Bir Akit yazarının, 28 Şubat dönemi hatıralarını okuyunca, yüreğimde bir burukluk oluştuğunu hissettim.
Çünkü 1992 yılından itibaren bütün olayların ya içinde olduk, ya takipçileri olduk !
O çok sıkıntılı günlerde, hakikaten Müslümanların samimi, ihlaslı ve net bir duruşları vardı…
Rahmetli N.F. KISAKÜREK ‘in , düşmanlarımız için ifade ettiği : “…..Gece gündüze lazım, sen de bana lazımsın !” dizelerinin ehemmiyetini şimdi çok iyi anlıyoruz. Zira, gerçekten rehavet Müslümanları bütün yönleri ile tembelleştirdi, korkaklaştırdı, duyarsızlaştırdı… Müslümanların o asil, vakarlı, fedakar, cömert ve mert duruşu kayboldu ! Dünyevi menfaatler benliğimizi esir aldı !…
Kimden gelirse gelsin, haksızlık karşısında susmayan, kime yapılırsa yapılsın, herhalukarda mazlumun yanında duran, Adalet ilkesine titizlikle bağlı ve Adaletsizliği yapan babası da olsa şiddetle karşı çıkan, Yalancılara, sözünde durmayanlara, emanete ihanet edenlere karşı daima dik duran, güzel ahlaklı duruşumuz
kayboldu gitti …!
Herşey artık lafta kaldı …!
İnandığımız kitabımız Kur’an, Doğruları (sıddıkları) Peygamberlerden sonra, şehidler ve sâlihlerden daha üstün görüyor.
Doğru olmak, sadakat çok önemli.
Güçlüden, zenginlikten, kuvvetliden yana olmak ; yağcılık ve yalakalık Müslümanın vasfı olamaz. Müslüman Hakk’tan ve hakikatten yanadır, haksızlığa uğrayandan yanadır, mazlum ve mağdurdan yanadır. Haksızlık yapan, zayıf insanlara zulmeden (mazlum kafir de olsa, dinsiz de olsa, eşkiya da olsa….) kişi veya kişiler yakın akrabalarımız veya kardeşlerimiz de olsalar, şiddetle karşı çıkmak her Müslümanın üzerine farzdır. Müslüman zalimlere meyledemez ! En azından zalime kalbiyle buğzetmek mecburiyetindedir.
Aksi taktirde imanın zerresi kalmaz.
Müslüman, ahlaksızlığın kökleşmesine müsaade edemez !
Haramların işlenmesine seyirci kalamaz, müsaade edemez !
Günahların alenileşmesine seyirci kalamaz, müsaade edemez !
Ma’rufu (iyiliği) teşvik etmek, Münkeri(kötülükleri) engellemek her Müslümanın en önemli görevidir….
— Müslüman korkak olamaz !
— Müslüman nemelazımcı olamaz!
— Müslüman haksızlık karşısında
sessiz ve tepkisiz kalamaz !
— Müslüman zulme seyirci
kalamaz ve müsamaha
gösteremez !
— Müslüman, kendi baba ve
kardeşleri aleyhine de olsa,
doğru şahitlik yapan ve Allah için
Adaleti ayakta tutan insandır !
— Sözün özü ; Müslüman dünyevi kaygılar, endişeler, menfaatler, korkular veya hesaplar için asla ve kat’a dosdoğru duruşunu bozmadan, bu mü’mince tavrını devam ettiren ve bu imanla ruhunu Yüce Yaradana teslim eden insandır.
Şimdi kafamızı iki avucumuzun içine alıp düşünelim :
• Haksızlık kimden gelirse gelsin gereken tepkiyi veriyor muyuz ?
Yoksa bizimkilere sessiz mi kalıyoruz ?
• Yapılanın zulüm olduğuna inandığımız halde, bizden olmayanlara ise, tepki veriyor muyuz ?
• Yanlışta ısrar edenler, bizim klik, cemaat veya tarikatımızdan ise tenkit edebiliyor muyuz ?
• Karektersiz tiplerin, yağcılık ve yalakalığı meslek edinenlerin bu münafıkvari tavrını yüzüne vurabiliyor muyuz …?
Maalesef hayır ! O zaman geçmişle övünmekle ne kazanacağız ?
Nerde kaldı bizim Müslümanca duruşumuz ? Binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete….
Vesselam.