Malumunuzdur din adamlarına, dini konuda bilgili, hal ve davranışlarıyla dikkat çeken kimselere halk arasında “hoca” deniliyor, medrese menşeli hocalarımız kıskanmasınlar ben kendinse “molla” demiyorum.
Merhum Ramazan hoca bizim köylümüz, bir açıdan da akrabamızdı, şöyle ki, amcamın eşi onun halasıydı. Dolayısıyla onu sıradan bir Diyarbakırlıdan bir az daha iyi tanıdığımı diyebilirim, babası İsmail dayı bazen onu bana şikayet ettiği de oluyordu eskiden tabi, ama zamanla onun tarzına biz alıştık. Çünkü anlattıklarında o haklıydı, biz onun tarif ettiği Müslümanlar sınıfına giremiyorduk.
Aç kalmayacak kadar, sadaka verebilecek kadar çalışır, diğer vakitlerini de okumaya, araştırmaya, bireysel ibadet ve tebliğe veren bir ehli manaydı. Aslında belki çoğumuzun isteyip de yaşayamadığımız bir hayatı yaşıyordu.
Daha önce de yuotublarını dinlemiştim, vefatından sonra ilk gün twettirde 123 BİN ile zirve yapmıştı, o ara ben de onun hakkında paylaşımda bulunan 15-20 twetti RT yaptım. Bir Ateist Atatürkçü ona hakaret etmişti, ona makul bir cevap verdim, kaçtı.
Tabi paylaştıkları yazı, yorum ve videoları da dinledim. Doğrusu, pratik, kısa, öz ve anlaşılır şeyler söylüyordu, hepsini bir yazıya sığdırmak zor ama birkaç ifadesi özerinde analiz yapmak isterim.
*Nitelikli bir insan önce iman, sonra can, sonra mal demeli, bir insan tersinden düşünürse vay haline.
*Tarikatların çoğu insanları uyutuyor, ama sağlam hocalar ve mürşitler de vardır.
*Dini menfaat için kullanmak zillettir, bütün peygamberler çalışarak geçimini sağlamışlar.Ben de çalışarak rızkımı temin ediyorum. Çok tıklama alan videolarımdan da para almıyorum, alanlara da bir şey diyemem.
Keşke millet olarak bu kadarını dahi düşünüp, dikkat edebilseydik.
Çoğu insanımız, mal mal diyerek mal oldular,
-Üzümü ye bağını sorma, dediler,
-Bal tutan parmağını yalar, dediler,
-Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez, dediler,
-Devletin malı deniz yemeyen domuz, dediler ve yiye yiye domuzlaştılar.
-Öğrenci dediğin kopya çeker deyip öğrenciyi ufak ufak hırsızlığa alıştırdılar..vs
Şu anda dünya menfaati dışında onuru, imanı düşünen pek azdır, kötülükte zirve yaptık, tek umudumuz “her kemalin bir zevali var” ifadesinin tecelli etme zamanı gelmiştir, diyoruz.
Tarikatlara gelince tasavvufun İslam’da önemli bir değer olduğunu biliyoruz, ama şeyhlerin keşf u kerametleri gına getirdi, sanki keramet iyi insanlığın alametiymiş gibi, halbuki en büyük keramet İslam’ın temel değerlerine bağlı yaşayabilmektir.
Keramet, dar bir vakitte Allah’ın kullarına bir ikramıdır, fizik kanunlarının ötesinde meydana gelen hallerdir, keramet zuhur etti diye kabaran kişi de keşmer olur. Belki insana düşen bir secdeyi şükürdür. O kadar.
Dini menfaat uğruna kullanan kimseler Allah’a ne hesap verecekler doğrusu ben de bilmiyorum. Ama Ramazan hocanın söylediği gibi bir zillet halidir. Adam dediğin çalışır, kazanır, ihtiyacını temin eder, infak eder. İslam’da alın teri, el emeği çok değerlidir. Zühd psikolojisiyle çalışmak, “eli kârda, gönlü yarda olmak” ayrıcalıklı bir haldır.
Doğrusu bir konuşmasında Fatiha ölüye okunmaz dedi, aslında Fatiha’yı okuyan kazandığı sevabı istediği kişiye bahşedebilir, elindeki parayı sadaka verdiği gibi. Orada bir yanlış beyanat gördün o kadar, o da sıkıntı oluşturabilecek bir durum değildir.
Ayrıca itikadi açıdan da dile getirdikleri düşünceler yine makul düşüncelerdi, üstelik bazıları gibi kendinden bir şeyler ortaya atarak meşhur olma gibi bir derdi olan biri değildi bence.
Mezarına gelen insanları yılların öğretmeni, bir eğitimci gözüyle değerlendirdim, %90’ı genç, kan bağı açısından akrabalığı olmayan ve yedi ilden gelen insanlardı, ilhas ve samimiyetleri yüzlerinde zuhur etmişti, öyle ki defin işlemi bittiği halde mezardan ayrılmak istemiyorlardı. Her şeyde bir hayır var demişler, eğer cenaze erken defin edilmeseydi bir izdiham da yaşanabilirdi, ben 30 dakika definden sonra mezardan ayrıldım, hala gelenler vardı.
Ramazan Pişkin hocamız aynı zamanda Adalet Yüksek Okulu mezunuydu, onun için hak ve adaletten de şaşmıyordu, ancak onun ölçüsü Kur’an ve Hadisti. Allah gani gani rahmet eylesin, amin demeniz dileğiyle.
Eyüphan Kaya