Bugun...


Mehmet Maksut

facebook-paylas
KÜRT SORUNUNDA KORKU DUVARLARINI AŞMAK
Tarih: 07-12-2025 14:18:00 Güncelleme: 07-12-2025 14:18:00


Melaye Ciziri; 1567-1640 yılları arasında yaşamış Osmanlı dönemi âlimlerinden biridir. Ahmed-i Hani ve Feqiyê Teyran gibi Kürt asıllı olup bu coğrafyanın ortak inanç ve kültürel değerlerinden biridir. Türkler için Mevlana, Yunus Emre, Ahmet Yesevi ne kadar anlamlı ise Kürtler için Melaye Ciziri, Ahmedi Hani, Feqiye Teyran da o kadar anlamlıdır. Bu tarihi şahsiyetlerin birileri tarafından yok sayılması onları değersizleştirmez.

Bu âlimlerin ve şairlerin anıldığı sempozyumlar ortak tarih ve değerlerin pekişmesine vesile olur. Bu şahsiyetler, yıllardır ideolojik jargonlara kurban edilen Kürt gençlerinin nefes almasına, kendi kültür dünyalarının damarlarından beslenmesine zemin oluşturur. İdeolojik şahsiyetler üzerinden gelecek kurgulamak yerine gerçek şahsiyetler üzerinden dengeli bir duruş arayışına dönüşebilir.

Cizre’de düzenlenen 4. Uluslararası Melayê Cizîrî Sempozyumu’na Kürdistan bölgesel yönetimi başkanı Mesut Barzani'nin katılması ve bu konferansta Mesut Barzani'ye gösterilen ilgi başta Kürtler olmak üzere Türkiye'de büyük yankı uyandırdığı gibi bazı ulusalcı ve sol kesimlerde ciddi bir hazımsızlığa dönüştü. Sempozyumun içindeki birlik beraberlik vurgularının bölgede oluşturduğu olumlu sinerji heba edilmemelidir.  Bu toplantıların yürütülen "Birlik ve Kardeşlik sürecine" katkısı dikkate alınmadan bir kaç Peşmerge görsel üzerinden bazı ırkçı parti ve sol medya tarafından sanki ülke işgal edilmiş gibi bir pozisyona sürüklendi. Milliyetçi medyatik tepkilerin içerikten yoksun formlar üzerinden oluşturduğu korku iklimi muhafazakâr kesimlerce de hemen kabul edildi. Oysa bu ziyaret ve ziyaret esnasında ortaya çıkan görüntüler, verilen mesajlar Türkiye’deki halklar için bir korku değil bir ümit tablosuydu. Zira ister iktidar ister diğer Kürt bileşenleri bu sempozyumda ilk kez eksiksiz bir araya geldi. Bu bir araya gelmişlikte başta Melaye Ciziri gibi birleştirici tarihi şahsiyetler etkili olduğu gibi Mesut Barzani’nin katılımı ve başlayan yeni barış sürecinin etkisi yadsınamaz.

Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere nerdeyse her konuda Türkiye'yle iyi ilişkileri olan, Türkiye'nin yararına her türlü katkıyı sunan Mesut Barzani özelinde Türkiye'deki bazı kesimlerin hala Kürt ve Kürdistan bölgesel yönetimine yönelik eski korkularını aşamadıklarını ve aşmak istemediklerini gösteriyor. Hâkim-mahkûm, Ağa-maraba ikileminden çıkıp kardeşlik ilişkisini geliştiremiyorlar. Birçok medyada hala Mesut Barzani statüsü olan bir bölgenin lideri yerine kabile, aşiret ağası gibi görülüp tahkir ediliyor. Bu okuma biçimi siyasal alanda başlayan değişimlerin bazı sosyolojik tabanlarda hala makes bulmadığını gösteriyor. Klasik düşmanlık formları ve söylemleri üzerine inşa edilmiş tarihsel bilinci, yeni dönemlere taşıyarak çözüm üretemeyiz, barışı yakalayamayız. Savaşın dili ve okuma biçimi ile barışı inşa etmeye kalkarsanız yeni savaşlara zemin oluşturursunuz. Allah muhafaza.

Mesut Barzani'nin Kürt halkındaki karşılığı başta Öcalan olmak üzere diğer birçok liderden daha derin ve daha etkilidir. Bunu aslında iktidar kesimleri de çok iyi biliyor. Bundan dolayı başta 2013'teki çözüm süreci başta olmak üzere Kürtlerle ilgili birçok süreçte Türkiye hep Mesut Barzani'yi, Mesut Barzani'de Türkiye'yi bir aktör olarak görmüştür. Bu sevginin ideolojik bir figür olan Öcalan yerine halkıyla barışık, farklı dünya görüşlerine aykırı olmayan muhafazakâr Barzani'nin etrafında şekillenmesi bir kazanımdır. Türkiye bu kazanımı maalesef yeterli değerlendirememektedir.

Mesut Barzani Cizre'deki konuşmasında "Bölgedeki büyük bir değişime değinmiş barış süreci başladığı için çok mutlu olduğunu ifade etmiş. Bu sefer süreç çok daha düzenli başladı, çünkü halk, meclis ve partiler devleti destekliyor. Barışa kapı açtıkları için buradan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Türkiye devletine, Türkiye Parlamentosu’na, Türkiye halkına teşekkürü borç biliyorum. Buradan şunu açıkça ilan ederim ki biz de bütün gücümüzle bu süreci destekliyoruz, bizden ne istenirse ve elimizden ne gelirse yapmaya hazırız" gibi sürece katkı sunan, barışı inşa eden söylemleri medyanın öncelemesi gerekirken maalesef savaşı tetikleyen, gerilimi artıran bazı karelerle mesele sulandırıldı. Dostluk sürecine gerilim ve hamaset yansıtıldı.  

2013 yılında yürütülen süreçte de Sayın Mesud Barzani, Diyarbakır’a gelmiş ve sürece büyük bir destek vermiştir. Türkiye’nin dostudur. Barış süreçleri dâhil her daim Türkiye’nin yanında yer almış ve ülkemizdeki muhafazakâr Kürtler nazarında da oldukça sevilen bir isim olmuştur. Geçmişten bugüne PKK ile farklı kulvarlarda mücadele etmiş olmasına rağmen bazı Türk milliyetçileri ısrarla onu PKK gibi tehlike potasında konumlandırmıştır. Bu konumlamanın ne ideolojik, ne tarihsel ve ne de siyasal bir karşılığı olmamasına rağmen milliyetçiliğin özünde olan düşman yaratma düşüncesinden öte bir durum değildir.

Birileri yine Barzani üzerinden korku senaryoları pompalayarak başlayan süreci sabote etmeye çalışıyor. Korkuları bertaraf etmeden, kalıplaşmış siyasi argümanları aşmadan yeni bir sayfa açamazsınız. Barzani'nin Türkiye'ye yönelik dostluğu bugün Türkiye'yi savunduğunu iddia eden ırkçı kesimlerden daha derindir.

Sorun olarak gösterilen “Barzani'nin Cizre’ye kendi korumalarıyla gelmesi” gayet doğal olduğu gibi protokol kurallarına da uygundur. Zira her ülke lideri gittiği yere kendi özel korumalarıyla gider. Bu konuyu bu kadar ulusal gurur meselesi haline getirmek sürecin selametine aykırıdır. Ayrıca bugün Kuzey Irak Kürdistan bölgesinde Türkiye askerleri çok serbest dolaşıp birçok operasyona imza atıyorlar. Türkiye’nin Kürdistan bölgesinde birçok askeri üssü bulunmasına rağmen hiçbir tepkiye yol açmazken Türkiye’de birkaç Peşmerge’nin varlığına bu kadar olumsuz anlamlar yüklemek hiç adil değildir.

Mesela ABD başkanları Türkiye geldiğinde kendi korumalarıyla Ankara, İstanbul sokaklarında dolaşmıyor mu? ABD askerlerinin veya bir başka ülke askerinin kendi liderlerini korumasından daha doğal ne olabilir? Bu askerlerin gelmesi mevcut ülkenin yetersizliği olarak okumak doğru değildir. Zira Erdoğan da başka ülkelere gittiğinde korumaları ile gider. Size hak ve uygun olan prosedürler neden bir başkasına hak ve uygun olmasın.

Bu olay bir egemenlik, hâkimiyet, güç algısıyla analiz edilmemelidir. Sanki işgale gelmişler, kaçak gelmişler gibi sunulan görüntüler aslında bazı kesimlerin korku pohpohlamasından ibarettir.

Sınırlar farklı olsa da sevgi sınır dinlemiyor. İmkânını ve muhatabını bulduğu her ortamda kendini tezahür ettiriyor. Erdoğan için başta Balkanlar olmak üzere başka ülkelerde duyulan sevgi ne kadar doğal ise Cizre'de Barzani'ye duyulan sevgi de o kadar doğaldır. Türkiye kamuoyunda çeşitli milliyetçi sol kesimlerin tepkiselliği ne kadar yanlışsa Barzani ofisinden yapılan açıklama da yanlıştır. Süreci daha diplomatik bir dille açıklamak yerine sloganik yaklaşımlarla cevap verilmesi gerilim siyasetinden öteye geçmeyecektir.

Barış ve kardeşliğin inşası, akan kanın durması, başkalarının sorunlarımızı kendisine fırsat yaratmaması için liderler daha cesur davranmalıdır. Sorunun tüm paydaşlarıyla şeffaf bir şekilde görüşebilmelidir. Basit siyasi çıkarlara bunca can ve heyecan kurban edilmemelidir. Devletin Öcalan’ı muhatap alması sorunun aktörü gereği doğal karşılanmalıdır. Burada Öcalan’la görüşüp Öcalan’a bağlı SDG mensuplarıyla görüşmemek süreci tıkamaya götürebilir. Devlet aklı örgüt aklından daha cesur, daha girişken olmalıdır. Diplomasi, devletlerin esasıdır. Güçlü veya zayıf fark etmez. Sorun hala Kürt halkı içinde özerk bir statüye kavuşmuş bir yapının kabullenilememesidir. Egemen formlarla, yorumlarla sorunlara yaklaşmaktan vazgeçilmelidir. Kardeşliğin gereği merhamet ve adalet ikliminde birbirini kabullenmelidir.

Yol ayrımındayız. Ya korku duvarlarını aşacağız ya da yeniden yeni korku duvarlar örüp hapsolacağız.



Bu yazı 40 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI