Türkiye'de Suriye üzerinden İran eleştirisi yapılabilir lakin Filistin özelinde çok ciddi bir İran karşıtlığı var. Bu durum sürekli en olumsuz kavramlarla kışkırtılarak pişirilip pişirilip sunuluyor. İran'ın hataları ve eksikliklerini konuşmak ayrıdır lakin bu zihin yapısının niyeti İran'ı düşmanlaştırmaktır.
Bir defa tüm İran'ı Rafiziler olarak değerlendirmek çok yanlıştırki Türkiye'de, maalesef bu yanlış bilinçli olarak İran'ı kötülemek, düşmanlaştırmak isteyenler tarafından sürekli yapılmaktadır. Genelde düşmanlaştırılmak istenen kişileri en olumsuz yapılarla özdeşleştirme politikasının sonucudur. Bu tür yaklaşımlar ve kavramsallaştırmalar doğru ve yararlı değil yaralayıcıdır.
"İran'ın Hamas'ı ve Filistin mücadelesini sattı" iddiasında hem Hamas'ın açıklamalarına, hem sahanın gerçekliğine hem de İsrailin İran'a karşı açıklamalarıyla çelişiyor.
Bugün Hamaslı yetkililer bu süreçte en büyük silahlı desteğin, teknik desteğin İran'dan geldiğini her seferinde deklere ediyor. İsrail ve ABD'nin karşısında -yeterli görürsün görmezsin- Filistin için direnişe destek olan bir İran var. İsrail'e bu süreçte etkili yada etkisiz operasyon yapan İran'dır. Filistin'e desteğinden dolayı bir çok adamı öldürülen İran'dır. Birçok kamu binası hedef alınan İran'dır. Hatta Cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı dahi öldürülen İran'dır.
Lübnan'da Hizbullah hareketinin İran'la ilişkisi bilinir. Ve bu süreçte Hizbullah sahada İsrail'e çok ciddi zayiatlar vererek hem İsrail'in yayılma emellerini hem de Filistin'in savaş yükünü hafifletti. Kendi liderleri Hasan Nasrallah, Şeyh Safiyuddin başta olmak üzere bir çok askerini kaybetti. Fakat mücadeleden vazgeçmedi.
Yemendeki Ensarullah hareketinin İran'la ilişkisi biliniyor. Ve eger hakikati görmek istersek en ciddi mücadeleyi Yemen verdi. Kızıldenizde yaptığı operasyonlarla lojistik anlamda ABD ve İsraili zayıflattı. Attığı füzelerle İsrail'in korkusu, Filistin'in umudu oldu. Eylemleriyle İslam ümmetinin medarı iftiharı oldu.
İran, Yemen, Lübnan ABD ve İsrail'i bedelini göze alarak karşılarına alıp mücadele ederken "hala Hamas'ı İran sattı" demek ahlaki, hukuki, siyasi açıdan çok dogru değildir.
Bu süreçte bize düşen Müslümanların birbirine karşı daha yapıcı bir dil kullanmaları. Filistin özelinde "Türkiye, İran ve Mısır üçgeninde" yeni bir ümmet dilinin oluşturulmasıdır.
Hamaslı yetkililer bile ateşkes anlaşmasında bu süreçte İran, ırak, yemen, Lübnan, Mısır, Türkiye'ye teşekkür edip onca acıya ve yalnızlığa rağmen birleştirici bir dil kullanırken "Türkiye'deki Müslümanların Hamas Türkiye'ye teşekkür etti İran'a etmedi." "Hamas İran'ın kâfir olduğunu anladı" gibi basit gerçeğe uymayan kara propagandayla yol alınamaz. Türkiye ve İran bölgenin iki belirleyici aktörüdür. Eğer Güç birliği olursa bölgede ABD ve İsrail etkisi zayıflar eğer güç karşıtlığı yaparlarsa her ikisi de Batı'nın karşısında etkisizleşir.
Meşrebimiz ve mezhebimiz ayrı olsa da sevincimiz de hüznümüzde birdir, bir olmalıdır. Bir olamamanın nelere mal olduğunu, Filistin'de hala görmeyeceksek ne zaman göreceğiz.?
Lütfen ezberci, ithamcı bir şekilde birbirimizi okumayalım, anlamaya çalışalım ki yaklaşalım, yakınlaşalım. İrancı, şebbihacı gibi ithamlarla yorumlar yaparak kendinizi de bizi de incitmeyin.
Hamas'ın açıklamasında bir kesit...
https://www.youtube.com/watch?v=KBtn4qwzXIo
https://www.youtube.com/watch?v=KBtn4qwzXIo