Yahudiler tarih boyunca mazlum olduklarını anlatarak dünyadan sempati devşirdiler. Ancak
bugün o mazlumiyet mirasını, en vahşi işgallerin kılıfı hâline getirdiler. “Holokost” acısı, artık İsrail’in
her zulmünü aklamak için kullanılan bir propaganda aracına dönüşmüş durumda. Ama artık bu
iddialar çöp oldu. Yahudi zulmüyle sadece bir asırdır tüm imkânlarıyla insanlara yutturduğu
mazlumiyet savını kaybetti. Bununla kalmadı, Filistin davasını tüm dünyaya duyurmuş oldu. Daha
önce kısmen 2 milyarlık İslam âleminin gündeminde olan Filistin davası ve Gazze, şu andan itibaren 8
milyarlık insanlık ailesinin meselesine dönüşmüştür.
İşin en acı tarafı ise şu: Dün Hitler’in demir yollarıyla ölüm kamplarına sürülen Yahudiler,
bugün Filistinlileri dikenli tellerle çevrilmiş kamplarda yaşamaya mahkûm ediyor. Bir de onların tüm
hayat damarlarını tıkıyor. Ekmek, su, ilaç vs. hayati gıdaların hepsini engelliyor. Dün Nazi askerleri
Yahudilerin evlerine el koyuyordu; bugün İsrail askerleri Filistinlilerin evlerine ya el koyuyor veya
buldozerlerle yıkıyor. Dün Avrupa’da “Yahudi kanı ucuz” deniliyordu; bugün Tel Aviv’de “Filistinli kanı
sudan ucuz” anlayışı hâkim. Yani “Mazlumiyet” Yahudileri “zalim” olmaktan alıkoyamadı; aksine
onları zalimliğin yeni yüzü hâline getirdi.
Filistin, modern çağın aynasıdır: İnsanlık, bir halkın mazlumiyet üzerinden zalimliğe nasıl
evrildiğini orada izliyor. Bugün İsrail, yalnızca Filistin’in değil, tüm insanlığın vicdanını işgal etmiş
durumdadır. Öyle ki, bugün İsrail’in zulmü, Firavun’un, zalim kralların ve Nazi cellatlarının zulmünü
aratır hâle geldi.
Mazlum nasıl mı zalim oldu?
Çünkü geçmişte çektiği acıları adaletin değil, intikamın bahanesi yaptı.
Çünkü emperyalizmin desteğiyle gücü putlaştırdı.
Çünkü kendi mazlumiyetini kutsayıp başkalarının mazlumiyetini görmezden geldi.
Yahudiler tarih boyu onlarca kez sürgün edildiklerini söylüyorlar. Firavun tarafından zulme
uğradıklarını Kur'an anlatıyor. Nebukatnazar tarafından neredeyse yok edildiler. Nazilerin Yahudilere
yaptıkları malum... Buradaki abartı ve filim-fırıldaklara girmeyelim ve Nazilerin 5 milyon Yahudi’yi
imha ettiğini hadi kabul edelim.
Yahudiler, tarih boyunca zulüm gördüklerini tekrar tekrar dile getirirler. Firavun’un
çocuklarını katlettirmesinden Babil sürgününe, Roma’nın Kudüs’ü yıkmasından Orta Çağ’daki
pogromlara, 20. yüzyılda Nazi Almanya’sında yaşadıkları soykırıma kadar birçok acı tecrübe
yaşadıkları doğrudur. Kur’an-ı Kerim bile onların Mısır’da uğradıkları zulmü hatırlatır.
Peki, böylesine tarih boyu üzülme uğramışsa bir millet ben samimi bir şekilde zulme ve zalime
karşı ve mazlumun yanında olmalı değil mi? Özellikle Siyonistler olmak üzere Yahudiler nasıl oldu da
firavunlardan zalim krallardan ve Nazilerden daha zalim oldular. Bir kısmı gerçek olan bu tarihî acılar,
bugün neye dönüştü? Dünün mazlumu, bugün insanlığın gözleri önünde en büyük zalimlerden biri
hâline geldi.
Meseleye biraz daha yakından bakınca görürüz ki, Filistin: 20. Yüzyılın En Uzun İşgalidir.
1948’de kurulan İsrail devleti, kuruluşunun ilk gününden itibaren yüz binlerce Filistinliyi
evlerinden, köylerinden sürdü. “Nekbe” (Büyük Felaket) olarak bilinen o günde, yaklaşık
750.000 Filistinli mülteci durumuna düştü, 400’e yakın köy haritadan silindi.
1948’den bu yana: Yaklaşık 5,5 milyon Filistinli mülteci durumuna düşürüldü.
1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan sonra İsrail, Batı Şeria ve Gazze’yi işgal etti. O günden beri
Filistin halkı sürekli kuşatma, yerleşim saldırıları, ev yıkımları ve toprak gaspıyla karşı karşıya
kaldı. Bugün Batı Şeria’da 700 binden fazla Yahudi yerleşimci, Filistinlilerin arazilerine el
koyarak uluslararası hukuku çiğniyor.
Gazze ise bambaşka bir tablo: 2007’den bu yana dünyanın en büyük açık hava hapishanesi. 2
milyondan fazla insan, sadece 365 km²’lik daracık bir bölgede, elektrik, ilaç, yiyecek ve temiz
suya erişimden mahrum bırakılıyor.
2000–2023 arasında: İsrail güvenlik güçleri ve saldırılarında 15 binden fazla Filistinli
öldürüldü, yüz binden fazlası yaralandı.
Gazze 2023–2024 savaşında: Birleşmiş Milletler verilerine göre, sadece birkaç ay içinde 35
binden fazla insan öldü, bunların %70’i kadın ve çocuktu.
Altyapı: Gazze’de hastaneler bombalandı, okullar yıkıldı, camiler ve kiliseler dahi hedef alındı.
Çocukların Dramı: Gazze’de doğan çocukların neredeyse tamamı savaş, açlık ve yıkım
ortamında büyüyor. UNICEF raporuna göre Gazze’de yaşayan çocukların %80’i ağır travma
altında.
Bunlar tek tek istatistik değil, İsrail’in zulmünün sistematik olduğunun belgeleridir. Ve bunlar
tescilli resmi rakamlardır. Gerçek mezalim ise bunun çok fevkindedir. Zira Siyonist çetenin
zindanlarında ve karanlık köşelerinde neler olduğunu belki de dünya hiç öğrenemeyecek.
Ama hepsi Allâh'ın (cc) katında yazılıdır. Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...