Bugun...


Suna İlhan

facebook-paylas
ÇARE SİZSİNİZ
Tarih: 18-11-2025 09:37:00 Güncelleme: 18-11-2025 09:37:00


Bizim zamanımızda dünya küçüktü, mahallenin ötesi bilinmiyor, herkes birbirini tanıyor, iyiliğini artırırken kötülük yapmaktan utanıyordu.

 

Çoğunluk aynı standartlarda yaşıyordu. Varlık ve yokluk bugünkü kadar göze batmıyor, insanlar arası statüler şimdiki kadar belirgin değildi.

 

Bayramları en çok da mahalle çocukları yaşıyordu.

 

Pencerelerdeki bütün tüllerde, çınar ağacı yaprağı vardı. Pencereye göre dikilir, pile yapılmazdı. Çünkü maksat; içerideki görüntüye tül çekmekti, camlara gelinlik giydirmek değil.

 

Demir divanlar, dokuma kilimler, evlerin önünü süsleyen hanımeli ve sardunyalar aynıydı. Analar aynı sabunu kullanır, herkes aynı kokardı.

 

Yemekler aynı yağla pişer, mahallenin pazarından aynı şeyler alınırdı. Mağazalar azdı. Bayramlarda, belediye dağıtmış gibi aynı bayramlıkları giyer, güler geçerdik. "Pişti olma" korkusu nedir bilmezdik.

 

Korkularımız da azdı zaten.

 

Akşam ezanına kadar sokakta oynardık, evine en yakın arkadaş susadığında tesbih tanesi gibi ardına dizilir, aynı tastan su içerdik

 

Okullar aynı, ders konuları değişmez, kitaplar abladan-abiden kalmaydı. Öğretmenler, aileden iki nesil okutacak kadar tanıdık olurdu.

 

İki kere iki dört ederdi...

 

Fakir edebiyatı yapmıyorum.

 

Edebin fakirliğine geliyorum:

 

Şimdi dünya büyüdü. Biz de büyüdük, büyük büyük adamların arasına karıştık. Her şey çoğaldı. Her evin tülü perdesi ayrı oldu. Maksat görünmemek değil, zengin görünmek oldu. Paranız kadar pile sayısı arttı, kruvaze modeller ile "perde"lerin yarısı "yırtıldı" sanki. Yetmedi, kenarının "marka"sı gözlere ilişti. Öyle ya onun için de ekstra masraflar, israflar yapıldı.

 

Mutfak dünya yemekleriyle tanıştı. Güzelim çoban salatası Rus salatasıyla yarıştı. Anne kurabiyesi profiterolle kapıştı. Begonyalar azaldı, evleri tropikal çiçekler süslemeye başladı. Aynı kıyafeti giyenler "pişti oldu" diye alaya alındığından mahcup olmamak (!) için yan yana gelinmedi.

 

Siyah beyaz filmler nostalji oldu zira insanlar ne "renkli filmler" çevirmeye başladı. Kötülüğü yakından gördük, izledik. Bilmeyenlere, görmeyenlere uzak ve yakın herkese, kötü amellerimizi teknolojinin de sağladığı kolaylıkla ulaştırdık, bulaştırdık...Bakın bu sayfa ne niyetle kullanırsanız ona hizmet eder. Ben burda dua da ederim, beddua da. Hayra da kullanırım, şerre de. Kötü olan, ne zaman ne de alet edevat. İnsanın kendi niyeti...

 

İki kere iki dört etmiyor. Attığın taş yerini bulmuyor. İstatistik sürekli değişiyor. Yarın neyle karşılaşacağını bilmiyorsun. Anasına bakan kızını alamıyor. Ana başka kız başka. Devamlı bir değişim rüzgarı ve fırtına olduğu için armut da dibine düşmüyor.

 

Korku, kaygı, güvensizlik aldı başını gidiyor. Komşuluk bitti, resmî olmayan psiko-terapilerin yerini psikolog, danışman vs. aldı. Meğer komşunun ne güzel uzmanlık alanları varmış. İki bardak çayla, ne dertler savmışız, ne çıkmaz sokaklardan yol açmışız.

 

Bundan 1000 sene önce de insanlar; "Bu zamanın insanı iyice bozuldu." diye dert yanıyordu. Asr-ı saadetten uzaklaştıkça, asırlar saadeti göremez oldu, olacak...Kıyametin alâmeti de, kopan kıyametler de insanın eliyle yaptığından başkası değil.

 

İnanın çocuklarımız; torunlarına bu zamanın güzelliğinden dem vuracak. Çünkü her bir nesil, onu takip edenden daha hayırlıdır.

 

Dünya yaşlandı, hastalandı. Solunum cihazına bağlandı. Nefes alamıyor, nefes alamıyoruz. Allah imanla ölmeyi nasip etsin.

 

Dünyayı değiştirmek isteyen önce kendinden başlasın. Ama biz bu güzelliği ve iyiliği başkalarından bekledikçe daha çooook yanarız. Çareyi başka yerde aramayın. Çünkü çare sizsiniz...

 

Rabbim bize gayret, iz'an versin, sırat-ı müstagîmden ayırmasın.



Bu yazı 22 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI