► Düşünüyorsan varsın. Başkalarını düşünüyorsan insansın. Çok bilen az düşünürse çok yanılır.
İnsanın aklı düşüncesiyle doğru orantılıdır.
► İnsanın başına gelen bütün kötülüklerin temel sebebi düşünmemektir. Aslında düşünmemek bir kusur veya ihmal değil bir suçtur. Hatta, düşünmemek ve aklını kullanmamak bir insanın işleyebileceği en büyük suçlardandır. Ne tuhaftır ki, düşünmeyenler aslında Devletin düşmanları olmalarına rağmen, cezalarını Devlet vermez, ama Allah CC verir. Düşünmemek “pasif saldırı”dır. Allah’ ın CC emrine muhalefettir. Düşünmemek akıl nimetine nankörlük etmektir. Düşünmeyenler bilgiyi, haber ve veriyi işleyip kullanamazlar. Düşünmeyenler, parazitik canlılardır, müzmin cahiller ve kötü niyetlilerin suç ortaklarıdır. Düşünmemek ilmi yok eder. Toplumları ve devletleri düşmanlar değil düşünmeyenler yıkar.
“Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O , akıllarını kullanmayanları inkâr bataklığında bırakır, onları murdar (inkârcı) hor ve rezil kılar.” (Yunus suresi, 109)
“(Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir. “ (Araf, 199)
► Düşünmek bilgiyi işlemek demektir. İlme açılan kapıdır. Bu yetenek çok çalışarak, sabırla ve uzun zamanda elde edilen bir özelliktir. Çalışmayan insanlarda bulunmaz. Sabırsız insanlarda da. Düşünme sayesinde, gözlem ile, okuyarak ve dinleyerek elde edilen veriler doğrulanır, ayıklanır, temizlenir, karşılaştırılır, ayrıştırılır, birleştirilir, faydalı, kullanılabilir, uygulanabilir ve öğretilebilir hale gelir. Aynen bir fabrikada ham maddelerin işlenerek faydalı ürünlere dönüşmesi gibi. Düşünme yeteneği olmazsa ne kadar bilgi olursa olsun faydalı sonuçlar alınamaz. Yanılmak, hatalar ve haksızlıklar yapmak kaçınılmazdır. Yenilik yapılamaz, bilim, ilim, gelişme ve ilerleme olmaz, tutuculuk, geri kalmak ve düşmanların işgaline uğramak mukadderdir. İnsanların çoğu düşünmedikleri için, düşünmek onlara zor, lüzumsuz, saçma, faydasız ve anlamsız gelir. Bu yüzden geri kalmış toplumlarda düşünen ve fikir üreten insanların sayısı çok azdır. Düşünmeyen insanlar Allahın CC ayetlerini anlayamaz, düşünmeyenlerden ne öğrenci ne muallim olur, ne evliya, ne mürid ne de gerçek bir müslüman.
- İbn Abbas ve Ebu’d-Derda’ (RA) dan “Bir saat tefekkür altmış yıl ibadetten hayırlıdır.” bilgisi rivayet edilmiştir. (bk. Aliyyu’l-Kārî, Esrâru’l-Merfû‘a, 175; Aclûnî, 1/310).
“O akıl sahipleri, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine yatarken dâimâ Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler ve: “Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen bütün eksik sıfatlardan uzaksın. Bizi cehennem azabından koru!” derler.”(Al-i İmran, 191)
Ömer b. Abdülaziz (Rahm. A) şöyle demiştir: “Allah -azze ve celle- Hazretleri’ni zikrederek konuşmak çok güzel bir davranıştır. Allah’ın nimetleri üzerinde tefekkür etmek ise ibâdetlerin en faziletlisidir.”
Âmir b. Abdi Kays (Rahm. A) demiştir ki:“Nebiyy-i Ekrem (s.a.s.)’in ashâbından bir değil, iki değil, üç değil, pek çok kişiden işittim, şöyle buyuruyorlardı: «İmanın ışığı veya imanın nûru tefekkürdür.»” (bk. İbnKesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, I, 438)
► Kur’an da düşünme, tefekkür ve akletme, üzerinde en çok durulan ve emredilen bir husustur. Çünkü ancak bu sayede olaylar, kavramlar, haberler ve bilgiler doğru bir şekilde anlaşılıp değerlendirilebilir. Hayatın manası ve gayesi, Yaratıcın varlığı, mesajı ve talimatları anlaşılabilir.
Günümüzdeki bir çok toplumun ve özellikle Müslümanların en önde gelen problemi işte bu düşünme yeteneğindeki yetersizliktir. Bu sebepten, bir çok kişi hala, günümüzdeki problemlerin çözümünü 600-1000 yıl önce yazılmış kitaplarda aramaktadır. Halbuki bu kitaplarda doğru bilgiler bulunmakla beraber bunlar o zamanın şartlarına, insanlarına ve toplumlarına göre işlenmiş durumdadır.
Sadece, zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah CC ın bildirdiği kurallar ve hükümler zamanla değişmez. Kul yapısı bir sistemin veya eserin mükemmel, kusursuz, değişmez ve değiştirilemez olduğuna inanmak ve söylemek putperestliktir. Eski Firavunlar zamanında da böyleydi, bugünküler zamanında da böyledir.
► Düşünme ve muhakeme yetersiz olunca veya hiç olmayınca insanlar yüzeysel, duygusal, akıl ve mantığa, hatta ahlaka uymayan algılara sahip olur ve bunlara göre kararlar alıp hareket ederler. Kolayca kandırılır, aldatılır ve kötü niyetlere alet olurlar. Bu sebepten, düşünme ve akıl yürütmeyi küçümseyen, bunlara karşı çıkan, hatta yasaklayan her türlü oluşum, grup, akım ve topluluk kötü niyetli ve insanları aldatıp sömürmeyi amaçlayan sapmış gruplardır.
► Düşünen ve düşüncesini ifade eden insanlar , her zaman, baskıcı, işgalci rejimler ve halkı sömürenler tarafından düşman olarak görülmüşler ve düşmanca bir muameleye maruz kalmışlardır. Hiç kimseye zararı olmayan, sadece düşüncelerini, inançlarını ifade eden aklı selim sahibi insanların “düşünce suçu” işledikleri, “zararlı fikirler” yaydıkları devlet ve rejim düşmanı oldukları ileri sürülerek terörist muamelesi gördükleri, hapislerde eziyet çektikleri hatta idam edildikleri dahi çok görülmüştür. Bunun nedeni, gerçek ve doğru kriterlere sahip, düşünen insanların doğal olarak adalet, sorgulama ve eleştirme kabiliyetleri olması, aldanmamaları, haksızlıklar karşısında susmamaları ve kötü niyetli istismarcıların gerçek yüzlerini ortaya çıkarmalarıdır.
► Düşünen insanlar da bazen yanılabilirler ama onların araştırma, kendilerini ve başkalarını sorgulama yetenekleri vardır. Bugün değilse yarın hakikati görebilirler. Düşünmeyenler ise her zaman karanlıkta kalmaya mahkumdurlar.
Mirzahan HIZAL