Sevgili halkım! Zulmün çatısı altında yaşamanın mutluluk olduğunu söyleyecek hâle gelmeniz nedendir?
Devlet mekanizmasını ayakta tutan, çarkını çeviren bizzat siz değil misiniz?
Öyleyse zulmü bir lütuf olarak görmeniz nedendir?
Maden ocaklarında çalışan siz değil misiniz?
Tarlada Ilgat siz değil misiniz?
Kar boran da, yağmur çamur da dağda hayvan güden siz değil misiniz?
En ufak bir kuruyemiş büfesini açıp vergisini ödeyen siz değil misiniz?
Gece gündüz çalışıp emeğinin karşılığını dahi yeterince almayan siz değil misiniz?
15-20 sene çocuklarını okutan, sonra diploma verilip izmarit gibi kaldırımlara fırlatılan çocukların, gençlerin ebeveynleri siz değil misiniz?
20-30 sene çalışmasına rağmen en temel ihtiyaç olan barınağı bile alamayan, çocuklarını evlendiremeyen siz değil misiniz?
Sonra sevgili halkım!
Her ilde ayrı bir üniversitenin açılması marifet midir?
Her koltuğa gelenin alın teri ile gelmediğini bilmiyor musunuz?
Sonra
Askere giden siz değil misiniz?
Vatan uğruna ölen siz değil misiniz?
Vatan için öldüren siz değil misiniz?
Peki ya sevgili halkım!
Birkaç kişinin devletin bütün imkanlarını kendilerine ve çevresine kullanmalarından mı memnunsunuz?
Güzelim halkımı, o parti şu parti, bu parti diye birbirinden ayırıp birbirine düşman eden politikalardan mı memnunsunuz?
Sevgili halkım!
Daha ne zamana kadar bu kara düzenin bir parçası olacağız?
Hayat hakkı insana bir kere verilmiş iken üstelik kâinatta bir kıtlık yokken bilâkis bolluk ve bereket var iken, birilerinin lüks ve şatafatlı birilerinin ise zorluk ve keder içerisinde yaşaması kaderin mi bir cilvesi yoksa adalet kavramının ölmesinden midir?
Sevgili halkım!
Üzgünüm bu tutulan yol yol değildir.