Uzun yıllar bir kasabada yaşadım, bu kasabada ceberût bir ağa ve ağanın etrafında ona yaverlik eden kabileler vardı. Kendilerine aykırı hâl ve hâreketleri isyân görüp, her türlü zulüm ile bastırmaya çalışıyorlardı. Kasabanın bütün gelirinden faydalanıp, kendi istekleri doğrultusunda harcamalar yapıyorlardı. Bir zaman geldi; artık aile hayatlarına da karışmaya başlamış, yemek, içmek, giyinmek gibi temel şeylere de kendi kurallarını getirmişlerdi.
Böyle böyle devam ederken, kasaba'da ilim ve mektep ehli olan Hidayet, Fikret ve Hikmet beyler vardı. Bunlar artık bu işin dayanılmaz olduğunu, ağa ve yaverlerinin bir şekilde dizginlenmesi gerektiğini, zulüm ile kasaba ehlini çok mağdûr ettiğini ileri sürüp harekete başladılar. Gizliden örgütlenmek için hareket başlayan bu şahıslar, geceleri ayrı ayrı evlerde toplanıp planlar yapıyorlardı. Ağa ve adamlarının zulmünü bertaraf etmek için bir adil düzenden dem vuruyorlardı. Her geçen gün sayıları artan bu grup artık komşu köylere de ayaklanmak için başvuruyorlardı. Gece gündüz müthiş bir çaba ile bunu sürdürüyorlardı.
Bir zaman geldi ağanın kulağına gidince bu hareket, gruba mensub olarak ifşa ettikleri kişiye zulm eder, ailelerine zarar verir, kendilerini kaçırıp işkence ediyorlardı. Bu politika karşı tarafı gittikçe güçlendiriyor ve artık iyicene Ağa'nın tahtına zarar verecek konuma gelmişti.
Yaverlerini toplayıp fikir alan ağa, danışmanlarından şunu işitti, efendim "isyanı bastıramıyorsan kendi sisteminde sindir" . Bu muazzam ve kurnazca bir fikirdi. O günden sonra zulmünü hafifletip bu örgütün liderleri ile konuşmaya başlamışlardı.
Kasabanın bazı arazilerini kendilerine tahsis etmiş ve artık paylaşımcı bir görüntü oluşturmuşlardı. Bu hâl tabandan bâzılarını râhatsız etse de: mektebliler ve ilim ehli olan Hidayet, Fikret ve Hikmet beyler siz bizim kadar mı biliyorsunuz? Deyip bunları itaata teşvik ediyorlardı.
Zaman geçtikçe başlattıkları hareket üzerinden kazandığı itibâr kaybolmaya yüz tutmuş, artık onlar da ağa ve sisteminin bir parçası olmuşlardı. Zavallı kasaba halkı yıllarca bunlara verdiği destekten binâen neredeyse pişman olmuşlardı...
...
İşte erenler yukarıda bahsi geçen kasaba özelde ülkemiz, genelde dünyâdır.
Ağa ve yaverleri sistem ve bekçileridir.
O üç mektebli ve ilim ehli cemaat ve tarikatlardır.
İmdi siz deyin öyle mi? Değil mi?