►Şüphesizki Alemleri yaratan Allah CC, yazılı olan ve olmayan ayetlerini insanlar okuyup, görüp üzerinde düşünsünler, anlasınlar, dünya ve ahirette kendilerini felakete sürükleyecek davranışlardan kaçınsınlar diye göndermiştir.
►“İmandan sonra fasıklık ne kötü addır! Kim (Allahın yasak ettiği şeylerden) tevbe etmezse onlar zalimlerin ta kendileridir.”(Hucurat suresi, 11)
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk suresi, 2)
İman ettikten sonra insanlar sapar, yanlış yollara gidebilirler mi? Gitmiyor, gitmeyecek olsalardı bu ayet gelmezdi.
İnançsız birisi sınava girmeyen öğrenci gibidir. O Sınavdan sıfır alır. Ama başka sınavlar da vardır. Hala öğrencidir. Dönem sonuna kadar hala şansı vardır. Finalde başarılı olursa sınıfı geçebilir.İnandıktan sonra İnancına aykırı yaşayan kişi ise, sınavda kopya çeken öğrenci gibidir. Okuldan atılır. Maalesef bugün Müslümanların büyük çoğunluğu imandan sonra sapanlar grubundandır. Ne var ki, birçoğu, saptıkları için, saptıklarının farkında değillerdir. Hatta kendilerini doğru yolda zannederler. Müslümandır ama yalan söyler, Müslümandır ama aldatır, sözünde durmaz, emanetleri korumaz, faiz, rüşvet alır/verir, Müslüman ama yolsuzluk yapar, Müslüman ama adalete, kul hakkına riayet etmez, Allahın CC indirdikleriyle değil, ehli küfrün hükümleriyle hükmeder, hükmedilmesine razı olur. İşine geldiği zaman Allahın CC değil ehli küfrün hükümlerini tercih eder. Allahın CC indirdiği dini çarpıtmış, değiştirmiş ve dünyevi çıkarlarına alet etmiştir. Sanki dinini değiştirmiş, ‘İlimsiz, Ahlaksız ve cihadsız Müslümanlık’ hatta inançsız Müslümanlık bile diyebileceğimiz başka bir dine geçmiştir. Bir kısmı ise Müslümanların islah olması için çalışmak yerine İslȃmı kendi dar ve yanlış anlayışları, hatta kötü niyetleri istikametinde değiştirmeye, reforme etmeye kalkışmaktadır. Allah CC bundan sonra bu insanları doğru yola iletmek için yeni bir din ve peygamber göndermeyecektir. Ama dilerse, onları açlık, kıtlık, hastalık, deprem, göktaşı, savaş gibi musibetlerle yola getirebilir. İsteyene bu musibetleri verir, isteyene ilim, ahlak, sabır, ihsan ve ihlas. İsteyene kir, isteyene nur.
►Her şey gibi bu sapmanın da nedenleri vardır.Bu tür insanlar Allahın CC dinini ciddiye almazlar. Onlara göre din, taraftarı oldukları futbol takımı gibi bir şeydir. Fazla mantıklı olmayan nedenlerle o takımı destekler. Hatta takım çok kötü oynadığı, yönetim, usulsüzlükler, yolsuzluklar, şike v.b ahlaksızlıklar yaptığı zamanlarda bile onu tutmaktan, desteklemekten vaz geçmez. Kör ve şuursuz bir sadakat gösterir. Bu fanatizm bazen o boyutlara varır ki, diğer takım taraftarlarıyla kavga eder, kafa göz yarar, kan bile döker. Derin ve koyu bir cehaletten kaynaklandığı açık olan bu marazi sadakat diğer alanlarda da kendini gösterir. Adam ailesine laf söyletmez ama kendisi onlara yapmadığı eziyet ve haksızlığı bırakmaz. Dinine kötü söz söyleyeni can düşmanı beller ama dinini kendisi yıkar. Dininin emir ve yasaklarını pervasızca çiğner. Dini anlamadığı için onu bir isim ve etiket olarak görür, yaşamakta olduğu hayatın aslında onun dini olduğunu idrak etmez. Güya Allah CC ve Peygamberi SAS çok sever, ama onların emanet ettiklerini hiçe sayar. Allahın CC yanında başka ilahlar edinir. Onlara tapmaya başlar. Cahil olduğu için bu ilah edinmeyi boynuna haç takmak veya kiliseye gitmek zanneder. Boynuna haç takmaz ama şahıslara tapma, partilere tapma, paraya tapma, makam ve mevkilere tapma, menfaatine tapma, v.b boyunduruklarını geçirir. Bu taptığı, ilah edindiği şeyler için fedakarlıklar yapar, onları Allah CC tan ve peygamberden çok sever ve üstün tutar. “Namazın kazası var, seçimin kazası yok” der. “Taptığı kişiye sende Allahın sıfatları var” der. “Taptığı şeyhe, ete kemiğe büründün efendi hazretleri diye göründün” der. Diyenlerin yanında durur, onları beğenir, alkışlar. Görsel ve görünür şeylere, şekle ve görünüşe çok önem verir ve dikkat eder. Camiler yaptırır, camileri süsler, camilere koşar, ama bankalara da koşar, hem zikir çeker hem kredi çeker. Camide “ Allahın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir” ayetini okumaz, okutmaz. Camiye yardım eder, cami yaptırır ama cihada yardım etmez, ilim kurumu yaptırmaz, ilme para harcamaz. Domuz eti yemez ama kul hakkı yer. Faiz yer, rüşvet yer, iftira atar, dedikodu yapar insan eti yer. Allahın CC verdiği ilimleri , akılsızca, dünya ilimleri ve din ilimleri diye ikiye ayırmakla kalmaz, Allahın CC ilimlerinden bir kısmını dünya ilimleri diye hor ve önemsiz görür. İşleri de, dünya işleri ve din işleri diye ikiye ayırır ve dünya işleri dediklerini hor ve önemsiz görür. Aklını kullanmadığı ve böyle yaptığı için de Allah CC onları dünya ilimlerine değer veren gayrı müslimler eliyle cezalandırır, rezil ve rüsva eder.
Kur’an okur, okutur, bunu dindarlık zanneder, ama okuduğu ayetlerin tersini yapar.
Bazen de din, kişilerin çıkarı veya itibarı için mensup olduğu bir akımdır. Bunlar dünya için dinini satan münafık meşrep insanlardır. Kim daha çok menfaat sağlarsa onun dinine girer. Duruma ve çıkarına göre dinlerini ve tanrılarını değiştirirler.
►Böyle Allahın CC dinini gerektiği gibi anlamayan, ciddiye almayan ve doğru yoldan sapanlar için;
“Ey iman edenler! Allah’a, Resûl’üne, Resûl’üne indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği Kitab’a iman edin. Kim de Allah’a, meleklerine, kitaplarına, resûllerine ve Ahiret Günü'ne kâfirlik ederse şüphesiz (hakka geri dönüşü zor) uzak bir sapıtmayla sapıtmış olur.”(4/Nisâ, 136) buyurulmuştur.Ayetin tefsirinde açıklandığı üzere,
“Ey iman edenler! İman edin.” ifadesi, iman ettim demekle işin bitmediğine işaretle, imanın canlı kalması ve doğru yola iletmesi için, imanda şuurlu ve sabırlı olmak gerektiğini belirtiyor. Bu da, Allah’ın (cc) yarattığı ve O’nun (cc) azametini gösteren varlıklar, ayetler ve bunları lisanen ifade eden Kur’ân ayetleri üzerinde düşünerek ve onlarla amel ederek düşünce ile ve fiilen tefekkürle mümkündür.
21.12.2024 Mirzahan HIZAL