Bugun...


Muhammed Özkılınç

facebook-paylas
Çağdaş Ebu Cehiller
Tarih: 26-04-2025 10:22:00 Güncelleme: 26-04-2025 10:26:00


Burada Ebu Cehilden kastımız, muayyen bir bireyden ziyade, bir fikir, düşünce veya sistemdir. Bu fikir özetle şudur: “Hak ve hakikati bildiği halde batılda ısrar etmek.” Bu fikirde olan insanlar tarihin her döneminde var olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu fikir madde, para, dünyalık, şehvet ve şöhrete tapınırcasına bağlanana batı kültürünün insanlığı kuşatmasından sonra tamamen zirve yapmış durumdadır. Öncelikle Ebucehillik fikrini daha net anlayalım.

Bir gün Ebû Cehil, Peygamber Efendimize bir tuzak hazırlar. Evinin önüne bir kuyu kazdırarak, Peygamber Efendimizi evine dâvet eder. Peygamber Efendimiz Ebû Cehil’in evine gelirken, Cebrâil (as) Ebû Cehil'in, evinin önüne bir kuyu kazdığını söyler. Bunun üzerine Resûlullah (sav) Efendimiz kendi evlerine döner. Ebû Cehil ise, geri dönmesine bir mânâ veremeyerek, kendisine sormak için arkasından koştuğunda, kapısının önündeki kuyuyu unutarak, kendi eliyle kazdığı kuyuya düşer. Çıkarmak için ip uzattıklarında, bir türlü ipe kavuşamaz. İpler uzadıkça kuyu derinleşir. Bu hâl üzerine Ebû Cehil karanlık kuyuda çıldıracak gibi olur. Peygamber Efendimize haber verilerek, kendisinin çıkarılmasını ister. Durumu Peygamber Efendimize bildirirler. Hemen kuyu başına gelerek seslenir:

- Seni kuyudan çıkarırsam imân eder misin?

- Evet, beni bu kuyudan çıkarırsan imân edeceğim.

Peygamber Efendimiz mübârek ellerini uzatarak, Ebû Cehil’i kuyudan çıkarır. Ebû Cehil kuyudan çıkınca da; “Hayatımda senin kadar güçlü sihirbaza rastlamadım.” diyerek küstahlık eder ve imân etmez.

 Muğire bin Şube şöyle der: “Ebu Cehil, Muhammed hakkında bana şöyle dedi:

Allah’a yemin ederim, ben onun söylediklerinin hak olduğunu biliyorum. Fakat ona tâbi olmaktan beni meneden bir şey vardır: Kusayoğulları “Hicâb” (Kâbe’nin giydirilmesi ve anahtarları) bizdedir dediler. Biz onlara pekiyi dedik. Sonra “Sikaye” (hac mevsiminde hacılara su vermek) bizim hakkımızdır dediler. Biz pekiyi dedik. Sonra “Nedve” (Kureyş’in Millet meclisini toplama) bizimdir dediler. Biz ona da pekiyi dedik. Sonra “Liva” (harp sancağı) bizimdir dediler. Biz buna da pekiyi dedik. Sonra gelen hacılara yemek yedirdiler. Fakat biz de yedirdik. Nerdeyse bu haslet konusunda eşit derecede idik. Sonra dediler ki: “Bizden bir peygamber geldi.” İşte vallahi ben bunu kabul etmem...!

Çağdaş Ebu Cehil

Şimdi gelelim çağımızın ebucehillerinden olan birine. Ancak bu kişi sıradan birisi olmayıp “üzerinde güneş batmamış imparatorluk” diye tabir edilene küresel emperyalizmin kalbi, dünyadaki ifsat ve bozgunculuğun, şer ve fitnenin merkezi olan Britanya'nın başbakanı Keir Starmer. Bu Ebucehilin bu aralar Britanya’nın köklü gazetelerinden The Sun’da çok manidar bir makalesi yayımlandı. Bu makalede Keir Starmer şöyle diyor:

“Kendimize karşı dürüst olmalı ve Arap-İslam dünyasıyla olan ilişkimiz hakkında açık konuşmalıyız. Çocuklarımıza da gerçeği söylemeliyiz ki, bir gün onlarla çelişmeyelim ya da onların düşünce karmaşası ve psikolojik çelişki sendromları yaşamalarına sebep olmayalım. Zira onların inandığı liberal değerlerle, bizim ulusal güvenlik ihtiyaçlarımız arasında artan bir çatışma var. Bu çatışma, bilgi devrimi, iletişim teknolojisi ve kıtalararası sosyal medya sayesinde daha da derinleşti.

Gerçekte bizim İslam toplumlarıyla ya da yöneticileriyle doğrudan bir sorunumuz yok. Çünkü bu rejimler bizim yörüngemizde dönüyor, varlıklarını bize borçlular ve bizim ulusal güvenliğimize hizmet eden politikalar izliyorlar. Kendi ulusal çıkarları ne olursa olsun.

Peki, öyleyse İslam dünyasıyla olan esas sorunumuz nerede yatıyor?

Asıl problemimiz, (İslam’ın bizzat kendisiyle ve İslam peygamberi Muhammed’le) ilgilidir. Çünkü bu din, medenî bir din olarak varoluşsal ve uygarlıkla ilgili tüm sorulara detaylı cevaplar sunuyor. Ve Batı medeniyetinin giderek solmaya başladığı bir dönemde, İslam ve Muhammed parlamaya devam ediyor. Hem de bizim Avrupa toplumlarımızın içinde! Çünkü liberal değerler düşünce özgürlüğünü sağladı, kilisenin otoritesini zayıflattı. Bu özgür düşünce ortamı, birçok seçkinin ve gencin İslam’ı kabul etmesine yol açtı. Çünkü bu kişiler, İslam’da ruhsal, psikolojik, varoluşsal ve toplumsal ihtiyaçlarına cevap buldular. Oysa bizim Batı medeniyetimiz bu ihtiyaçları karşılayamadı ve çelişkiler içinde bıraktı.

Bu nedenle asıl meselemiz İslam’ladır ve bu durum böyle kalacaktır. Çünkü bizim tek seçeneğimiz, her türlü yolla İslamî düşünce ve İslamî yayılmayı engellemektir. Diğer bir seçenek ise, İslam’ın hak din olduğunu, İsa’nın ve tüm peygamberlerin dini olduğunu kabul etmek olur. Bu da bizi İslam’ı benimsemeye ve Allah’ın yeryüzündeki ve ahiretteki hükümranlığına teslim olmaya götürür. O zaman da Hristiyan düşüncesinde din-devlet çatışmasının başladığı noktaya geri dönmüş oluruz. Fakat burada İslam ile Hristiyanlık arasında büyük farklar vardır.

Seçeneğimiz yok: İslam’a karşı durmak zorundayız. Gerekirse liberal değerlerimizden feragat edip, Müslümanların Avrupa’yı terk etmesine neden olacak yasalar çıkarmalıyız. İsveç örneğinde olduğu gibi: orada eşcinsellik, ateizm ve benzeri şeyler yasalarla destekleniyor ve bu da Müslümanları ya Avrupa’dan ayrılmaya ya da inançlarını kaybederek Batı medeniyetine asimile olmaya zorluyor. Aynı zamanda, İslam dünyasından Avrupa ve Amerika’ya göçü engellemeliyiz. Bunu, İslam ülkeleriyle iş birliği yaparak başarabiliriz. Bu arada Müslüman olmayan toplulukların göçüne kapı açmalıyız.

Diğer taraftan İsrail’i, ne kadar sert uygulamaları olursa olsun desteklemeye devam etmeliyiz. Çünkü Gazze’de İslamî bir yönetimin kurulmasına izin vermemeliyiz. Böyle bir yönetim, İslam dünyasındaki halklara örnek olabilir. Bu noktada, İsrail’in Arap devletlerinden aldığı büyük desteği kullanabiliriz. Zira bu devletler, herhangi bir İslamî veya demokratik rejim kurulmasından korkuyor. Bu da bizim için önemli bir fırsat. O yüzden bu Arap rejimlerini, ordularını, güvenlik kurumlarını ve tüm yapıları desteklemeye devam etmeliyiz. Amaç: Muhammed’in öğretilerine ve kitabına dayalı bir rejimin kurulmasını engellemek.

Yaptıklarımız doğru mu, yanlış mı, meşru mu değil mi, bu meseleler artık bir öncelik değildir. Biz, ulusal güvenliğimizle liberal değerlerimiz arasında büyük bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Ayrıca İslamî yayılma, dünya genelinde tıpkı buhar gibi yükseliyor ve nereden çıktığını bile fark etmiyoruz. İslam’ın doğruluğunu ve hakikatini test etmek gibi bir hata yapmamalıyız; çünkü bu, pek çok Batılının Müslüman olmasına yol açabilir. Aynı zamanda, kontrollü bir şekilde Hristiyanlığı da kullanmalıyız; fakat bu, Batı medeniyetinin kazanımlarına zarar vermemeli. Amaç sadece İslam’ın yayılmasını durdurmak.

Şu anda çelişkili ve korkutucu seçenekler arasında sıkıştık. Liberal değerleri sürdürürsek, İslamî yayılmaya karşı savunmasız kalıyoruz. Kiliseye dönüş ise, liberal değerlerimizi ve medeniyetimizi yıkabilir. Üstelik Batı’da artık İsa’ya inanmayan bir nesil var ve bu nesil, sınırsız özgürlük ortamında yetiştiği için kiliseye de geri dönemez.

Korkarım ki gelecekte elimizde sadece tek bir seçenek kalacak: Büyük bir savaşı tetiklemek. Bu savaş, özgürlükleri kısıtlar, toplumu kaosa sürükler ve İslam ülkelerinde hiç bitmeyecek savaşlar başlatarak, İslam’a yayılma imkânı veren barış ortamlarını yok eder.

Eğer bu süreci kontrol altına almazsak, camiler ve minareler Avrupa’yı dolduracak. Müslümanlar, Avrupa’daki seçimleri kazanarak parlamentolarda çoğunluk elde edecek, kamuoyunu ve ekonomiyi etkileyecek ve sonunda Avrupa’yı İslam’ın öğretileriyle yönetecekler. (Makale, 1 Ağustos 2024 tarihinde İngiliz The Sun gazetesinde yayımlandı. Çeviri: Laura Edward)

Arif Nihat Asya merhumun na’tından bir bukleyle bitirelim.

Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet

Altın devrini yaşıyor...

Diller, sayfalar, satırlar

“Ebu Leheb öldü” diyorlar.

Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed

Ebû Cehil, kıtalar dolaşıyor!

Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...

Muhammed Özkılınç 



Bu yazı 21 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI