Bugun...


Nihat Güç

facebook-paylas
Haini Çok Olan Bir Coğrafya’da Yaşıyoruz
Tarih: 20-09-2025 14:18:00 Güncelleme: 20-09-2025 14:18:00


Haini çok olan bir zaman diliminden geçiyoruz, hainin ev sahipliği yaptığı mekânlarda yaşıyoruz. Hainin itibar gördüğü bir dönemi iliklerimize kadar hep beraber yaşıyoruz.
Tarihin çöplükleri elbette hainler ile doludur. Ancak günümüzdeki gibi ekseri hainin belli bir zaman diliminde ve belli bir coğrafya parçasında belli bir yöntem ile eline yetki aldığına ve düşman ile işbirliği yaptığına şahitlik ettiğini söylemek pek mümkün değildir. Ve yine tarihin hiçbir sayfasında insanlık; Gazze’de yaşayan insanları yok etmek üzere vahşi İsrail’in pençesine terk ettiği gibi bir ihanete bir hainliğe rastladığını söylemek de pek mümkün olmasa gerek.
Allah’ım! Bu hainler ve işbirlikçileri nasıl bir sistem kurmuşlar, nasıl da teslim almışlar insanlarımızı? Nasıl da köleleştirmişler özgür geçinen köle ruhlu varlıkları? Nasıl da sömürmüşler bu toprakları? Her ne zaman iki kişi bir araya gelse üçüncüleri mutlaka hain çıkıyor.

Hani kölelik kaldırılmıştı? Hani insanlığın ruhuna tersti? Hani insanlar medenileştikleri oranda kölelik de yok olmuştu?
Gazze’de yaşanan vahşete kayıtsız kalmak İsrail; ABD ve Emperyal güçlere köle olmak manasına geldiğini söylemek yanlış olmasa gerek. Gazze olaylarına odaklandığımız zaman görülecektir ki; “Köleliği kaldırdık.” diyen insanların, tüm insanları kendilerine köleleştirmek için var gücüyle çalıştığına şahitlik edecektir. Köleleştirilen insanların çetelesini tuttuğumuz vakit karşımıza devlet başkanlarının ilk sırayı kaptıklarını söylememiz sakıncalı olmasa gerek. Hem devletin âli çıkarları diyerek halkı kandırmaya çalışacaklar hem de devleti tam anlamıyla başta İsrail olmak üzere ABD ve Emperyalist devletlere kul köle kılacaklar, emir eri yapacaklar. Bu pencereden baktığımız vakit Ortadoğuda yer alan devletlerin yüz yıldır kendi halklarının menfaatine olan işlere imza attıklarına şahitlik yaptığımızı söyleyemeyiz. İktidarları süresince ya kendi menfaatlerini kollamışlardır ya akrabalarına menfaat devşirmişlerdir ya da kendilerini koltukta oturmaya müsamaha gösteren civar devletlerin çıkarlarına hizmet etmişlerdir.

 İsrail, Katar’a saldırıyor. Katar’da konuşlanmış olan İngiliz uçakları saldırıyı gerçekleştiren İsrail uçaklarına yakıt ikmali yapmak üzere havalanıyor. İsrail’e açık çek veren ABD, Katar’a bir daha bu tür bir saldırı olmayacağına dair güvence vermekle kalmıyor bu saldırıdan haberlerinin olduğunu da utanmadan ve arlanmadan itiraf ediyor. Türkiye’nin saldırıdan hemen önce Katar’ı bilgilendirdiği haberleri yayılıyor ortalıkta. Ancak dünyanın parasına, oldukça güçlü askeri silah ve teknolojisine sahip olan Katar, bu saldırıyı mevcut imkânlarıyla cevap veremediği gibi tespit bile edemediğini dile getirmek durumunda kalıyor. Hem de İsrail ile Hamas arasında barış görüşmelerine ev sahipliğini yaparken bu ihanet saldırısı gerçekleşmiş oluyor. 

Müzakere yapmak üzere sahneye davet ettiği insanlara füze ile saldırıyor İsrail. Şahsen bu olayı tanımlayacak bir kelime bulamıyorum. İnsanlıktan nasibini almış bir varlığın böyle kötü bir işe tevessül edeceğini hafsalam almıyor. Hemen antiparantez ayı ayılığını yapacağını da vurgulamak zorundayım. Bunda bir kuşku da duymuyorum. 
Yüreğime bir ok gibi saplanan asıl şeyin Katar ile beraber hareket etmesi gereken devletlerden yeri göğü inletecek bir sesin çıkmaması olduğunu söyleyebilirim. Kimselerin kılı kıpırdamadı desem doğru söylemiş olurum. Yaklaşık iki yıldır Dünyanın gözü önünde tarihin hiçbir sayfasında yer almayan Siyonist İsrail vahşetine kimselerin ses çıkarmayışı gibi bir durum… Satılmışlık mı dersiniz, ihanet mi dersiniz, teslimiyet mi dersiniz, ferasetten yoksunluk mu dersiniz, güçsüzlük mü, arsızlık mı, kepazelik mi, korkaklık mı, kölelik mi dersiniz, ne derseniz deyin sanırım her şey var bu olayda.
İsrail, Ortadoğu’da yer alan hemen her ülkeye hemen her gün açıkça meydan okuyarak; “Haydi karşıma çık, seni gidi korkak, seni gidi dazlak.” diyerek yumruk sallıyor, salya akıtıyor. Savurduğu yumruklardan kimisi hedefini buluyor kimisi haliyle ıskalıyor. Ancak yumruk yiyen ülkeler bu vahşi düşmana karşı ne birleşebiliyorlar ne de kendilerini savunmak için yumruklarını sıkabiliyorlar. Yapabildikleri tek şey zeytin dalı uzatmak... Ha haklarını yememek gerek, yaptıkları bir şey daha var. Kınamak, kınamak ve yine en üst perdeden kınama fırlatmak.

Doha’daki saldırı bize bir kez daha göstermiştir ki ithal ve ABD menşeli teknolojiler bize ait bir teknoloji değildir. Unutmamamız gereken en önemli şey; Vahşi Batı’nın defterinde Müslümanlara yardım etme sözcüğünün olmayışıdır. İstedikleri anda istedikleri silahı veya uçağı kilitleyerek diskalifiye etmekten çekinmezler. Parasını alarak sattıkları ürünlerin tahakkümünü de ellerinden bırakmazlar. İstedikleri anda tüm radarları, tüm uçakları ve tüm füzeleri devre dışı bırakabilirler. 

Yine Doha’daki saldırı bize bir kez daha; “İsrail’in kalleşliğini, alenen sergilediği ahlaksızlığını ve sınır tanımayan zorbalığını; Hamas’ın ise insanlığını, masumluğunu, haklılığını, davasına bağlılığını ve İslami duruşunu.” ispatlamıştır. Dünya’nın hiçbir yerinde böyle kalleşçe ve böyle vahşice saldırılara rastlamak mümkün değildir. Tarihin hiçbir sayfasında böyle bir saldırıya şahitlik yapıldığını da söyleyemeyiz. 

Siyonist İsrail dünyanın gözü önünde, hem de başka bir ülkede, bu kadar vahşileşebiliyorsa Gazze’de ki uygulamalarını da varın siz düşünün. Kim bilir nasıl bir vahşet sergiliyordur oralarda. İsrail Gazze’yi kendisi için bir tehlike olmaktan çıkarır, topraklarını Siyonistler arasında istimlak ederse civar ülkelere saldırmayacağının garantisini kim verebilir? 

İsrail şimdilik çevre ülkeleri Hamas’ın terörist olduğunu söyleyerek kandırmaya çalıştı. Yarın Suudi Arabistan’a, Ürdün’e, Suriye’ye ve Lübnan’a terörist diyerek saldıracak olursa, söz konusu bu ülkeler terörist olmadıklarına kimleri hangi arğumanlar ile inandırmaya çalışacaklar?
Vay anam vay, vay babam vay!

Dört dörtlük bir terör devleti olan ve ulaşabildiği her yere kelimenin tam anlamıyla terör estiren / götüren Siyonist İsrail devleti kendisini medeniyetin beşiği olarak lanse etmeye çalışıyor. İsrail terör devleti olmaktan yakasını bu şekilde kurtardıktan sonra Hamas’a terörist diyiyor. Bu zokkayı da tüm hain devletler güzelcene yiyebiliyorlar. Ama bu söyleme göre de; Nefs-i Müdafaa yaparak kendilerini, insanlarını ve vatanlarını insanca ve sahip oldukları inanca göre üstüne üstlük mertçe savunan Hamas terör örgütü olabiliyor. İnanın ki şeytanın aklına bile bu kadar başarılı sergilenen hile ve desiseler gelmiyordur. Kesinlikle şeytan bugünlerde siyonist Yahudilere şapka çıkarıyordur, “Başaramadığımı sen başardın.” diyerek kıs kıs gülüyordur. Ama şeytan, her kanan ve Siyonistlerin borozanlığını meslek haline getiren civar ülkelerin liderlerini de inanın alkışsız bırakmiyordur.

Nasıl bir kurgu, nasıl bir sihir, nasıl bir okus pokus, nasıl bir Firavunluk şahsen anlayabilmiş değilim. O yüzden henüz tarifini de yapabilmiş değilim. Fitne ve fesadın bundan başka bir şey olduğunu da kabul etmiyorum.

İhanet şebekesinin yürüttüğü bu hainlik sürdürülebilir bir politika değildir. Bu ihanet her zaman yutulacak bir zokka da değildir. Bir yerlerden patlak vermesi gerektiğini düşünüyorum. Eli kulağında. Dünya çapında her an her şey olabileceğini sezinliyorum. Gazze’de iki yıldır devam eden bu katliamlar inansın inanmasın ben insanım diyen hemen her insanın yüreğinde kin ve öfkenin birikmesine yol açtığını görebiliyoruz. İşlenen bu akıl almaz katliamlar karşısında başta Müslüman halkların çok öfkelendiklerini, sinelerinin fokur fokur kaynadığını da söyleyebiliriz. Başta vahşi ABD olmak üzere Siyonist İsrail ve diğer tüm yandaşlarına yönelik önü alınamayan bir volkanın patlamak üzere olduğunu söylemek felaket tellallığı yapmak demek değildir. 

Fokur fokur kaynamakta olan söz konusu bu volkan patlayacak olursa hiçbir şeyi eskisi gibi bırakmayacaktır. İşte o zaman yüz yıldır süren esaret son bulacaktır. Müslümanları yok saymak üzere yüzyıl öncesinden örülen kalın duvarlar; bu vahşet, bu dehşet ve bu korkunç katliamlar karşısında dayanamayacaktır. 
Ayaklarını betona gömen ana unsurların farkına vardı Müslümanlar. Kulakları ve gözleri açıldı. Değil sahnelenen olayları, perdenin arkasında çevrilen dolapları görmeye başladı, sahnenin arkasında yer alan hainleri de tek tek tanımaya başladılar. Yahudilerin hainliğine ve vahşiliğine bizzat şahit oldular. Hemen her ülkenin başına bela olan Yahudilerin temsilcilerini tanımaya başladılar. Hantallaşan sistemlerin nedenlerini kavradılar. Evet, devlet yönetim sisteminden yoksun bırakılan Müslümanlar; bu çağın en zayıf, en güçsüz, en dağınık insanları olduklarının farkına vardılar. Çünkü Müslümanların ellerinde kendi işlerini gördürecek, hainleri diskalifiye edecek, sadık fedaileri bir araya toplayıp sevk ve idare ettirecek, en önemlisi de kafirlere meydan okuyacak bir devlet aygıtından yoksun kaldıklarını öğrendiler. Ama bu deneyim sanırım çok acı oldu. 

İsrail’in Müslümanların tam ortasında pervasızca davranarak bu kadar vahşi cinayetler ve eşine daha önce rastlanmayan bir soykırım işleyebiliyor olmasının en önemli nedeni yüz yıl önce Müslümanlara zoraki olarak dayatılan laik ve demokratik yönetim biçimleri olduğunu kavradılar. Bu yönetim biçimi aradan geçen bunca zamana rağmen dertlerine derman olamadığını da anlaşılmış oldular. Müslümanlara ait olan yönetim biçimi tüm inananları bir sancak altında toplayan, bir ve beraber hareket etmelerini sağlayan hilafet olduğunu da kavramış oldular. Hilafet yönetiminin dünyanın hiçbir yerinde kâfirler tarafından Müslümanların hunharca öldürülmesine, soykırıma uğratılmasına müsaade etmeyen, bölünmüşlüğü ve parçalanmışlığı ortadan kaldıran bir sistem olduğunu da artık deklare etmeye başladılar.

Hainlere inat, inananların zafere ulaşacağı, bütün Müslümanların dertlerine İslam’ın öngördüğü bir yönetim ile koşacakları bir zaman diliminden geçiyoruz. Rabbim! Kolaylaştır, zorlaştırma. Hayırla tamamla!



Bu yazı 450 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI