Bugun...


Eyyup Ay

facebook-paylas
DEİSTLERİN VE ATEİSTLERİN BULUNDUĞU GİRDAB SEBEPLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ-1
Tarih: 09-05-2024 10:26:00 Güncelleme: 09-05-2024 10:26:00


Günümüzde hızla ilerleyen, daha doğrusu ucu bizde kökü dışarıda olan bir zındıka komitesi tarafından hızla ilerletilen, gençler arasında zehirli bir bal gibi yaygınlık kazanan ve kazandırılan deizm ve ateizmin birçok sebepleri vardır. Bu sebepler bizleri aşan sebepler değildir. Biz anne-babalara, eğitimcilere, sivil toplum kuruluşlarına ve davası Hakikat olan, ahiret için çırpınan, dünyanın geçici olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde anlayan ve müşahede eden herkese çok büyük vazifeler düşmektedir.  Bu konudaki çözüm önerilerine geçmeden önce; bu cereyanları ortaya çıkaran ifsat komitelerinin çalışmalarının haricinde, iğneyi bize batırma babında bizden kaynaklanan sebeplerin ve aksaklıklarının üzerinde ekseriyetle duracağım. Bu sebepler, şüphesiz bizleri Allah rızasından uzaklaştırdığı gibi maalesef körpecik çocuklarımızı, bir fidan gibi gencecik gençlerimizi de bizden alıp inkârlığın bataklığında çürütmektedir. Kalben, vicdanen ve aklen sağlıklı olmayan bir yapıya büründürmektedir.  Bu mevzuyu daha fazla uzatmadan bu cereyanları ortaya çıkarmaya sebep olan veya bu cereyanları doğrudan veya dolaylı olarak besleyen sebepleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

1- İmtihan dünyasının yanlış tanımı, anlayamama, ya da anlamak istememe.

2- İnsanların iradelerini yok sayıp, iradeleriyle yaptıkları kötülükleri Allah Celle Celaluhu’ya mal etme.

3- Dünyadaki tüm kötülüklerin Allah’ın yaptığını, aynı anda aciz olduğunu da, hâşâ,  söyleyip çelişki içinde olduklarını göz ardı etme.

4- Hayatın milyonlarca güzel tarafını değil, geçici ve imtihan gereği olan eksikliklerini görüp ve özellikle gösterip insanları ve bilhassa gençleri İslâmîyet’ten uzaklaştırma.

5- Tembellik hastalığıyla, çalışmak istememe, hazıra konmaya çalışma.

6- Karanlık güçlerin İslam Âlemi içine fitne koyma, parçalamaya çalışma. Bunu da birkaç alt başlıkta sıralarsak;

a) Bunun için gençlerin, şehevi, enaniyet (ego) gibi hevesatlarından yakalayıp onları kullanarak aileye, anne babaya ve Allah'a karşı getirerek psikolojik bunalımlara ve sosyolojik çatışmalara sürüklemek.

b) Hızlı bir şekilde yayılıp gençleri celb eden İslâmîyeti yok etme.

c) Gittikçe, maddi olarak güçlenip ve ittihada doğru ilerleyen İslâm Âlemi’nin bu girişimini inançsız, gayesiz, şuursuz ve küfr-ü mutlak girdabına sürüklenen bir gençlikle engellemek.

7- Maddi menfaate batan ve sürekli maddiyat için çırpınan günümüz Müslümânları'nın sosyal bir köprü vazifesini gören zekât, sadaka gibi hasletlerden uzaklaşmaları. (Bu maddenin kemâl noktasına vasıl olabilmesi, dinimizin 5 şartından biri olan zekât emriyla ancak mümkündür. )

8- Başta aile içi olmak üzere akrabalık bağlarının zayıflaması ve gençlerin bu boşluğu sosyal medyadan, tanıdığını zannettiği ama tanımadığı kişilerin varlığıyla doldurmaya çalışması.

9- Aile içi huzursuzluk, anne baba geçimsizliği.

10-Haram ve helâle dikkat edilmemesi. (Helâl lokmanın araştırılmaması, hazır gıdalar yoluyla bilinçsizce haramların tüketilmesi, kredilerin yaygınlaştırılması ve yaygınlaşması vs…)

11- İsmen duanın terk edilmesi.

12- Takvaya dikkat edilmemesi, mahremiyet duygusunun sarsılması.

13- Beş vakit namazlardaki eksiklikler ya da terk edilmesi.

14- “Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür.” hakikatinin anlaşılmaması ve bu görüşteki insanların sadece maddiyatı nazara vererek gençleri hak ve hakikatten uzaklaştırmaya çalışma çaba ve planları.

15- Eğitim sistemimizdeki aksaklıklar ve çelişkiler.

16- Dünyevi meşgaleler ile aile sohbetlerinin terk edilmesi.

17-Fıtri olarak olması zaruri olan mezhepler arası farklılıkların fitneye dönüştürülmeye çalışılması.

   Bunlara karşı çözüm önerilerini de bulmaya çalışalım.

   Evvela bu sebepleri maddeler halinde sıralamadan önce bunların yani deist ve ateistlerin, özellikle de ateistlerin savunduğu şey; bir ilahın varlığının kabul edilememesi. Her şeyi Allah yarattıysa onu kim yarattı? Diye klasik soruları sorarak bu konuyu anlayamadıkları veya burdan gençleri avladıkları görülmektedir. Bu konuda Yüce Allah’ın varlığına dair en büyük delil O’nun eserleridir. Yani Allah’ı gözlerimizle görmemiz imkânsız, nihayetinde aklımızı, iç organlarımızı, nice galaksileri, mikroorganizmaları vb. birçok şeyi göremiyoruz. Ayrıca yeryüzünde görünen rahmet eserleri, yağmurun katreleri, kar tanelerinin muazzam, mu’cizane yeryüzüne inişi, her bahar çiçeklerin açması, bürtü böceklerin yeryüzü ovasını  şenlendirmesi, ağaçların kör, sağır, şuursuz topraktan rızkımızı getirmeye vesile olmaları, varlıkların şefkati, özellikle de validelerin yani annelerin evlatlarına karşı şefkati, maddenin, unsurların, elementlerin, bitkilerin, hayvanların ve fıtratı bozulmamış insanların birbirlerinin imdadına ve yardımına koşuşmaları, hayatımızda, yürümemizde, konuşmamızda, görmemizde, beslenmemizde, ilişkilerimizde, diyaloglarımızda vb. beşeri hallerimizde gücümüzün, irademizin ve ilmimizin fevkinde anlamakta zorlandığımız harikaların varlığı; Dünya,  Ay, Güneş ve Samanyolu Galaksimiz’den tutun da ucu bucağı keşfedilmeyen bu muazzam Kâinat’ın sahip kılındığı harika ve mu’cizevâri hadiselere kadar her şey aslında Yüce Allah Celle Celaluhu’nun varlığının, sonsuz ilim ve kudretinin açık bir delilidir. Her ne kadar bunlar Kur’an-ı Kerim’i kabul etmeseler de Kur’an’da mevzuyla alakalı   akıl sahiplerini ikna eden bir çok ayet mevcuttur.

  Peygamberimiz Hazreti Muahmmed Sallallahu Aleyhi Vesselam’ın hayatında da yüzlerce örnekler var. Hayatı, yaşadıkları, müşriklerin bile onun doğruluğunu tasdik eden Emin lakabıyla anılması ve isimlendirilmesi, hiç okuma yazma bilmemesine rağmen sonsuz bir belağat ve hükümler ile, tefekkür dolu ayetler ile ümmetine gönderilmesi bunlardan sadece birkaç tanesidir. Öyledir öyle olmasına ama gel gör ki kendilerini bir türlü keşfedemeyen ve bundan dolayı da Allah’ı inkâr edip onu suçlayan ve gençleri bu hezeyanlarla Allah’ın emri olan dinden uzaklaştırmaya çalışan bu herifler Hazreti Muhammed’i de kabul etmiyorlar ve ırkçılık damarıyla ona bir Arap uydurmacısı iftirasını yakıştırmaya çalışıp onu da inkar ediyorlar ve inkar ettirmeye çalışıyorlar. Hatta ve hatta Mekke şehrinin bile o dönem olmadığını ve sonradan inşa edildiğini, Ka’be’nin yakın bir tarihte ticaret için inşa edildiğini bütün tarihi belge ve delillere rağmen utanmadan dile getiriyorlar. Onlar varsın böyle iftiralarda bulunup dursunlar ama asıl mesele bu iftiracılara bizim gençlerin de yavaş yavaş inanıp mukaddesatımıza karşı savaşacak boyuta gelmeleri, kendilerine zarar vermeleri, sefahata atılmaları ve akli dengeden mahrum kalıp intihara bile kalkışmaları düşündürücü ve ibret vericidir. Acaba neden? Kendilerinin bile söylediklerine inanmadıkları, sosyal medyada çeşitli gerçek olmayan isimler ile hesap açıp ve o hesaplar üzerinden zehrini kusan bu güruha bizim gençler nasıl oluyor da inanıyor, inanılır gibi değil.  Bu kadar hezeyanların gençlerimiz arasında yayılmasının, hiçbir şeyin hikmetsiz ve sebebsiz olmaması  kâidesiyle, sebeblerini ve çözüm yollarını bir sonraki yazımda müzakereye çalışacağız.



Bu yazı 730 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI