![]() |
Tweet |
Ezan, Ezan-ı Muhammedi, bizim için Allah’ın bir lütfüdür; Allahu ekber, Allahu ekber…. Nidaları insana güven, umut ve motivasyon veriyor. Yeryüzünde bu sese hasret nice nice kimselere var.
Allah’ın yüceliğini vurgulamanın yanı sıra, namaz zamanlarını da hatırlatıyor, müminleri camiye çağırıyor, bir de kılınan namazın 25-27 kat sevap kazanmaya davet ediyor.
Peki imam ile cemaat arasında resmi, soğuk bir havanın yaşandığı camilerde de bu sevap söz konusu mu acaba? Burayı iyi düşünmek lazım.
Hele bir Ezan var ki diğerlerinden bir hayli farklı, çünkü o ezan okunduğu zaman dünyevi işler bir kenara bırakılarak camiye doğru hareket etmek farz-ı kifayenin de ötesinde farz-ı ayin oluyor, bir erkek olarak ezana uymayıp başka bir işle meşgul olursanız üstelik günah işlemiş olursunuz, eğer şer’i bir mazeretiniz yoksa tabi. Kadınlar da Cuma namazına gidebilir, onlar içinde sünnettir.
İşte bu ezan Cuma ezanıdır.
İslam toplumunda yaşamamıza rağmen birçok kimse Cuma namazının mahiyetini/hükmünü maalesef tam kavrayamadı.
Cuma ezanı okunduktan sonra namazı eda edilene kadar erkek bir Müslüman herhangi bir işle, alış-veriş uğraşamaz.
Cuma namazının kazası yoktur.
Cuma namazı cemaatle kılınmak durumundadır,
Cuma namazına giden/gitmeyen birileri saffını belirlemiş oluyor,
Cumaya gitmek istediği halde gitmeyi beceremeyen memleket evladı da bir eziklik hissediyor. Zamanında namaz kılmayı öğrenemeyen biri 40’ından sonra öğrenmeyi de beceremiyor.
Hal böyle olunca cumhuriyet döneminde günümüze dek Cuma namazı hep sorun olagelmiştir.
Bir amanlar Cumaya gidenlerin soruşturması alındığı gibi Cuma’da kurum müdürünün sağında solunda saf tutarak, bu önemli ibadetle memurların amirlerine yağ çekmeye neden olmuştur.
Bu sorunu ortada kaldırmak için Cuma günü öğle arasındaki molayı iki saate çıkarmak lazımdır diye düşünüyorum.
Birkaç yıl önce cheng.or sitesinde bir imza kampanyası başlatmıştım, Cuma günü öğle arası olması iki saat olsun talebiyle, pek rağbet görmedi, ancak benden bir yıl sonra aynı sitede aynı amaçla başlatılan bir imza kampanyası on binlerce kişi tarafından imzalandı, demek ki her şeyin bir zamanı var.
Böyle bir düzenleme topluma barışçıl bir hava kazandıracak, vatandaş da “Devletim, dinime saygı duyuyor” düşüncesiyle bir kat daha mutlu olacak.
Bir devlet düşünün İslam toplumunda hüküm sürsün ve haftada bir saatliğine dahi toplumun inancının hesabını yapmasın. O devleti idare eden akıldan ne çıkar? Gerçi şimdilik fiili uygulamada serbesttir ama yasal bir dayanağı olmalı.
Bu sorundan tarihi bir anekdot paylaşmak istiyorum, Cumhuriyetin ilk yıllarıdır, hafta sonu tatili için perde arkasındaki bir akıl Cumartesi/Pazarı düşünüyor, fakat dindar vekiller oy vermezler diye endişe var. Bu iki gün ki biri Yahudilerin diğeri Hıristiyanların kutsal günüdür.
Ne yapalım ne edelin denilir ve bir an Cuma saatinde bu yasayı getirirsek geçirmek daha kolay olur diye düşünüyorlar. Bu haberi alan merhum Mehmet Akif Ersoy sofi meşrep vekillere diyor ki, “gelin bu gün Cuma’ya gitmeyelim yoksa ömür boyu Cumasız kalacağız”. Buna rağmen vekillerin bir kısmı Cumaya gidiyor. Yapılan oylama sonucu hafta sonu tatili bu günkü haliyle kabul ediliyor. O gün bu gündür bir türlü bu yanlış düzeltilmedi.
Bu kadar önemli bir sorunun şimdiye kadar Türkiye Müslümanları tarafından sorun haline getirilmemesi de halkın sağduyusunun bir işretidir. Türkiye Cumhuriyeti bu millette bin bir açıdan borçludur. Bu borcun ödeme zamanı geldi de geçiyor.
Benim kanaatim budur siz ne düşünüyorsunuz?