Bugun...


Eyüphan Kaya

facebook-paylas
Nitelikli hayatın üçgeni
Tarih: 18-06-2024 09:11:00 Güncelleme: 18-06-2024 09:11:00


Her bir insan bir alemdir. Tek başına dünyaya gelir, tek başına dünyadan göçer. Daha doğrusu dünyaya gönderilir ve dünyadan alıkonulur. Çünkü ne gelişinde, ne de gidişinde bir rolü vardır. Bu kadar aciz bir varlık.

Asıl sorun, geliş ve gidişinden çok bu aralıkta kendi iradesiyle oluşturduğu faaliyetlerdir. Bu yaşantısından dolayı, ya insanlık alemi onu hep hayırla yad eder, ya da beddua ile hatırlanır veya sıradan bir geçer not ile dünyası değişir.

Bu süreç, insan için çok önemlidir. Çünkü kişi ebedi hayatta bu sürece göre karşılanacaktır. 124 bin peygamber, 313 Resul ve 5 ululazmin üzerinde durduğu ve “Allah var Ahret var” deyip insanlığı uyardığı asıl mesele hayat ebedi hayata nasıl gideceğimzdir.

Hakikat şu ki, şu peygamber benim, bu peygamber senin kavgası verilmiş ama peygamberlik müessesini inkar edecek kimse  olduğuna inanmıyorum. Böyle bir inkar şu anda yaşamakta olan İslam’ı, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği inkar anlamına gelir ki bu da inkar sahibini bağlamaktan öte gitmez.

Onu bunu bırakalım da Müslüman’ın yaşantı tarzı, hayat güzergahı az sorunlu ve kurtuluş umudunun olabileceği hayırlı bir hayatı nasıl olmalıdır, acaba?

Kimi ehli hikmet diyorlar ki; “Bir müminin hayatı; İşi, evi ve cami arasında programlanmalı.” Dolayısıyla; onurlu bir yaşam için iş, huzurlu bir hayat için ev ve maneviyattan irtibatını koparmamak için ise cami günlük hayatımızın ana güzergahı olmalıdır.

Dorusu bana da pek inandırıcı geliyor. Bu hayat üçgeninden birinin olmayışı hayatta bir kara delik açar ve insan hayatı zamanla meyvesiz kalır.

İşiniz olmazsa helal kazancınız olmaz, bu urumda başkasına muhtaç olursunuz, başkasına muhtaç olmak insanın izzetine yakışmaz. Ayrıca sadaka veremezsiniz, zekat veremezsiniz, istediğiniz vakitte misafir ağırlayamazsınız, akrabalar arasındaki dayanışmaya katkınız olmaz, sılayı rahim yapmakta yetersiz kalırsınız, hayatın içinde hep boynunuz bükük olur maalesef. Öyleyse bir Müslüman’ın işi olmalı.

Evin olması aileyle olur, aile helalinden evlenmeyle olur, evlenen bir kişinin genellikle çoluk çocuğu olur, yarın öbür gün torunları olur. Eşine selam verir sevap kazanırsınız, çocuklarınıza şefkat gösterir sevap kazanırsınız, yaşlılarınıza hürmet gösterir sevap kazanırsınız, sevap kazanma fırsatınız her zaman olur ayrıca bu sevap dolu hayatın dünyadaki karşılığı huzur ve mutluluk olduğu gibi  ahrette de karşılığı inşallah Allah’ın rızasına kavuşmak ile taçlanır.

Cami, cemaate gelince ayrı bir değeri, ayrı bir kazancı vardır. İtikaf niyetiyle camiye giriş yapan çıkıncaya kadar hep sevap işliyor, cemaatle kılınan namazın sevabı kat kat fazladır. İnsanlar arasındaki iletişimin sağlanması ve dayanışma bakımından İlahi bir lütuftur cami. Adı üzerinde Allah’ın evi buradan daha önemli yer neresi olabilir? Bizim vazifemiz camiye gitmek ve Müslüman çocuklarını Allah’ın evine davet etmek olsa gerek.

Diyeceksiniz ki bir insanın hayatı hep bu minvalde mi geçecek? elbette ki hayır, tabiî ki gerektiğinde seyahat edecek, konferanslara, panellere,  formlara katılacak icap ettiği şekilde hayata katkı vermeye de çalışacak ama bunlar tali işlerdir. En önemlisi ve asıl sorumluluk alanı işi, evi ve camisi olmalıdır ki hayatın diğer dalları da bu atmosferde şekillensin.

Bir de dünyanın yükünü sırtlamaya çalışan iyi niyetli biraz da bilinçsiz Müslümanlar var ki, onların da derdi ayrı, onlara göre dünyanın öbür ucunda bir sorun olsa sorumluluğu kendinde buluyor. Bir şehirde sanki bütün sorunların müsebbibi kendisiymiş gibi dünyayı kendine zindan ediyorlar. Derken bu hayat üçgeni de zedeleniyor. Yani, pirinç almaya giderken, evde ki bulgurdan da oluyorlar. Halbuki olumlu, olumsuz yaşanan tüm hadiselerde bir hikmet vardır. Hayatın her anı insanlar için birer imtihandır.

Çünkü her insanın belli bir kapasitesi var, ondan fazlasını üstlenmeye çalışan kendini harap eder. Eğer bulunduğunuz yerleşim biriminde adil bir yönetim oluşturabilirseniz beraberinde binlerce insanın tek başına yerine getiremediği huzuru o yönetim getirir ve insanlar beklenmedik bir mutluğa kavuşurlar. Bir mümin gücü nispetinde hak adına çalışırsa gerisi ona dert ve sıkıtı vermemelidir. Tam olarak hatırlayamadım, hadis mi, kelam-i kibar mı? “Din ile yarışa mağlup olur” diye bir ifade var, o zaman takatimize göre İslam’ı yaşamaya çalışmalıyız.

“Nitelikli hayatın üçgeni” diye nitelendirilebilen bu güzel güzergahta başarılı olmanız dileğiyle, hayırlı bayramlar.

Selam ve selametle kalın



Bu yazı 1445 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI