Bugun...


Zekeriya İyilik

facebook-paylas
KASIMPAŞALI YA OL YA ÖL
Tarih: 08-03-2024 11:15:00 Güncelleme: 08-03-2024 11:15:00


Yapacağın ve yapamayacağın şeyler bu fermanın altına imzan olacaktır.

                İki yüz yılı geçkin bir zamandır devam eden başımız yerlerde SÜRÜNÜŞÜMÜZE dur diyebilecek misin? Sırtımızdaki bütün kamburları layık olduğu çöp sepetine doldurup resmen bir halk ihtilali yapan bu yüce milleti layık olduğu hedefe taşıyabilecek misin? Ayrı bir imana ayrı bir kimliğe devşirilen millete asli hüviyetini verebilecek misin? Ya olacaksın ya öleceksin senin geldiğin yere gelen insanın mazereti olmaz. Orası mazeret üretme yeri değildir. Geldiğin yerde talip olduğun adreste KORKMA hakkın hiç olmaz. Korkacaktıysan niye geldin diye bu gün ben yarın tarih sana soracak. Korkacak mısın? Korkmadan yapacak mısın? Hatırlar mısın? Bilmiyorum. Ajda Pekkan’ın yakın akrabası olan eski askerlerden Güven ERKAYA yazdığı hatıralarında şöyle demişti. ‘‘ Cumhurbaşkanı ( Demirel ) dâhil herkeste bir ihtilal endişesi başladı. Erbakan, o baskı ve korkuyla Başkanlıktan istifa etti. Cumhurbaşkanına hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a ver dedi ve görev Mesut Yılmaz’a verildi. ’’ Erbakan’a teslim edilen emanet böylece bu günlere geldi.

                13 Ağustos 2002 günü sana sorulan bir soruya partiyi ( AK PARTİ ) millet kurdu, biz sadece tabela asıyoruz demiştin. O gün bu günü işaret ederek ‘‘ Türkiye; 4 Kasım’la beraber barışla, sevgiyle kardeşlikle kalkınma hamlesi içerisindeki dinamik ruhla uyanacaktır. ’’ demiştin. O sözlerinin arkasında mısın?

        Milletin seni getirdiği ve görmek istediği yerde mazeret değil iş üreteceksin. Zaten bulunduğun yer millet adına iradeyi koruma ve kollama yeri değil midir? O zaman millete rağmen yapılan 8 yıllık eğitimi kaldırmak, hırsızlardan hesap sormak namusumuza uzanan elleri kırmak ilk işindir. Devlet – Medya – ihale ilişkilerine gerekli neşteri vurabilecek misin?

        İşin çok zor, ancak bir o kadar da şerefli. Irkken ve dinen Yahudi olan Cemal Paşa Yahudi Devletinin kuruluşunda dinine ve devletine hizmet etmişti. İnanmadığı halde İslam imanı ile ilgisi olmadığı halde halife adına Müslümanların önüne geçip Cuma Namazlarını kıldırmıştı. Senin böyle bir sıkıntında yok. Sadece milletine, ülkene sahip çıkacak, onlara hizmet edeceksin. Ay Yıldızlı Bayrağı İstiklal Marşıyla ve bu marşta yazılı kıyamete kadar onu koruyacağımız değerlere saygı duymayan başları eğebilecek misin? İşin gerçekten zor, Allah yardımcın olsun. Seni seçim sonuçları açıklanmaya başlandığında gururla, sevgiyle dinledim. Sanki ihtilal yapılmış ve sen bilmem kaç no’lu bildiriyi okuyordun. Açıklamaların bana bunları anımsattı. Gerçekten de bu bir Halk İhtilali idi. Toprağın üstündekinden çok zengin toprağın altındaki 1000 yıllık bir onurun, öfkenin senin dilinde şekillenmesiydi. Millet yıllardır önündeki bendi parçalamış, yol bulup akmıştı. Ve sen bu toprakların çocuğu olduğunu o şerefi taşıdığını şu cümlelerle anlattın;

   ‘ Herkesin yaşam tarzına saygılıyız.’ İyi de iki yüz yıldır gizli, açık bana hükmedenler benim yaşam tarzıma saygılı oldular mı? Sen benim haklarıma, özgürlüğüme ve inançlarıma da saygılı olduğunu ifade edebilecek misin? İşte burası işin püf noktası. Allah aşkına söyler misin; söylediklerinle güvence mi veriyorsun, yoksa güvence mi arıyorsun.

        2002 3 Kasım bana göre bir Anadolu İhtilalidir. Öze dönme, aslı gibi olma hareketidir. Kendisinden bir insan tipi üretilen, devşirilen, ekonomisi köle durumuna düşürülen bir milletin Batıya köle yapılmak istenen bir halkın isyanıdır. Ben kendim olmak istiyorum diyen bir onurun feryadıdır.

        Yazıma Kasımpaşalı diye başlık atarak başladım. Her noktası geçmişte insanlığa insanlığı anlatan bir nüve olmuş Aziz Anadolu’nun bir parçası Kasımpaşa. Yiğit, mert, sözüyle, vücut diliyle Erkekliğin resmi Kasımpaşa ve sen Kasımpaşalı.

        Mevcut devlet varken bu devletin bütün kurum ve kuruluşları ayakta iken kendisinden DERİN DEVLET diye bahs olunan illegal devlete dur diyebilecek misin? Var mısın buna?

        Göndere çektiğin bayrağın en sivri ucunu yüreğimin dibine gömmeye hazırsan bende hazırım.

        Ama önce sen.

        Biliyor musun?

        Kazanılan bir zaferi korumak, o zaferi kazanmaktan çok daha zordur.

        İçinden geldiğin millet kendine düşeni yaptı. Sıra vekâleti alanlarda. Halk ve onun istedikleri mi yoksa derin güçlerin istedikleri mi?

        3,5 yıl boyunca kendisi hasta, fikirleri hasta ayakta duramayan, eliyle, diliyle, kafasıyla TİTREYEN ve bu haliyle Türk Devletini yönetmeye kalkan Ecevit neyin karşılığı iktidarda kalabilmişti.

        Bir gazete patronunun, konutunda pijama ile karşıladığı Yılmaz hangi komploların ürettiği bir başbakanlık dönemi yaşamıştı.

        Türk Milliyetçilerinin temsilcisi Bahçeli hangi sözünün arkasında durmuştu (Ülkücüleri alınlarından öper, onları tenzih ederim) ama bu kadına haddini bildirin diyen Ecevit’e de ona sessizce destek verenlere de bu millet sandıkta HADDİNİ BİLDİRDİ. Bir daha ayağa kalkmaları ise senin yere yapışmana bağlı. Yolsuzluk, yoksulluk insanları bu iki beladan kurtarmak. Bugün bu sessiz çığlık bir tokat gibi çirkin yüzlere indi. Unutulmamalıdır ki dünün çirkin politikaları ve onların büyüttükleri, besledikleri kurumlar, kuruluşlar, ihale mafyaları, ihale örgütleri yok olmadı. Bilhassa bazı değerleri öne sürerek halka zulmedenler şimdi bir kenara çekildiler bekliyorlar. Karanlık güçler karanlığı bekliyor.

        Hâkimiyet kayıtsız, şartsız milletindir diyenler; Milletin kararına saygı duymuyorlarsa şimdi konuşacak zaman değil İŞ ZAMANIDIR, eylem zamanıdır. Sen buna gerçekten HAZIR MISIN?

        Bana göre o gün neysen bugün de busun ve son nefesine kadar da ALLAH seninle olsun diyorum. Bülent beye inan ve güven. İsmet Uçma neden meclise giremedi anlamadım. Kılı kırk yar. Hatırlar mısın 9 Ağustos Perşembe günü bugün karşılaşacakları akıbet kendilerine malum olanlar sıkıntılarını şöyle dile getirmişlerdi. Seçimi önlemek isteyen Bahçeli ‘Seçim kararının sorumlusu Yılmaz’dır’ derken Derya Soyak ise ‘Seçim savaş sebebiyle ertelenmezse sandıktan AKP çıkar’. Fatih Altaylı ise ‘ seçim olmayabilir kanunu yok, kararı var’ derken zamanı varken kıvırın yoksa işiniz bitik diye mesajını vermişti. Güneri Cıvaoğlu varlığını onlara borçlu olduğu ‘iyi saatte olsunlar seçim istemiyor’ diye bas bas bağırmıştı. Ama senin söylediğin bir söz vardı; KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK demiştin. Şimdi ben sana soruyorum KORKUNUN ECELE FAYDASI veya ZARARI VAR MI? KORKACAK MISIN? Ancak koparmadan, kopmadan hesaplı gözü karalık. Oysa Ecel kaderdeki bir takdirdir. Kader ise sadece OL emri. Öyle ise kim neden nasıl kaçar? Gücü yeten Dünyadan firar edebilir mi? EYNEL MEFER. İki dünya için de geçerli değil mi?

        Dün birileri ölmeyi göze alamadıkları için bir milletin izzetini ve geleceğini öldürdüler. Merhum Seyyid Kutub belli bir yerdeki insanın mazeret ileri süremeyeceğinin en müşahhas asrımızdaki örneği değil midir?

        Bizim şerefimizi izzetimizi temsil ediyorsun HESAPLI GÖZÜKARALIK. Sonuna kadar ger koparma.

        Aldanacağın ve aldatılacağın tek şey uzun hesaptır. Güç elinde değil. İstediklerini alıp seni bir kenara atarlar.

        Merve Kavakçı’yı Meclisten kovanlar Tayyibe’yi görmezlikten geldiler. Oysa Kıbrıs’tan sorumlu Devlet Bakanı yapılan (Şükrü Sina Gürel Dış İşleri Bakanı olunca) Tayyibe Gülek Türkçesi bozuk olduğu için bakanlığına memur olarak bile alınmamıştı. (12 Ağustos 2002) tahsilini ABD’ de yapan 34 yaşındaki DSP’li Tayyibe CHP’li Kasım Gülek’in kızı. ABD vatandaşı da olduğu söylenen Tayyibe mükemmel İngilizce konuşuyor. İşte Ecevit’e alkışlar tutan MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Bülent Yahnici’nin bir soruya verdiği cevapta şöyle olmuştu; ‘ DSP ikiye bölündüğü, yarı milletvekilini kaybettiği halde Ecevit MHP’nin sayesinde başbakandır. ‘ demişti. (12 Ağustos 2002) Şimdi 3,5 yıl boyunca hasta ve titrek adamın ideallerini bir, bir hayata geçirmesine en büyük yardımı yapan Bahçeli ve ekibi gibi sende BU Konjonktürde diye mazeret kusacak mısın? Kelimelerden yapıyı kuranlar sorumludur. Ben BU KONJÜKTÜR diyen sahtekârlardan da kelimeden de iğreniyorum. Gücüm yetse lügatlerden sileceğim bu kelimeyi.

        Aslında bu ihtilal 12 Eylül ihtilalinin, onun yok ettiği gerçeğin dirilişi oldu. 22 yıl sonra insanlar YASAK istemiyorlar. 28 Şubat’ı hiç istemiyorlar. Türkiye’yi küçültenler hem siyasi hem de ekonomik açıdan kendileri küçüldüler, yok oldular. Halk bu konjonktür diyenlere biz biliyorduk onun için sizi haklarımıza sahip çıkmanız için gönderdik. Menfaatlerini halkın menfaatlerinin üzerinde görenler yok oldular. Halkın isteğini yapmazsanız halk bir gün gelir gerekeni yapar. Bu halk patlamasında Medyaya da bir tokat var. Medyanın görevi ülkeyi yönetmek, ihale takip etmek değil. Gazeteci gazete satacak, gazetecilik yapacak. Bir ikaz müessesi olmak mecburiyetindeki MEDYA bir şantaj unsuru olmamalıdır diyen sese kulak verecek misin? Yazı uzadı son sözüm sen, sen olacak mısın? Söz mü, söz mü? Allah Muin’in olsun.

 

15 Kasım 2002 KULVAR Gazetesine yazdığım köşe yazısı.

 

                                                                                                                                                             Zekeriyya İYİLİK

 

 

Kasımpaşalı ölmedin yapabileceğini yaptın hamdolsun. Devlet Bahçeli beye devletin ayakta kalması için vermiş olduğu mücadelesinden dolayı teşekkürlerimi arz ediyorum.



Bu yazı 465 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI