Her yaz tatilinde medreselerde tatlı bir telaş başlar. Çünkü şu andaki şartlar gereği daha çok 8. Sınıfı bitiren çocukları medreseye kazandırma çabası başlar. Zira çocuklarımızdan bu işe ehil olanlarının, yarının âlimleri olmak üzere yetiştirilmeleri, hepimiz üzerinde bir vecibedir. İlmi olan ilmiyle, parası olan parasıyla, zamanı olan zamanıyla veya her hangi bir imkânı olan mümin, o imkânıyla bu işe omuz vermelidir. Çünkü âlimsiz toplum pusulasız gemi gibidir. Nerede karaya oturacağı, hatta nerede bir kayalığa çarpıp parçalanıp alabora olacağı belli olmaz.
Bu gün biz toplum, hatta ümmet olarak, maddi manevi birçok olumsuzluklarla iç içeyiz. Ferdi, ailevi, toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel, ulusal ve hatta uluslararası sorunlar… Tüm olumsuzlukların çok ve değişik sebepleri vardır. Ama toplumların yaşamakta olduğu tüm olumsuzlukların ana sebebi cehalettir. Cehalet ise ilimle ortadan kalkar. O halde çocuklarımız, torunlarımız, yeğenlerimiz, komşularımız veya yakınlarımızdan bu işe uygun gençleri, medreseye kazandırmayı bir görev bilerek çalışalım. Bu görev sürekli bir görevimiz olsun. Ancak yaz tatillerinde bu konuda daha çok çalışalım.
Gençlerimiz ve ailelerinin ilmin önemini kavramaları, bu konuda onları daha çok istekli yapacaktır. İşte medresenin, ilmin, ilim talebesi olmanın önemini kavramak açısından özetle medresenin görünmez hazinelerinden bahsedeceğiz. Evet, insan bazı hazinelerle iç içe yaşar da farkında bile olmaz. Hani derler ya; “Ol mâhîler ki derya içredir deryayı bilmezler.” Bu hazinelerin farkına varan gençler, ilme çok daha iştiyaklı olacak ve gereğinde ilim yolunda çilelere katlanacaklardır. Bunları kavrayan aileler de çocuklarından gereği kadarını ümmetin geleceği olacak âlimler olarak yetişimleri için gerekeni yapacaklardır.
Medresenin Görünmez Hazineleri
Peygamberlerin yolunu takip ve onların davasını üstlenme.
Peygamber varisi rabbani, davetçi bir âlim olma şerefine erme.
Vefatlarından sonra bile anne babaların amel defterine üç koldan sevap gönderme. (Hasen-i cariye, fayda veren ilim ve salih evlat olma.)
Ailemizden yetmiş veya daha fazla kişiye şefaat etme yetkisi kazanma.
Şehitlerden daha üstün cennet makamlarına mazhar olma.
Her anın Allah (cc) yolunda cihad ibadeti olarak değerlendirilmesi.
Beş vakit namazı camide cemaatle kılma.
Sabah namazlarını kaçırmaksızın devam etme ve rahmetin en yoğun olduğu zamanı değerlendirme.
Günlük tam bir Hac ve Umre sevabı kazanma.
Günlük Kur'anî vird edinip bunu aksatmadan devam ettirme.
Günlük dua ve zikrullaha devam etme.
Başta cep telefonu olmak üzere ekran ve sosyal medyanın şerrinden önemli ölçüde korunma.
Zamanımızı en hayırlı ve en verimli bir şekilde değerlendirme ve boşa sarf etmeme.
Yeni kardeşler ve arkadaşlıklar edinme, kardeşlik ruhu ve ümmet şuurunu pekiştirme.
İrademizi güçlendirme, ayaklarımızın üzerinde durma özgüvenini sağlama.
Programlı bir hayata alışıp ömrümüzü en verimli bir şekilde değerlendirme.
Disiplinli çalışma ve az zamanda daha çok tahsilde bulunma. Bilindiği üzere başarını üç rüknü vardır. Program, disiplin ve takip.
İslami kisve ve kıyafetin özümsenip benimsenmesi ve hayatımızın bir parçası haline gelmesi.
Bazı geceleri özel ihya programlarıyla değerlendirme.
Cuma günleri Kehf suresini, yatsı namazından sonra mülk suresini okumak.
Belli bir gaye ve hedef tespit edip ona ulaşmak için daha çok çaba ve gayret etme.
Kötü arkadaş, çevre ve haram ortamlardan uzaklaşma.
Nafile oruç ve nafile namazlarda daha çok pay sahibi olmak.
İlim sayesinde güzel ahlak ile bezenme ve güzel örnek olma.
Not: Bu yazıyı çevremizle paylaşarak ümmete âlimler kazandırabiliriz. Hayra yönlendiren hayrı yapan gibidir. Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...