![]() |
Tweet |
Ak Parti İl Başkanı Ömer İler, Diyarbakır Vekili Mehmet Sait Yaz, ve Halkla İlişkiler ve Sivil Toplumdan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adıyaman Milletvekili Doçent Dr. Resul Kurt’un katılımıyla Diyarbakır’da STK temsilcileriyle bir istişare toplantısı yapıldı.
50 civarında STK temsilcilerinin katıldığı toplantıda herkes “terörsüz Türkiye” projesinden memnuniyetini dile getirdi.
Cumhurbaşkanımıza ve Bahçeliye teşekkürle başlayan konuşmacılar, süreçten umutlu oldukları ancak içini iyi doldurmanın önemi üzerine duruldu, Erdoğan’ın Eski yanlış uygulamalara işaret ederek yapılan yanlışların sakıncalarını dile getirmesi, bu süreci Ak Parti, MHP ve DEM üçlüsü üzerinde yürüdüğünün işaret etmesi ve Türkiye dışında yaşayan Kürtlerin sorunları da bizim sorunlarımızdır demesi önemli bir yaklaşım olduğu dile getirildi. Yasal ve Anayasal düzeyde gerekli düzenlemelerin yapılmasının önemine değinen katılımcılar, bu sürece sahip çıkmanın önemine işaret ettiler. Anlaşılan o ki devlet vatandaştan bir adım ilerisini düşünüyor, dolayısıyla diyar diyar gezerek halkı bu konuda aydınlatıp sürece sahip çıkma konusunda çalışmanın gereğine değinildi.
Ben Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge başkanı sıfatıyla toplantıya katılmıştım, konuşmak istediklerimin bir cümlesi başka bir katılımcı tarafından dile getirildi, o da Bediüzzaman’a ait olan şu ifadesiydi:“şimdi bize sulhu umumi, affı umumi, ve ref’i imtiyaz lazım.” Tekrara düşmesin diye bu önemli ifadeyi bir daha dile getirmedim, ama özetle şunları dile getirdim.
“Kanaatim o ki, terörsüz Türkiye projesi Türkiye Yeni Yüzyılının adımlarından biridir. Bu yeni yüzyılda özellikle 23 Nisan 1920 günü dualarla açılan ve veemruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişareyledir) ayeti kerimesi atmosferinde faaliyet gösteren meclisin ruhu ile barışık, İstiklal Marşının 41 mısrasıyla ile uyumlu, veda hutbesinden ilham alarak şekillendirmeliyiz. İstiklal Marşının “Hakkı’dır Hakka tapan milletimin istiklal” mısrasındaki ruh devletin sistemine yansımalıdır.
Biz Türkiye’ye bir aile ve cumhurbaşkanımıza aile reisi olarak bakıyoruz. Dolayısıyla tüm kategorilerdeki insanlarımıza ilgi göstermeliyiz.
Bu sürecin mağdurları konumuna düşmüş korucularımız var, bunlar akıncılar gibi çoğu zaman öncü birlik durumunda cepheye giderler, şehitleri var, gazileri var. Maalesef asgari ücretle çalışıyorlar, birileri "sizi bu süreçte ortada bırakacaklar" diye morallerini bozuyor.
Abdullah Öcalan’a teşekkür edecek değiliz, eski karanlık devletin aktörlerinden biridir. Ama sürece olan katkısından dolayı Birileri ona “aferin” diyorsa desin, onun şu tespiti “bin yıllık kardeşlik hukukunuz üzerine anlaşın” demesi çok önemliydi.
*Bin yıllık beraberlikte insani kamil var, merhamet var, adalet var.
Ama PKK militanlarına sahip çıkmak boyun borcumuzdur. Bunların çoğu okullarımızda okudu, ama biz bu ülkeyi onlara sevdiremedik. Onları dağa bağa çıkaranlar eski devletin bölgeye olan yersiz, gereksiz uygulamalarıydı.
Bu sürecin adına terörsüz Türkiye demek pek şık durmuyor, bunun adını değiştirmek lazım; Huzurlu Türkiye, Önder Türkiye, Kaim Türkiye…vs
Umarım hayra vesile olur. Siz saygı değer okuyucularıma arz ederim.
Eyüphan Kaya
muslumandunya.com.tr genel yayın yönetmeni