Tweet |
Bilgi, tecrübe ve hayatı ona mümtaz bir nitelik kazandırdığı valimiz Ali İhsan Su alanına/iline hakim, sorulan sorulara anında cevap veren, tabir yerindeyse dersine daima çalışkan bir talebe gibi hazır cevap olan bir beyefendiydi.
Bir çok kere kendisiyle aynı ortamda bulundum, bazen de birebir istişarelerde bulunma imkanımız oldu. Her defasında kendisinden bir ders marifet ve enerji aldım. Bazıları diyor ki “niye eksiklerini yazmıyorsunuz?” Arkadaş ben hayat felsefemde mümkün olduğu kadar bardağın dolu tarafını görmeye gayret ediyorum. Varsın birileri de boş tarafını yazsın.Zaten fazlasıyla da yazıyorlar, belediyeyi 12 Milyar para ile devir ettiği halde 36 aylık 2.6 milyarlık krediye borç dediler. Halbuki isterlerse bu gün o borcu sıfırlıyabilirler.
Valimizin daha ilk günleriydi, Ulu caminin önünde halk arasına oturmuş, kendini tanıtmadan vatandaşlarla sohbet edip yeni valinin muhabbetini yapıyorlardı, vatandaşın bir kısmı pek bir cevap vermiyor, ama bazıları da "iyi birisiymiş" diyorlar, şeklinde yorum yapıyorlardı.
Yaşlı bir büyüğümüz elini valimizin omzuna atmış, samimiyet kokan bir manzara, o gün ben bir fotoğraf karesini yakalamıştım, belki de şehrimiz için “yılın fotoğrafı” olabilirdi diyebilirim.
Vatandaş sorunlarını dile getiriyor, kendisi de ya hazır olan yetkiliye yönlendiriyor, ya da ilgili kurum müdürünü arıyordu. Güzel bir gündü diyebilirim.
Deprem öncesi Galerya İş Merkezine gelmişti, burayı nasıl daha işlek bir hale getirilebilir diye esnafla istişare ediyordu. Benim de orada bir iş yerim vardı, Kenan Aksu ona eski Diyarbakırlılardan bahsetti, kendisi dedi ki “Kenan bey o iş sizde, sen onlardan 20 kişi bir araya getir, onlarla bir hasbi hal edelim.” Tabı oldu mu olmadı mı takip etmedim. Zaten birkaç gün sonra deprem oldu.
Türkiye Aile Meclisi olarak 50 Derneğin/vakfın katkı verdiği ve katıldığı bir faaliyet yaptık, Aileye sıkıntı oluşturan yasaların bir an evvel düzeltilmesi için Ulu camiden Şeyh Sait meydanına kadar yürüyüp, orada basın açıklaması yapmayı düşünmüştük ama o güzergahta yürüyüş yasağı vardı. Vali bey, "siz yürüyüşü size yakışır bir tarzda yapın, sıkıntı çıkmaz" demişti, öyle de oldu.
Bir gün valimiz hakkında bir haber yapmıştım, valilik evinde STK’larla bir kahvaltına bir araya gelmişti. Bir dostum haberin altına şöyle bir yorum bırakmıştı, “Eyüphan Bey anlattıklarınız hoş güzel de, ben şehit babasıyım, iki aydır ondan randevu talep ediyorum, bana dönmediler” ben de aynı yorumu mübarek valimize gönderdim, bir saat zarfında kendisini kabul etti ve ilçe milli eğitim müdürlüğünden emekli olan bu dostum ziyadesiyle memnuniyetini dile getirdi.
Bir gün valilik binasında beni kabul etti, ben de konuşmam esnasında dedim ki, “muhterem valim valilik binasına giren herkes sizin misafirinizdir ama giriş kapısındaki görevli polisler vatandaşlara karşı iyi davranmıyorlar.” Özel kalemi çağırdı ve onları uyarmalarını istedi, herhalde içi rahat etmedi ki, baktım bir daha özel kalem müdürünü çağırarak dedi ki, “hele deneme amaçlı sivil birini gönder, biraz el kol hareketi yapsın, bakalım polisler nasıl davranıyor?” üç-beş gün sonra iki polisin de değiştiğini ve bir bay ve bir bayan, tebessüm yüzlü, iki polisin görevlendirildiğini fark ettim.
Valimizin iki yılda ne yapıp yapmadığını bir yazıya sığdıramam, ama bu kadarı her halde hassas bir vali olması için yeterlidir diye düşünüyorum.
Valimiz alimdi, amildi, bir halk ve hak adamıydı. Arkasında dedikodu bırakmayan, hayırla yad edilen ender valilerden birisi oldu. Tabi merhamet ehli ve güzel sözlü oluşu onun maiyetindeki bazı çalışanlarının kimi ihmallere tevessül ettiğini de bizzat şahit oldum, ama morali bozulmasın diye kendisiyle paylaşmadım. Bu da yeni gelen valimizle paylaşmak için şimdilik bir kenarda kalsın.
Zaman içinde yeri gelince onun çalışmalarını yazılarımda paylaşırım. Şimdilik bu kadarla yetinelim.
Vesselam.