Bugun...


Suna İlhan

facebook-paylas
OKLAVA
Tarih: 22-09-2025 08:50:00 Güncelleme: 22-09-2025 08:50:00


Vakti zamanında bir pazar günü, başka bir mahallede oturan anamgile gidiyordum. 

Arkamdan biri, "Bakar mısınız?" diye seslendi. Döndüm, genç bir hanım. 

"Buraların yabancısı olduğunu, baklava açmak için ince oklava aradığını fakat bulamadığını", söyledi. Benden, "bildiğim başka bir yer olup olmadığını" sordu.

Ona bir kaç yer söyledim. Oralara bakmış. 

Mahalle arasında başka bir atölye vardı. Orayı tarif ettim. Çıkaramadı. 

Bu durumda ben de rotayı değiştirdim ve onunla birlikte gitmeye karar verdim. Çok memnun ve mahcup oldu. 

Yolda tanıştık. Eşi polismiş, Gaziantep' ten gelmişler.

O gün pazar olduğu için çoğu dükkan kapalıydı. O da bildiği yerlerde bulamayınca yolda gördüğü  bana sormuş.

- Gaziantep'li oluşunuz baklavalık oklava aramanızdan belli. Oysa biz, tek oklavayla her şeyi yaparız, dedim gülerek. 

-Yooo, onun oklavası ince olur, diye aynı yüz ifadesiyle cevap verdi. 

Aklıma başka bir soru geldi:

- Etrafta dolaşan onca insan varken neden başka biri değil de bana sordunuz?

- Ne bileyim, görünüşünüz bana güven verdi. Haksız da değilmişim, benim için yolunuzu değiştirdiniz, dedi. 

İnkâr edecek değilim, bu cevabı beklemiyordum ama çok hoşuma gitti. Birine "güven vermek" çok güzel bir duygu. En önemlisi de o güveni "boşa çıkarmamak" sanırım. O gün Allah, bana bir ikramda bulunmuştu sanki.

Kendim de adres sorduğumda özverili davranan insanları hep takdir ederim. Gideceğimiz yere bizimle gelen de olmuştur, en güzel şekilde tarif eden de. 

En çok bu yönümüzü seviyorum. Kolay bir sünnet, önemli bir kültür...

Konuşa konuşa oklava satılan yeri bulduk. Satıcı, dükkanı açık bırakmış bir yere gitmiş. Oradaki komşu bir beyefendiye sorduk  "Gelir şimdi" dedi. Fakat bekle bekle gelen giden yok!

- Bu ne rahatlık, hırsız filan gelir, niye açık bırakıp gidiyor ki, deyince aynı adam:

-Bacım, oklavayı, tahtayı kim çalacak, dedi.

Biz artık sabırsızlandık.

O zaman da dedi ki, "İstediğiniz oklavayı alın gidin, parasını sonra getirirsiniz." Kadına baktım, "Ben burayı bulamam." dedi. 

Komşuya dedim ki:

- Biz size ortalama bir para verelim, siz ona verirsiniz...

- Yoo, ben kabul etmem. Fazla veya az verdiniz, ne olacak?

O gün, güven konusunda sınanma günüydü sanki :))

Sonunda şöyle bir karar aldık: 

Kadın oklavayı alıp gidecek, ben de anamgile gideceğim. Dönüşte buraya uğrayıp oklovanın parasını vereceğim. Daha sonra da kadınla belli bir yerde buluşacağız, bana borcunu ödeyecek. 

At-katır pahası değildi ya, hediye etmek istedim kabul etmedi. Ücreti neyse verecekti. Üstüne gitmedim. Telefon numaralarımızı aldık. 

Bir sorun çıkmayacağına dair komşu beyefendi de garanti verir gibi konuşunca plan aynen uygulandı. Dönüşte uğradım. Dükkan sahibine  olan biteni anlattım. Haberinin olduğunu söyledi. Bir kaç ekmek parası kadar olan borcu ödedim.

Eve dönüşte, kadını aradım. 

-İşlem tamam, dedim. 
-Ya, teşekkür ederim. Borcum ne kadar?
-Borcunuz yok. Hediyem olsun. Sadece içiniz rahat etsin, diye aradım.
-Teşekkür ederim. Mahcup oldum. Ama bir gün misafirim olun, baklava  ikram edeyim size.
- İnşaallah...Güle güle kullanın. Hadi Allah'a emanet!

Misafiri olamadım ama telefonda görüşmeye devam ettik.

Bir gün aradı ve eşinin tayininin Gaziantep'e çıktığını söyleyip helâlleşti. 

Ara sıra görüşmemiz oldu yine. 

Bir ara benim rehber silinince onun numarası da gitti. 

Aradan birkaç yıl geçti. Bilinmeyen bir numaradan, samimî bir kandil mesajı geldi. Teşekkür ettim. Rehberimin silindiğini, isminin olmadığını filan yazdım.

"Hatice" dedi. Kafamdaki Haticeler dolaşmaya başladı. Özür dileyerek "Hangi Hatice" dedim. "Hani oklova almıştık...." deyince "Tamam, hatırladım." dedim. 

Hâlâ görüşürüz. 

Hani güzel bir söz var:

"Birisi sizden yardım istediğinde, önce Allah'tan yardım istediğini, Allah'ın da size yönlendirdiğini, onun karşısına sizi çıkardığını düşünün". 

Bu duygu, iyilik  yapma konusunda hem size güç veriyor hem de iyiliği kimin için yapmanız gerektiğine işaret ediyor.

Yaşadığım bu örnek sadece basit bir misal. Çok daha büyük ve kuşkusuz daha zor olanları var. Ama insanoğlunun özellikle de müslümanın bir misyonu olmalı: İyilik ve yardım...

İslam'da tesadüfî şeyler yoktur, tevâfuk vardır ve şahsen bunun gücüne ve tılsımına çok inanırım. 

Allah bir yerlerde birilerini tanıştırır ve kaynaştırırken bu tevafuklardan, yardım etme bilinç ve eyleminden çok güzel şeyler yaratıyor. 

Bu güzel tevâfuklar bana, Rabbimin hoş sürprizleri gibi gelir ve çok mutlu eder. 

Kimbilir daha bizi bekleyen ne tanışmalar, hayret verici ne karşılaşmalar var?

Rabbim! Her halükârda karşımıza iyi insanlar çıkar! Bizi de iyilerden et! 



Bu yazı 179 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI