDİR.
Tabi din görevlilerimiz camideki vazifelerini yapacaklar, ama onun dışında vatandaşlarımızla iletişim halinde olmaları lazım, camiye gelene bir şekilde sesimiz gidiyor, bize gelmeyene gitmemiz lazımdır.
Esnaf ziyareti olur, davet gelirse ev ziyareti olur. Gençlerle sohbet olur, her fırsatı değerlendirmek lazımdır.
Kaya: Herhangi bir Müslüman nasıl yaşamalı? 24 saatini nasıl değerlendirmelidir?
Müftü Celal Büyük: Bir defa Müslüman’ın günlük hayatında beş vakit namaz olmalı, sünnet ve tesbihatına dikkat etmeli, mümkünse namazların cemaatle, camide eda etmelidir.
BİR MÜSLÜMAN ALLAH RIZASINI KAZANMAK İÇİN ÇALIŞIP ÇABALAMALIDIR.
Eş ve çocuklarına karşı sevgi muhabbet taşımalı, onlardan gelen sıkıntılara karşı sabırlı olmalıdır. Anne babasının dualarını almayı başarmalı, iyi insanların iltifatına mazhar olacak söz ve davranışlara sahip olmalıdır.
Fırsat buldukça bir yetimin başını okşamalı, bir fakirin halini sormalı, selamı yayma adına ev ya da iş yerinde komşularına selam vermelidir.
İşinde aşında helal harama dikkat etmelidir, sevap ve günah kavramlarından haberdar kimse olmalıdır. Her fırsatta Allah’ın rızasını aramalıdır.”
Diyerek Müslüman Dünya Medya Grubu imtiyaz sahibi Eyüphan Kaya’nın sorularına cevap verdi.