► Dünyadaki Müslümanlar neden mutlu değiller? Bu soru sık sık sorulur. Madem müslümanlık en mükemmel dindir, bu dinin mensupları neden geri kalmış, ezik ve sömürgeleşmişlerdir?
Neden sürekli karışıklık, yoksulluk, savaş vb. ile uğraşıyor, yabancıların fitne ve saldırılarına maruz kalıyorlar? Birbirleriyle savaşıyor, kendi içlerinden çıkan güvendikleri insanlar bile onlara zulmediyor, aldatıyor, ihanet ediyor?
Bu durum son derece bariz olmasına rağmen, bazıları bu görüşe katılmayabilir, müslümanların en azından bir kısmının halinden memnun, iyimser, mutlu ve gelecekten umutlu olduklarını ileriye sürebilirler. Elbette gelecekten, Allahın CC rahmet ve kereminden ümidi kesmek çok yanlıştır.
Ancak halinden memnun ve mutlu olmak başka, geleceğe ümitle bakmak başka şeydir.
Mahallede yangın çıkmışsa mutlu olmazsınız ama yangını söndürme ümidiyle çalışır, çabalarsınız. Biz yangını görmemek veya görmezden gelmekten bahsediyoruz.
Geleceğe ümitle bakmak, geleceğin iyi olması için çalışmak ve tedbirler almaktır. Yoksa akılsız umutlar değildir.
► Bazı insanlar yangını neden görmezler veya görmezden gelirler?
a) Cahil ve gafil oldukları için, yangının kapsamını, ciddiyetini, yayılma istidadını, sebep olabileceği zararları v.b idrak edemezler. Olayı basit ve önemsiz görür zamanında gereken önlemleri almazlar, alınmasını istemezler hatta isteyemezler. Yangını ihbar etmekten, birilerini rahatsız etmekten, yanlış alarm verip ceza almaktan ve zaten yangınları önlemekle görevli olanların kibir ve hışmından korkarlar. “Neme lazım? Yetkililer var onlar söndürsün, durup dururken ortalığı ayağa kaldırmanın lüzumu yok” derler. Adeta yangının büyüyüp, artık körlerin bile göreceği hale gelmesini beklerler. Ama o zaman artık çok geçtir. Herkesle beraber kendileri de yanar.
b) Bazılarının yangından çıkarları vardır. Hatta bazen yangını kendileri çıkarırlar. Toplumda ortaya çıkarılan, karışıklık, isyanlar, darbeler hatta savaşlardan bile menfaat devşiren, itibar, şöhret ve siyasi ikbal kazananlar vardır. Bu tür hainler çoğunlukla ülkenin parçalanması ve sömürgeleştirilmesini amaçlayan dış güçler ve düşmanlarla işbirliği yapan ajanlar ve onlara hizmet eden, satılık yerli hainlerdir. Özellikle, cahil, okumayan, düşünmeyen, anlamayan, kandırılmaya müsait toplumlarda bunlardan şaşılacak kadar çok vardır.
c) Bir kısım insanlar ise kendileri düşünmeyi zor, hatta tehlikeli (!) gördükleri için, onların yerine düşünen önderlerine tabi olurlar. Böylece ortaya çıkacak sonuçların sorumluluğundan da kurtulduklarını zannederler. Halbuki insanlar Allahın CC onlara yüklediği sorumlulukları başkasına devredemezler, herkes hesabını kendisi verir.
Hesap gününde aklını kullanmayan ve başkalarına tabi olarak sapanların durumu şöyle anlatılır:
“Biri diğerine yönelir, karşılıklı birbirini sorumlu tutup suçlarlar. Derler ki: “Siz, evet siz, bize iyi niyetliymiş gibi görünerek gelirdiniz.” Diğerleri, “Aksine” derler, “Siz inanmış kimseler değildiniz. Bizim, sizin üzerinizde hiçbir etkili baskımız olmamıştı; bilâkis siz azgın bir topluluktunuz. Sonuçta rabbimizin hükmünü hepimiz hak ettik; artık (gerekli cezayı) mutlaka tadacağız. Evet, sizi saptırdık, çünkü biz kendimiz sapmıştık.” O gün onlar azap görmede ortaktırlar. İşte biz suçlulara böyle yaparız!” (Saffat, 27-34)
► Sonuç olarak, insan toplumları tarihin başından itibaren problemler, krizler ve karışıklıklar içinde olmuşlar ve hep olacaklardır. Dünya rahatlık yeri değildir.
Cenab-ı Hak buyurdu ki: “ hadi bakalım birbirinize düşman olarak inin aşağıya (yeryüzüne) " dedi ve devam etti: Artık yeryüzünde bir süre yerleşim ve geçim derdiniz olacak.” (Araf,24)
Bu ayet ne kadar manidardır. Cennette çalışmadan, emek ve zahmet çekmeden her türlü nimetlerden yararlanmaya alışan insan, yeryüzünde geçim derdi, yerleşim sıkıntıları, sınırlı imkanlar, hastalıklar, yaşlanma, tabiat şartları, doğal kaynakların paylaşımı v.b problemler ve ayrıca kendi nefsi, hırs, tamahkarlık, şeytanın düşmanlık ve hileleri ve şeytana uyan kendi hemcinslerinin düşmanlığı ile sınanmaktadır.
Bu itibarla insanların dünyada gerçek anlamda rahat ve mutlu olmaları boş bir hayalden başka bir şey değildir. Savaş anında nasıl bir asker rahat ve keyifli olamazsa, yukarıda zikredilen problemler ve düşmanlarla savaşmak zorunda olan bir insan da rahat olamaz. Olanlar ve olmak isteyenler, nöbette iken uyuyan asker gibi gaflet içinde olanlardır.
► Peki müslümanların çoğu neden böyle düşünmezler.
Çünkü onlara verilen eğitimde,
1) Allahtan CC başka hiçbir şeyin, kişi, kurum veya otoritenin kutsal olmadığı ve olamayacağı,
2) Allahın CC mutlak güç ve kuvvet sahibi olduğu, hiçbir şeyin, hiçbir kişi veya kurumun herhangi bir şeyi yapmaya ve gerçekleştirmeye gücü olmadığı,
3) İnsanların ve toplumların sadece layık oldukları ve hak ettikleri sonuçlara Allahın CC yaratmasıyla kavuştukları,
4) Müslümanların tedbir ve çalışma ile yükümlü oldukları, takdirin ve gelecekte olacak işlerin Allahın CC elinde olduğu, geleceğin sadece Allahın CC bildiği gayb olduğu,
5) Helal ve haramları, emir ve yasakları Allahtan CC başka hiç kimsenin koyma yetkisi olmadığı, böyle yapanların zalim ve fitneci oldukları,
6) İnsanların yaşadıkları hayat tarzının onların gerçek dini olduğu,
7) İlim ve Ahlaktan başka hiçbir yol gösterici ve mürşit olmadığı,
8) Ahlakın Allaha CC saygı demek olduğu, “ yaratılış amacına yani Allahın CC rızasına uygun” anlamına geldiği,
9) İnsanların yeryüzündeki asli görevlerinin İmar ve islah olduğu,
10) İslamiyetin cami ve namaz kılmaktan ibaret olmayıp, ilim, Ahlak, tefekkür (düşünce), dürüstlük, adalet ve haksızlıklara karşı çıkmak olduğu, yoksa kılınan namazın namaz olmadığı,
11) Bunları anlamazlarsa, İslamiyetin ne olduğunu, Allahın CC kendilerine hangi görevleri verdiğini, onlardan ne istediğini anlamamış olacakları gibi temel iman gerçekleri anlatılıp öğretilmiyor.
► Ahlaksız müslümanlık diye bir din olur mu? Bugün görülüyor ki, birçok müslüman İslamı yanlış anlamışlar, yanlış uygulamışlar ve uygulamaktadırlar. Evet, maalesef böyle bir din ve bunun milyonlarca mensubu vardır. Nasıl yani mi?
Hem müslüman hem kalpazan. Müslüman karşılıksız para basar mı?
Hem müslüman hem putperest, hem müşrik. Allahın CC yanında, maddi, manevi, kişisel ve kurumsal putları, ilahları var.
Hem müslüman hem dolandırıcı.
Hem müslüman hem yalancı, iftiracı, emanete ihanet eden, verdiği sözde durmayan,
Hem müslüman, hem emanetleri ehline vermeyen,
Hem müslüman hem hırsız, rüşvetci, faizci,
Hem müslüman, hem haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan.
Hem müslüman hem, kendi yapabileceği, yapması gereken malzemeyi ehli küfürden satın alan hain.
Hem müslüman hem kafirlere dost, zalimlere yardımcı, müslümanlara düşman.
Hem müslüman hem münafık. Müslümanlığın yanında yapılan ve hergün gözlerimizin önünde gerçekleşen bu işler ahlaksızlık değil midir? Bunları yapanlar ahlaksız müslümanlar değil midir?
► Toplum olarak, dürüstlüğe, adalete, özgürlüğe önem veren İsveçte her yıl islam dinine girenlerin sayısı artarken (geçen yıl 40 bin), Türkiyede neden her yıl dinden çıkanların sayısı artıyor? İsveçtekiler gerçek müslümanlığa giriyor, Türkiyedekiler Ahlaksız Müslümanlık tan çıkıyor olabilirler mi?