Geçmiş günlerde bir makalemde yazmıştım, Necip Fazıl öldükten sonra hoca kendisini yıkarken bir ara gözlerinden iki damla yaş yanaklarından aşağı. Hoca dehşet içinde kalır, ‘Bugüne kadar binlerce ölüyü gaslettim (yıkadım) böyle bir şey olmadı ve bugüne kadar da duymadım’ demişti.
Necip Fazıl neye ağladı, bize mi yoksa kendine mi? Gittiğimizde sorarız. Onu yıkayan hoca öldü mü onu da bilmiyorum. Bunu yazan bende 80 yaşındayım yani hocada bende gidiciyiz ancak,
Necip Fazıl’ın gözünden gelen iki damla yaş ibretle anlatılacak sevgi ile dualanacak ve yâd edilecek, dillerde, gönüllerde nesiller boyu yaşayacak bende böyle gözyaşının ölümsüz olanını bir elime geçirebilsem nerdeeeeeeeeee diyeceğim! Benim elimden gelen gözyaşının bana hatırlattıkları, hissettirdikleri.
GÖZYAŞI ILE ALAKALI BIRKAÇ SÖZ
Acıda, sevinçte,
Mutlulukta, tasada,
Kızda, oğulda annede, evlatta,
Kadında, erkekte, mahkûmda, Gözyaşı
Aşığın gözyaşı sevgiliye kavuşuncaya kadar,
Dolandırıcının gözyaşı kaçıp kurtuluncaya kadar,
Rüşvetçinin gözyaşı, gözyaşlarının en sefili,
Gözyaşının mayasında artistlik var desem inanır mısınız?
Rol yapmasını bilende bilmeyende onu kullanıyor,
Bazı gözyaşları günlük, haftalık, aylık,
Bazıları ise bir ömürlük olabiliyor cinsine göre,
Kasabın sızlanması ah bi elime geçirebilsem diyor koyuna,
Koyunda sel olan gözyaşı bu katilden kurtulabilsem,
Şahit olduğuna şehadet edecek gözyaşı,
Acı, sevinç, hüzün, keder,
Uzak yakın mesafeler,
Bazen hatip kürsüye çıkınca gözyaşı dokunulmazlığı oluyor,
Bazen bir cellat, timsah gibi avına yaklaşıyor,
Hiçbir yazı,
Hiçbir ses,
Hiçbir nefes,
Gözyaşı kadar etkili değil,
Sermayesi gözlerden akıtılan iki damla,
Bazen bir haneyi söndürüyor,
Cinsine göre de yangınları,
Siz hiç gözyaşı şişesi gördünüz mü?
Mezarlara ölü ile beraber gömülür bu şişeleri antikacılar bilir,
Gözyaşlarındaki sabra metanete bakın ki,
Yıllar, yıllar sonra ölünün kemikleri kalmaz amma,
Gözyaşı şişeleri antikacılarda para ile satılır,
Naiha ile ağlayanlar bağırıp çağırarak ölünün iyiliklerini sayıp dökerek,
Yalana bin yalan katarak, saçını başını yolarak,
Arkasından gittiği ölüyü bir kere daha soyarlar,
Sonra kendileri malum akıbete duçar olup öldüklerinde,
Sessizce bir çukura atılırlar,
Samimiyetli,
Samimiyetsiz,
İçli dışlı,
Hepsi de merhamet pınarından geldik der gözyaşı,
Doktor da ağlar,
Katil de ağlar,
İnsanın yeryüzünde gözyaşı silahı gibi silah yok,
Ne havan topu ne keleş ne de teknolojik silahlar, AMMA
Yahudi’nin gözyaşı hayvan olarak gördüğü insanlar için başka bambaşka,
GOY çoğulu GOYİM Yahudi’den başkası içindir bu tabir,
En adisi insanların bunlardır Filistin bunların canlı şahididir,
İstediğin tüfeği seç gözyaşları tank, top, tayyare öldür öldürebildiğin kadar,
Efendim kimyasal silah ile öldürmek hem günah hem suç gerisi mi?
Laik, demokrat, çağdaş oldun gitti Yahudi’ye çalışıyor Allahsız bu kanunlar,
Katlederken bile dalga geçmek değil de nedir bu,
Gözlerden ilk akan yaş ciyak, ciyak bağıran çocuğun gözyaşı,
Nereye geldim, diye ortalığı yıkar velveleye verir,
Karnı doyunca dünya umurunda bile değil susar,
Çocuklar insiyaki olarak bu silahı kullanırlar,
Ağlamayan çocuğa anası bile meme vermez,
Gözyaşı neleri, neleri anlatmaz ki ser verir sır vermez,
Dedim ya gözyaşı şişeleri mezarların fi tarihindeki yerini,
Söyleyen birer takvimdir aynı zamanda,
Gözyaşı dünya ile tanışınca başlar akmaya,
Ölünceye kadar devam eden tek değişmez akıbetimizdir,
Yağmur yağmaktan usanır mevsimleri bekler
Gözyaşı ise istediği an akar ne kış ne yaz ne bahar dinlemez,
Akar da akar, akar da akar,
Mübarek sanki dipsiz bir deniz denizler kurur da gözyaşı kurumaz,
Hiçbir silah gözyaşı kadar etkili değil,
Gözyaşının hiçbir su pınarına ayrıca ihtiyacı yoktur,
Ne gökten inen yağmura ne de yerden fışkıran kaynağa,
O insanlarla vardır ve hiç kimse ne debisini ne metresini,
Ne küpünü ne gramını ne kadar olduğunu asla bilemez,
Ölçmeye bile kalkamaz gözyaşı Allah’ı anlatır anlayanlara hatta inanmayanlara bile,
Yağmur yağmadığı yerlerde ellerle beraber o da havaya el açar,
Ağlar, ağlar işte buna insanlar yağmur duası derler,
Gördünüz mü gözyaşı aynı zamanda silaha sürülen,
Mermi gibi de etkili,
Allah gözyaşını yaratmasaydı,
Ne ağaç ne dağ ne taş ne insan ne de hayvan,
Hayata tutunamazlardı desem mübalağa olur mu?
Hiçbir hamur su ile ıslanmadan ekmek olmaz,
Mayasız ekmek nasıl olmaz ise gözyaşı olmadan da hayat olmaz,
Allah bile yaşlı gözlerle yapılan duayı kabul etmiyor mu yalan mı?
Allahtan mahrum olanın neyi olabilir ki zavallı,
Ah gözyaşı ah senin kadar akıllı senin kadar güçlü,
Senin kadar dayanıklı senin kadar zahmetsiz emeksiz bir şey görmedim,
Rol yapan sıkıntıya mı düştü bir tane…
Al sana şırıl, şırıl akan ter temiz gözyaşı,
Taştaki donmuş sükût ise mezarlıklarda,
Gözyaşı mahrumiyetinden nasipsizliği sebebiyle taş kesilmiş,
Gelen gider,
Kimseye kalmaz bu dünya istediğin kadar ağla,
Evveli ahiri olmayan tek varlık ALLAHUAZİMUŞŞAN,
Bir toz tanesi kadar bir şey insan,
Yıllar, yıllar boyunca yediği içtiği her şeyi,
Mezarda bir, bir kustururlar çünkü
Artık imdada yetişecek gözyaşı pınarları kurumuştur sahipsizdir insan,
Hesaba çekilmeden hesaba çekmek,
İnsan için işte kurtarıcı gelecek gözyaşı,
Ne boyuna posuna göre kefen dikilir,
Yanında götürdüğüne biri sorabilse,
Belki de o da dayanamaz bu dehşetli gidişe,
Vakit varken otur dizlerini vur ah vah diye,
Belki işe yarar,
Şimdi ikimizde oturup halimize ağlayalım mı?
İşte, gözyaşı yalnız başına bile düşünebilen için kesin kes,
Allah’ın varlığına şehadet etmektedir, sanki elçisidir Allah’ın gözyaşları,
Gavur olmak Müslüman olmaktan çok zor bu zoru seçenlere ne demeli,
İşte ayet insan zoru seçer cahillik yapar demiyor mu?
Ne diyelim kendi düşenin ağlama hakkı olmaz.
Kurnazlar bunun filmini bile yaptılar
Kendisi düşen ağlamaz diye
Şarkılar bile bestelenmiş
Düşen biçarelerin halini soran olmaz EVEEEEET,
Gelin döktüğünüz gözyaşları altın pırlanta olsun ister misiniz?
O zaman açın ellerinizi Allah’ım yardım et deyin,
Kitabı Hâkim’in önünde diz kırıp,
Adı güzel kendi güzel Muhammed’e gözyaşları eşliğinde,
Selam ve salat getirin.
 
​​​​​​​​​Zekeriyya İYİLİK