Bugun...


Suna İlhan

facebook-paylas
YAZ YAĞMURU
Tarih: 11-09-2025 11:56:00 Güncelleme: 11-09-2025 11:56:00


Bir ikindi sonrası deniz havası almak ve biraz yürüyüş yapmak için sahile indik.

Denizin ortasına kurulmuş kafede çay içip Rahmân'ın yarattığı engin, uçsuz bucaksız maviliklere dalıp gittik...

Rüzgâr çıkıp gökyüzü bulutlanmaya başlayınca kalktık. 

Evden çıkarken niyetlendiğimiz üzere dondurma yemek için kapalı bir mekâna doğru ilerlemeye başladık.

Bu sırada ufak ufak yağmur atıştırmaya başladı.

"Yaz yağmuru, çabuk geçer." diye  mırıldandık...

Bir müddet daha yürüdük ve aradığımız yeri bulduk.

Bu mekânın; sahile doğru, üstü açılıp kapanan bir kaç uzantısı daha vardı. Hava sıcak olduğu için insanlar daha ziyade oraları tercih etmişti.

Mekân çalışanının; "yağmur gelebilir"  ikazına hak vererek sadece bir kaç masanın dolu olduğu içerde uygun bir yer bulup oturduk.

Etrafı seyre devam ederken verdiğimiz siparişler geldi.

Kaşıkları elimize aldık. Bir lokma ya aldık veya almadık, aniden öyle bir yağmur bastırdı ki, dışardaki millet neye uğradığını şaşırdı.

Karadeniz, bulutların kışkırtmasına kapılmış, delirmiş gibi dalgalarını kaldırarak yumruk yumruğa sahili dövmeye başlamıştı.

Bu kavgayı yellendiren rüzgâr, yağmuru oturduğumuz mekânın taaa içlerine savurmaya başladı.

Dahası; açık havada olup bir anda sırılsıklam olan insanlar, içeri doluştu.

Ne boş masa kaldı ne ayakta durulacak yer...

Biz de neye uğradığımızı anlamadık.

Henüz bir kaç kaşık aldığımız dondurmalar erimeye başladı. 

Yesen bir türlü yemesen bir türlü.

"Göz hakkı" stresini bir kenara bırakıp sakin sakin kaşıklamaya başladık.

Yağmurun şiddetinden, tavan sızdırmaya başladı. 

Sonra, kendini iyice salıp şarıl şarıl akınca leğen filan koydular.

Etraf ana-baba günü...

Biz, dondurma yemeye devam ediyoruz.

Ortada bulunan tavan da insanların üzerine damlamaya başlayınca biri dedi ki: "Bu tavan çökebilir."

Orada bulunanlarda bir dalgalanma oldu ve çoğu bizden yana doluştu.

İçime bir korku geldi. "Ya tavan çökerse?!" 

Baktım, tam da kolon ve kiriş altındayız... İnşaallah öyle bir şey olmaz ama olursa da korunaklı bir yerde sayılırız.

Dondurma yemeye devam...

Bu sırada gök gürültüsü ve şimşekle beraber elektrik gidince kocaman bir "AAAAA!!!!" çıktı.

Bir kaç kişi telefonun ışığını yaktı.

Bizler; ortamın onca hararetine rağmen, "mum ışığında, buz gibi dondurma keyfi"ni yaşıyor gibiydik...

En sonunda; "Dünya yanıyor, içinde bir çulumuz yok sanki." dedim.

Öyle ya;

Yer versek biz de ayakta kalacağız.

Dışarı çıkmak mümkün değil, yollar göle döndü...

Burnumuzun dibine kadar gelmiş insanlara; "Bir kaşık alır mıydınız?!" deme imkânı hiç yok...

O hâlde sükûnet içinde yemeye devam...

Eğilip bizimkilere dedim ki: 

"İşte kıyamet böyle kopacak. İnsanlar, işinde gücünde, keyfinde kederindeyken aniden sûr'a üflenilecek. Herkeste bir telaş ve korku olacak. İnsanlar korunaklı yerlere doğru kaçışmaya başlayacak ama sadece Allah'ın dilediği, daha önce iman edip salih amel işleyenler bu sarsıntıyı duymayacak.

Onlar, eman verilmiş gibi güven ve selâmet içinde bu geçiş süresini, en yumuşak ve en kolay şekilde atlatacaklar..."

Yağmur biraz daha devam etti. 

Elektrikler geldi. 

Nihayet Allah Teâlâ gökyüzüne; "dur" dedi. 

Biz de yeryüzünün suyunu çekmesini bekledik.

Yavaş yavaş mekân boşalmaya başladı.

Trafiğe çıkan arabalar, tekerlerini yıkayan yağmur suyunu insanlara sıçratmamak için azamî bir özen ve yavaşlık içindeydiler...

Fırtına kopsa da henüz kıyamet kopmamıştı. 

Allah Teâlâ, kullarına zaman vermeye devam ediyordu.

Ta ki; iman edip salih amel işlesinler, diye...

“Rabbimiz! Peygamberlerin vasıtasıyla va‘dettiğin mükâ­fatları bize ver; kıyâmet gününde bizi rezil-rüsvâ etme! Şüphesiz sen asla sözünden dönmezsin!” (Âl-i İmran/194)



Bu yazı 242 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI