Bugun...


M.N.Özalp

facebook-paylas
HER İNSAN BİR CAN SAHİP ÇIKALIM
Tarih: 14-12-2025 22:19:00 Güncelleme: 14-12-2025 22:19:00


Her insan bir can… Ne olur can insanlar, sahip çıkalım; piyasaya çıkmasın canavarlar. İnsanlığı sömürmek isteyen haysiyetsiz tüccarlar, almasın insanlarımızı, etmesinler heveslerine kurban.

Ne olur yetkililer, insanlığı sömüren bu insan tüccarlarına göz açtırmayın. Ne olur anneler, babalar; sahip çıkalım evlatlarımıza, onlara ulaşmasın canavarlar.

Her insan, Hak yüzüne açılan bir pencere; bu zehirlerle kapanmasın yüzümüze ey can. Ey ehli irfan, ne olur sahip çıkalım her an.

Her insan bir can ve her can, Hak’tan bize emanet… “Can insanlar” diye seslenişim, içimizdeki merhameti dürtmek için; uyuyan vicdanlara, “Artık uyanın.” demek için… Çünkü canavar dediğim şey, sadece ara sokaklarda dolaşan birkaç karanlık tip değil; insanı, insanlığını, onurunu metaya çeviren kirli bir sistem, ruhu ve bedeni pazara süren karanlık bir akış…

Orada satılan sadece beden değil; bir insanın haysiyeti, umudu, iç âlemi de tezgâha konuyor. Bir can düştüğünde, aslında koca bir âlem yıkılıyor.

İnsanlığı sömürmek isteyen haysiyetsiz tüccarlar derken; insan ticaretinden duygu sömürüsüne, bağımlılık pazarlarından heves tüccarlığına kadar uzanan bütün karanlık alanları kastediyorum.

Hevesleri için bir insanı tüketen her yapı, bir âlemi harcıyor. Çünkü biz biliyoruz ki her insan, kendi içinde ayrı bir dünya taşır. Birini heveslere kurban etmek; bir dünyanın, bir hanenin, bir yüreğin sessizce çöküşüdür.

Yetkililere seslenirken de sadece makam sahiplerini kastetmiyorum. Bu çağda “yetkili” demek, elinde imkân olan, sözü dinlenen, kapısı çalınan, eli birine uzanabilen herkes demektir.

Suskun kaldığımız her yerde zulme alan açıyoruz; ses verdiğimiz yerde mazluma nefes oluyoruz. Bu yüzden “Ne olur yetkililer.” derken, hem resmî makamları hem de kendini hak ve vicdan tarafına koyan herkesi bu çağrının içine dahil ediyorum. Çünkü bu yük sadece birkaç kişinin değil, hepimizin omuzunda.

Anneler, babalar… Evlatlarımız, yalnızca büyütülecek bir beden değil; korunacak bir ruh, gözetilecek bir kalp… Canavarlar artık sadece sokakta gezmiyor; ekranlardan, telefonlardan, sanal dünyadan, yanlış dostluklardan, gizli kapaklı tekliflerden de evlatlarımıza uzanıyor.

Evladımıza sahip çıkmak, sadece karnını doyurmak, üstünü giydirmek değildir; ruhunu Hak’la doyurmak, kalbini Hak’la giydirmektir. Onların iç dünyasına dokunmadığımız her yerde, bir boşluk bırakıyoruz ve o boşluğa kimlerin yerleşeceğini bilemiyoruz.

“Her insan Hak yüzüne açılan bir pencere.” derken, insanın değerini en üst mertebeye taşıyorum. Çünkü bir insanı böyle gördüğümüzde, ona uzattığımız el Hakk’a uzanmış oluyor; ona sırt çevirdiğimizde, Hakk’ın bir tecellisine sırt çevirmiş oluyoruz.

Bu pencerenin zehirlerle kapanmaması için uyardığım zehirler; kimi zaman uyuşturucu, kimi zaman para, kimi zaman şehvet, kimi zaman ideolojik sapmalar, kimi zaman da umursamazlık hâlidir.

En ağır zehirlerden biri de “Bana ne?” diye geçip giden kayıtsızlıktır. Dilsiz şeytanlık dedikleri hâl, işte tam budur; görür, bilir, ama görmezden gelir.

Ehli irfana hitabım da buradan geliyor. İrfan ehli olmak, sadece çok bilmekle değil; bildiğinin gereğini yerine getirmekle anlam kazanır. “Ey ehli irfan, ne olur sahip çıkalım her an.” derken, bildiğimiz hakikati hayata taşımaya çağırıyorum.

Bir defalık öfke patlamasıyla birkaç cümle yazıp kenara çekilmek değil; düzenli bir şuur hâliyle, takip ederek, sahip çıkarak, yük alarak insanı ve emaneti korumayı kastediyorum. Çünkü eğer irfan ehli susarsa, meydan tamamen canavarlara kalır.

Her insanın bir can ve her canın da Hak’tan bize emanet olduğunu unutmadan; insanı meta gibi alıp satan, bedeni ve ruhu heveslerine kurban etmeye çalışan karanlık tüccarlara karşı hem resmî yetkilerin hem de yüreği olan her ferdin mesuliyet taşıdığını bilerek, annelerin ve babaların evlatlarını sadece büyütmekle değil, gönüllerini ve zihinlerini de Hak’la besleyip korumakla yükümlü olduklarını idrak ederek, her insanı Hak yüzüne açılmış bir pencere kabul edip bu pencerenin bağımlılık, istismar, sahte heves ve kayıtsızlık zehirleriyle kapanmasına izin vermeden, “Bana ne?” diyen gaflet yerine “Bu da benim emanetime dokunuyor.” diyen bir uyanıklığı içimizde diri tutarak yaşamak; hem fert olarak hem toplum olarak, canavarlara alan bırakan karanlık bir uyku hâlinden sıyrılıp canı ve insanlığı merkeze alan bir şuurla yola devam etmemizi gerektirir.



Bu yazı 113 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI