Tweet |
Ülkemizde eski karanlık devletin mirası olarak kalan Kürt meselesi ve ona bağlı gelişen sendrom yeni yüz yılda tedavi edilmelidir. Elbette ki bunun sancıları olacak, mümkün olduğu kadar en az zararla bu meseleyi hal edebilmektir.
Her barış masası tarafların nezdinde iz bırakır, yani iki tarafın da istekleri tam olarak yerine gelemez, çünkü böyle bir barışa tarih şahit olmamıştır. Barış bağrına taş basarak, karşılıklı fedakarlıkla mümkündür.
Üstat Bediüzzaman’ın ifadesiyle; “Bu gün bize sülhü umumi, affi umumi, refi imtiyaz lazım”, takriben 70 yıl önce söylediği bu ifade hala güncelliğini koruyor. Galiba dönüp dolaşıp Üstadımızın tespitine geliyoruz. Eski karanlık devletin türettiği örgütlerin getirdiği sorunları çözmek de bize kaldı.
Bahçeli’nin bu tarihi konuşması yerinde bir ifadedir, ne zamana kadar terörle mücadele, kan göz yaşı üzerinde siyaset yapacağız? Birileri “tilili, iki tili(zılgıt ve zafer işaret)” ile bir kesim insanımızın oylarını alarak siyaset yapacak?
Ülkemizin vatandaşı olduğu halde dış ülkelere iltica etmiş binlerce vatandaşımız var, yüz binlercesinin siyasi hükümlü olarak hayatları heba oluyor, gelen bir af topluma bir derece nefes aldırır. Gün geçmiyor ki PKK militanları dağda bağda öldürülmesin. Eğer DEM sadece bu örgütün feshedilmesine, kimi Kürt gençlerinin sağ salim baba ocağına dönmesine ve siyasi hükümlülerin serbest bırakılmasına bile vesile olsa yeter de artar.
Sakın ola Kürt hakları falan deyip ortamı germesin, zaten devlet yeni yüz yılda bu hakları verilecek, DEM, gölge yapmasın başka ihsan istemez. Kendileri Kürtlerle barışık değiller, DEM gelsin Kürt vatandaşlarımızdan özür dilesin. İnanç ve Kültürünüze ihanet ettik, özgürlük adına gençlerimizi iman ve edepten uzaklaştırdık, dünyanın aklıyla hareket ettik benliğimizi kaybettik… desinler ve Kürtlerden özür dilesinler.
Bir yıl önceydi Kürdistan24 adında bir televizyon benimle bir röportaj yaptı, “MHP AK Partinin yanına gelince Kürt meselesiyle ilgili yararlı adımlar atmak zorlaşmadı mı? Ben de dedim ki; hayır tam tersine işi kolaylaştı, çünkü MHP’nin içinde olmadığı bir barış kalıcı, tutarlı bir barış olmazdı” işte görüyorsunuz beklenen adım geldi, artık bunu değerlendirmek lazım.
DEM’lilerle Abdullah Öcalan’ın durumunu, Kandilin konumunu, PKK’nin silah bırakmasını konuşabilirsiniz ama Kürtlerin durumunu asla konuşamazsınız. Kürt hakları İslami ve insani haklardır, süreç içinde yasal ve anayasal düzeyde gereği yapılır. Kürtler haklarını istemesini de almasını da bilirler. Ayrıca DEM aşırı CHP’dir, CHP’den Kürtlere şimdiye kadar ne hayır gelmiş ki DEM’den gelsin.
Bu süreç makul argümanlar üzerine işlerse DEM ve MHP diye bir parti Türkiye siyasetinde artık kalmaz. Zaten yeni yüz yılda 140-150 partili siyaset olmaz, seçimler iki-üç parti arasında olur, seçimde partilerin projeleri yarışır. Millet memleket adına hayırlı işler yapılır, hırsız arsızların siyasette yeri kalmaz.
Siyaset adalet ve hakkaniyet endeksinde gelişir, üretim üzerine şekillenir. Bu cennet misal memleketin imkanları hepimize yetiyor, Bahçeli’nin dediği GSMH kişi başına 25 Bin dolar da hayal değil.
DEM’e sesleniyorum!
Bu fırsatı değerlendir, bir daha Kürtlerin umutlarını suya dökme, olur mu? Ne yapsak yapalım DEM Kürt partisi olarak tanınıyor. Halbuki DEM, Kürtlerin ancak %30 oylarını alabiliyor, bunu da bilmekte fayda var.
İnşallah hayırlı gelişmeler olur, ülkeme huzur gelsin de Öcalan nerede yaşıyorsa yaşasın bana ne?
Selam ve dua ile yaşayın gerisi teferruattır.