Bugun...


Suna İlhan

facebook-paylas
KİMLER ENGELLİ
Tarih: 04-12-2025 11:02:00 Güncelleme: 04-12-2025 11:02:00


Bir gün, Diş Hekimliği Fakültesinde bir işlem yaptırdım. Bunun için ağız içi bölgesine iki veya daha fazla uyuşturucu iğne yapıldı.

Çenemi ayırsalar canım yanmayacak yani. Bir kaç saat boyunca devam edecek bir uyuşma...Dilimi toparlayıp konuşamıyor, dudaklarımı sosis gibi şişmiş zannediyordum. Halbuki aynaya baktım gayet normaller :))

İşim bitti...

Dışarı çıktım. Otogara gitmem lâzım ama nasıl olacağını bilmiyorum.

Bir müddet bekledim. Gelen dolmuşlarda "otogar" yazmıyor.

O sırada önümde, ilaç getiren bir taksi durdu. Sağlık çalışanı bir bayan yaklaştı araca. Kapısından kısa bir görüşme yaptılar. Bayanın yaka kartını gördüm. Adı Ayşe. Ondan yardım isteyecektim. İşinin bitmesini bekledim.

Kadın emaneti aldı tam arkasını dönüp gidecekti ki seslendim:

-Ayte Hanım, bakal mıtınız?!

Allahım ya Rabbim! Dilime mukayyet olamıyorum. Sanki odun olmuş, kıvıramıyorum... Ağzım filan yamulduysa diye maske de taktım. Kim olduğum, neci olduğum belli değil.

Ayşe Hanım durakladı.

- Buyrun, dedi.

- Ben osagala gisstmek istilolum da, hangi  dommuşa binecelim?

Aman Allahım! Ben bile beni anlamıyorum. 

Ama kadın anladı. 

- Otogara mı gitmek istiyorsunuz?

O kadar kelimeyi bir araya getirmekten terlemiştim zaten. 

"Evet" anlamında başımı salladım.

- Buradan Tıp fakültesine giden dolmuşa binin. Ama para vermeyin. Ondan inin, fakülte önündeki "otogar" dolmuşuna binersiniz. Sadece onun ücretini verin, dedi.

- Tetekkül edelim...

Gülümsedi:

-Rica ederim, dedi ve gitti.

Beş dakika olmadı ki "Tıp fakültesi" yazan dolmuş geldi. El ettim. 

-Abla otogar mı, diye sordu.

"Evet" anlamında başımı salladım.

-Bin hadi, dedi.

Bir sonraki durak olan Tıp fakültesi önünde durdu. 

Bir çığırtkan bana bağırıyordu sanki:

- Otogar, otagar!!!

Hızlıca gittim ve yerime oturdum.

Düşünmeye başladım:
 
"Allahım! Konuşma engelliler nasıl yaşıyor? Hayatları kimbilir ne kadar zor. Benim şurada yaşadığım müşküllerle ömür boyu uğraşıyorlar. Çok şükür ki ben anlayışlı insana denk geldim. Ya aksi olsaydı?"

Bir taraftan onlar ve diğer engelliler için dua ettim, diğer taraftan verdiği nimetlerden dolayı Allah'a hamdettim. Farkında değiliz ama her nimet ayrı bir zenginlik...

Ağzımın uyuşukluğu geçene kadar, engeli olan insanlar bir bir gözümün önünden geçti.

Onlar ve en yakınları.

Çektikleri sıkıntılar...

Bir engel tanımayan engelliler var bir de gerçekten, "Engelli bu ya!" dediklerimiz.

Çünkü asıl engel; gözü olduğu hâlde görmeyen,

Kulağı olduğu hâlde duymayan,

Ayağı olduğu halde yürümeyen,

Aklı olduğu halde düşünmeyen,

Basiretsiz, 

Sağır,

Topal ve ahmaklardır.

Yoksa;

Gönül gözüyle gören,

Can kulağıyla dinleyen,

Durduğu yerde dünyayı gezen,

Sadece kendisi için değil, başkaları için de ne yapacağını, nasıl faydalı olacağını düşünen, engel tanımayan engelliler var.

Bize, bizi anlatan; insanlığımızı,

Ve sahip olduğumuz nimetleri hatırlatan...

"Sonra, o gün, size verilen nimetten mutlaka hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür Sûresi/ 8)

Rasûlullah Efendimiz (sav); sefere çıktığı kimi zamanlarda, yerine iki gözü de görmeyen sahabe Abdullah b. Ümmü Mektum'u bırakmıştı.

Hatta, Abese Sûresinin indirilişine sebep olarak bu mübarek sahabe gösterilir.

Dinimiz, özürlü ve engellilere ayrı bir önem verir.

Kimse onları görmezden gelemez.

"Ne oldum?" deme, "Ne olacağım?" de.

Çünkü her sağlıklı insan, engelli adayıdır...



Bu yazı 17 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI