Bugun...


Suna İlhan

facebook-paylas
SİNOP
Tarih: 29-10-2025 06:08:00 Güncelleme: 29-10-2025 06:08:00


 Bizimkiler, "piknik yapacağız" ayağına bana güzel bir sürpriz yaptılar: Karadeniz'in nadide şehri, Türkiye'nin en kuzeydeki noktası olan Sinop'a günübirlik bir gezi ayarlamışlar...Öğleden sonra yola çıktık. 

Tabiatı, ağzı açık seyretme hastası olan bana, bu mini seyahat terapi ve serotonin (mutluluk hormonu) takviyesi gibi geldi.

Yol boyu; dere depe, kır bayır, geniş yapraklı, iğne yapraklı ağaçlar, değişik bitki örtüsü, her jeolojik (oluşma) devrini efsane gibi yazmış kırıklı ve kıvrımlı dağları gördükçe hayretten hayrete geçtim. Dinlediğim ve okuduğum coğrafya dersinin içine kaçan Alice harikalar diyarında gibiydim. 

Kıyıya köşeye serpilmiş mütevâzi evleri, doğal kırk yama yorganı andıran tarlaları gördükçe âdeta nutkum tutuldu. Her yer ve her şey bana Allah'ın varlığını, kudretini, dünyayı nasıl güzel idare eden bir Vali olduğunu anlatıyordu sanki...

İnce bir sahilin olduğu kıyı şeridine uğradık. Denizin dalgalarına selam vermek için yaklaşınca kıyıya birikmiş irili ufaklı taş parçalarını gördüm. 

Aman Allahım!..Hepsi öyle güzel ki! Kayalardan kopan bu parçalar, birbirine sürterek zamanla oval, yassı veya yuvarlak bir hâl almışlar. Kiminde ince çizgiler, kiminde nokta nokta renkler. Usta bir ressamın tuvalini andıran bu taşlardan gözlerimi alamadım. Muhteşem şeylerdi. Hiç bir taş gözüme bu kadar sevimli ve nahif gelmemişti.

İkindi namazını yağmur ve çiğ kokan bir ormanda kıldık. Etrafıma hayran hayran bakmaktan kendimi alamadım. 

Uzun ve nemli çam pürleri, ormanın üstünü kahverengi elyaf battaniye gibi sarmıştı. Burnuma mantar kokusu geldi. Bir tane olsun bulup nümûne olarak çocuklara göstermek istedim ama ya yoktu ya da göremedim. Kimbilir belki de pazardan aldığımız mantarlar orman kokuyordu da ben onu hissetmiştim.

Dimdik duran çam ağaçlarının arasına boylu boyunca uzanmış, içi geçmiş bir ağaç, ölümün her yerde olduğunu gösteriyordu. Bir zamanlar gölgelik yapan bu ağaç şimdi gölgede yatmış, börtü böceğe yuva olmuştu. Bu da Allahü Teâlâ'nın tabiatta hiç bir şeyi boşuna yapmadığını, muhakkak bir nedeni ve işe yarayan bir tarafı olduğunu anlatıyordu. Hiç bir şey israf olup gidemezdi. Çünkü "O, israf edenleri sevmez".

Biraz daha ilerledik ve "Hamsilos Fyordu" nun bulunduğu piknik ve gezi alanına ulaştık. Manzara doyumsuz... Karşınızda uçsuz bucaksız uzanan Karadeniz. Bu bölgenin dağlarının denize paralel olmasından kaynaklanan falez ve suların milyonlarca yıldır döve döve aşındırdığı kıyıların güzelliği anlatılmaz. 

Ortam kalabalık değildi. Belki sonbahar belki de akşam üzeri olduğu için tek tük aileler vardı. Hiç birisi de uzun boylu durmadılar. Çoğu gelip geçti. Bir biz vardık güneşi uğurlayan. Uzaktan gelen küçük tekneleri ufuk çizgisine kadar biz yolladık.

Her şey çok güzel, çok temiz ve göz alıcıydı...Ömrüme ömür eklendi sanki. Kimbilir bu hatıralar bana kaç yıl yetecek?

Oradan şehir içine geçtik. Akşam namazını tarihî bir camide kıldık. 

Dikkatimi çeken şey, caminin çok sade olmasıydı. Hiç süsleme ve renk yok. Nakkaşlar, hattatlar buraya hiç uğramamış. Bu da onu şahsına münhasır yapmış. Huzur doluydu. Gözünüzü dışarıya değil içinize doğru nazar ettiren "içe bakış" vardı. Dış dünya ilginizi çekmiyor, dikkatinizi dağıtmıyordu. Seferi olunca namazlar kısa oluyor ama bereketi ve huzuru kaybolmuyor elhamdülillah.

Sinop'ta dikkatimi çeken başka bir şey daha oldu. Burada trafik canavarları yok! Trafik ışıkları bile yok. Hatta trafik yok. İnsanlar ve arabalar az ve hepsi de yürüyüşe çıkmış gibi :)) Kimsenin acelesi yok. TAŞITLAR O KADAR YAVAŞ VE SAYGILI Kİ, KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEYE NİYETLENEN İNSANLARA YOL VERİYORLAR. 

Bir seferinde bizimkiler geçti. Ben aval aval sağa sola bakmaktan geçemedim. Adımımı yola attım baktım bir araba geliyor. Geri çekildim. Aaa, araba durdu. Utandım, mahcup oldum. "Hatırı kalmasın, geçeyim bari" dedim :)) Aklıma gelen şu oldu: "Buranın insanı başka yerde zor yaşar". Hatta başka yere gitmesinler. Burası çok güzel! :)) Trafikte de insanlarda da bir rehavet var. Ya da bize rastlayan kısım öyle. Bilmiyorum.

Sinop'tan ayrılırken yatsı ezanı okunmuştu. 

Geriye dönüşün hep zor ve uzun olduğunu bildiğim için bunun da öyle olacağını sandım ama bu seyahat olağanüstü bir şekilde çabuk bitti. Dönüş yolunda biraz kestirmiş olmalıyım çünkü araba durduğu zaman mola verdiğimizi düşündüm. Eve geldiğimizi öğrenince gözlerime inanamadım.

Bana verdiği her türlü nimetten, her yerde ve zamanda kendisini rahmet,  muhabbet ve ibretle hatırlatan Allah'a şükür ve hamdolsun.

Ve, ummadığım güzellikleri yaşatan aileme de teşekkür ederim. Emeği, katkısı bulunan herkese, tek tek...

Rabbimiz, dünyada bizim için yarattığı güzelliklerin farkına varmayı, idrak ve şükretmeyi nasip etsin.



Bu yazı 2 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI