Talim Terbiyemizin başta müfredatı olmak üzere bir çok sorunu olmasına rağmen en büyük sorunu Öğretmen kalitesidir. Nitekim Maarif müfredatıyla müfredata nispeten bir atıldı ama öğretmen eğer muallim olma vasfını taşımazsa işimiz zor doğrusu.
Siz dünyanın hiçbir ülkesinde sabah akşam cumhurbaşkanını eleştirecek kadar absürt kelam eden öğretmen göremezsiniz. Bir çok ülkede öğretmen sözleşmelidir, performansa göre yüksek maaş da alır, ama muallim vasfını kaybederse de başka göreve yönlendirilir.
*Öğretmen derken branşını iyi bilen, özel ders verebilecek kadar branşına hakim olan, talebeleriyle hemhal olup ruhen olgunlaşmasına katkıda bulunan muallimden bahsediyorum.
*Öğrencinin karnesini eline alınca ilk olarak akademik başarısına bakan değil, ahlaki gelişmesine ve olgunlaşmasına bakan muallimden bahsediyorum.
*Öğrenciye sözde özgürlüğü anlatıp bireysellik adı altında ailesinden koparan değil, tam tersine ailenin kutsallığını anlatan aile bireyleri arasında muhabbet peyda eden muallimden bahsediyorum.
*Öğrencisini at yarışına koyarmış gibi akademik başarı alanında rekabete hazırlayan değil, öğrencisini tanıyan, onun niteliklerine göre ona meslek belirleyip ikna ederek yönlendiren muallimden bahsediyorum.
*Dersi biter bitmez okulu terk eden öğretmen değil, ders dışında da okula zaman ayıran muallimden bahsediyorum.
*”Ben dersimi veririm, veli ister öğrenciyle ilgilenir ister ilgilenmez” diyen öğretmen değil, veli ile iş birliği içinde öğrencinin daha sağlam yetişmesi için çaba içinde olan muallimden bahsediyorum.
*Yılların notlarıyla derse giren değil, her yıl ders verdiği her konunun günlük planını hazırlayan muallimden bahsediyorum,
*Maaş hesabıyla öğretmenlik yapan öğretmen değil, insan yetiştirmekten mutlu olan muallimden bahsediyorum,
*Sınav sorularını “kes yapıştır” yöntemiyle değil, anlattığı dersin tarzına göre konunun pekişmesine yönelik soru hazırlayan muallimden bahsediyorum.
*Sınıfta konuyu özet anlatıp bol bol soru çözen değil, yazılı ve sözlü anlatımla konuyu iyi kavratan, sınıfın seviyesine göre yeteri derecede örnek çözen muallimden bahsediyorum.
*Öğretmenler odasında siyasetten ve devletin çarpık sistemini konu alan konuşmalarla vakit öldüren öğretmen değil, öğrenci başarısını dert edinen muallimden bahsediyorum.
*Talim Terbiye gereği okulda yapılan faaliyetleri iş icabı yapan değil, daha iyi yapılması için çalışma ve çaba gösteren muallimden bahsediyorum.
*”Ben öğretmenim” dediğinde kompleks yaşayan öğretmen değil, gururlu bir mesleği icra ettiği sesinden ve duruşundan belli olan muallimden bahsediyorum.
*Meslek dersi öğretmeni olup namaz kılmayan öğretmen değil, takvasıyla İslami duruşuyla rol/model alınabilecek muallimden bahsediyorum.
Bir emekli öğretmen olarak bu vasıfları taşıyor muydunuz? Diye sorsanız kendime 100 üzerinde 90 puan verebilirim diye düşünüyorum.
Şunu unutmayalım öğrenci, asıl adıyla talebe talim terbiyenin bir figürü olarak en masum nesnedir, okulun yönetim tarzı, öğretmenleri, velisi ve talim terbiyenin müfredatıyla ya toplum içinde varlığı hissedilen adam gibi adam yetiştirir, ya da kendini dahi yönetemeyecek düzeyde sefil bir insan yetiştirirsiniz
Muallim olmanın önemini anlatan bir anekdot ile yazımızı sonlandıralım.
Fi tarihte bir grup yargı mensubu Hakim/Savcı Avrupa'ya sözde olgunlaşma stajına gidiyorlar. Süreleri tamamlanınca rehber hocaları diyor ki “size geçer not verdim, ama bir şerh de koydum bunlar öğretmen olamaz diye”. Bunlar gülüşmeye başlıyorlar “ne öğretmeni ne hali biz hakim savcı adaylarıyız.”
Tabi merak ediyorlar ve soruyorlar niye “öğretmen olamaz” şerhini koydunuz acaba?
Hoca diyor ki, hakim olarak yanlış bir karar verirseniz bir üst mahkemeden döner,
Millet vekili olup da yanlış bir yasa çıkarırsanız sıkıntısı fark edilince yasa düzeltilebilir,
Bir genel müdür olup yanlış bir genelge yayınlarsanız itiraz üzerine iptal edilebilir,
Fakat öğretmen olup kendiniz gibi geveze adam yetiştirirseniz işte o zaman o kimse topluma sıkıntı verecek bir kişi olarak hep sorunları kaynağı olur, onun için öğretmen olma ihtimaliniz olmasın diye o şerh bıraktım.
İşte mesele budur kardeşlerim,
Bizde de bir zati namuhterem Başvekilken Mardin’de bir konuşmasında dedi ki; “çocuklarınız bir şey olamıyorsa hiç olmazsa bir öğretmen olsunlar” ateşi bol olsun.
Ne demişler bir kültürün yok olmasını istiyorsanız
*Aile yapısını bozun,
*Öğretmen kalitesini düşürün,
*İlim adamlarını değerden düşürün.
İşte görüyorsunuz bu üç kabahat da bu toplumda maalesef yaşanıyor!
Zaman irkilip kendimize gelme zamanı, haydi ya Allah.
24 Kasım’dan bağımsız olarak öğretmenler gününüz kutlu olsun.
Selam ve selametle
Eyüphan Kaya/Emekli Kimya Öğretmeni