Yüce Allah bir yerlerde bir şeyler dile getirmenizi dilerse oraya giden yolu da açıyor. İl Müftümüz Celal Büyük hocamızın tensibleriyle ben de istişare toplantısına katıldım.

Kurul Başkanı Prof.Dr.Abdurrahman Haçkalı  Kurulun çalışmaları hakkında bir konuşma yaptıktan sonra katılımcılara söz verdi, sorulan soruları cevapladı ama tavsiyeleri not etmedi, bu durum bazı katılımcıların sessiz kalmasına sebep oldu.

Ben iki defa söz aldım birincisinde dedim ki;

Mayıs ayı yaklaşıyor, uygun görülürse Diyarbakır fethini bir Cuma hutbesiyle ülkenin gündemine taşıyabilirsiniz. Toplumsal huzur açısından faydalı olur diye düşünüyorum. Başkan bu konuda bir şey demedi.

Ben Türkiye Aile Meclisi Bölge Mümessiliyim, biz İstanbul Sözleşmesiyle çok uğraştık reddedildi, ama ondan mütevellit 6284 numaralı yasa hala duruyor ve bu yasaya göre kadının beyanı daha çok önemseniyor ve bir baba çocuğuna nasihat tarzı bir uyarıda dahi bulunamıyor. Bunun İslami açıdan sıkıntılı olduğunu kamuoyuyla paylaşabilirsiniz.

Diyanet bu yılın “Aile Yılı” olması hasebiyle Haziran ayında bir çalıştay yapacak, biz de müracaat etmişiz, şayet katılabilirsek orada da endişelerimizi dile getiririz.  

Başkan bu konuda haklı olduğumuzu söyledi ve bu yasa için bir ıslahın kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.

İkinci söz alışımda ise şunları söyledim,

Şuurlu bir dostum bir gün bana bir link gönderdi ve özellikle incelememi istedi.  inceleyince baktım ki Yahova Şehitleri adıyla kendini tanıtan Hıristiyan bir grup bir tebliğ sitesi yapmışlar, iki yüz dille yayın yapıyorlar hatta Kürtçenin dört lehçesini de kullanıyor, Sorani, Gorani, Kürmançi, Zazaki, sanırım böyle bir site 4-5 milyona yapılabiliyor, Diyanet böyle bir site yapamaz mı? Özellikle sizin başında oldunuz bu Kurul yaparsa güvenirliği de yüksek olur. Başkan bu konuda bir şey söylemedi,

Bir de şunu söyledim, keşke okullarda “İslam dünyası” başlıklı bir ders olsa malumunuz halkı Müslüman olan 57 ülke var ama bunların başında genelde  layt  yöneticiler bulunuyor. Malum öğrencilerimiz İslam dünyasını tanırsa onlara bir güven gelir; enerji bizde, verimli topraklar bizde, dört mevsim bizde, insanlık bizde. Hani sol bir yazarımız vardı, ruhu şad olsun Alev Alatlı demişti ki; “Ben batının batık medeniyetinden doğunun merhametine sığındım.”  Yeni Maarif modelinde böyle bir dersin olması için Milli Eğitim Bakanlığına bir teklifte bulunabilirsiniz.

Malumunuz İslam dünyası STK’lar birliği var, 447 oluşumdan müteşekkil olup, 6 kıta 61 ülkede faaliyet gösteriyorlar, onlara da aynı teklifte bulunmuştum, böyle bir dersin İslam dünyasında olması lazımdır.

Kurul Başkanı, “böyle bir düşünce Milli Eğitim Bakanlığının gündeminde de var, yerinde ve isabetli bir ders olur” dedi.

Başka başka fikirler de dile geldi ama birine dokunmadan geçemeyeceğim katılımcılardan biri İmam-Hatiplik sınavlarında hafızlara bir ek puan veriliyor, aynı imkanı Arapça dilini bilenlere de verilirse iyi olur dedi, ama Başkan buna sıcak bakmadı.

Kur’anın dilinin Arapça olması bence kişinin Arapça bilmesi ve bunun bir sınav ile tescil edilmesi sınavlara bir katkı olabilmelidir, mesela sadece 70 puan ve üstü alanlar için böyle bir avantaj verilebilir ve bu öğrencinin Arapçaya daha çok çalışmasına da vesile olur diye düşünüyorum.

Bu tür istişareler elbette ki önemlidir, ama unutmayalım taşrada yaşayan insanlarımız arasında Ankara’da yaşayan yetkililere fikir veren kimseler olabilir, bunların fikirlerinden de yararlanmak lazımdır.

Mesela şehrimizin üstatlarından Siracettin Öztoprak hocamız  ilk söz alışında şöyle bir fikir dile getirdi; “Meclis teşr’i vazifesini icra ederken halkımızın kahır ekseriyetinin Müslüman oluşu hasebiyle yasa tasarılarının İslam hukukuyla uyuşup uyuşmadığını sorabilir, eminim böyle bir istişare meclisin işini de kolaylaştırır.” Demişti.

Evet, “ve emruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişareyledir) ayeti kerimesinin gereği olarak bu tür çalışmaların yapılmasında fayda var, iyi ki kurulumuz şehrimizle müşerref oldu, iyi ki onlar bizi, biz onları dinleme fırsatı bulduk, bu tür çalışmalar yapıla yapıla olgunlaşır diye düşünüyorum.

Programın bir parçası olarak Ulucamisin’de sabah namazı buluşması da güzel oldu, kurul üyelerinden Prof.Dr. Abdullah Kahraman hocamız hoş bir sohbet etti, ama Ahmed-i Xani’den Melayı Cezeri’den de örnekler verebilirdi, galiba onları tanımıyordu, tanısaydı muhakkak dile getirirdi diye düşünüyorum.

Selam ve selametle kalın.