Muhterem dostlar bu ülke 85 Milyon vatandaşındır, mevcut sistem ithal yasalardan beslendiği için Adalet adına, manevi huzur adına millete pek bir katkı vermiyor. Tarih gösteriyor ki, her yüzyılda bir devletler kendine bir format atıyor, bunu yaparken de vatandaşın huzur ve mutluluğuna endeksli yenilikler yapıyorlar.
Her ne kadar patates kafalı birileri kendini millet üstü kabul ederek şunu, bunu yapamazsınız dese de onlar kendini bilmez kelaynaklar olup bu milleti tanımıyorlar, kendi dünyasında yaşayan uyuyan hücre gibi kendine özgü hayalleri olan terörist beyinli despot insanlardır. Hiç heveslenmesinler biz orman kanunlarıyla onlarla uğraşmayacağız ama adalet onların yakasına yapışır. Bu millete üstten bakanlar, alt olmaya mahkumdurlar. Bir zamanlar JİTEM ve amca çocuğu olan PKK bunu yapıyordu, şu andaki hallerinden ibret alsalar iyi olur, iki taraf da gereken dersi aldı, alıyor.
Bu dengesiz herif gibi biri Genel Kurmay Başkanıyken 2006 yılında beni mahkemeye vermişti, İnsan Hakları adına o zaman Mazlum-Der Diyarbakır Şube Başkanı olan Av.Nesip Yıldırım avukatlığımı meccanen üstlendi ve 9 ay tecilli ceza ile mahkeme sonuçlandı. O General sağken de halk arasında rahat gezemiyordu, yakında da öldü gitti. Ama askeri yapılanma benim istediğim duruma geldi. Bu tür insanlarla vakitimizi öldüremeyiz, bunlar bu ülkenin yüzkarasıdırlar. Her neyse, kanunlarla ilgili bir konuşma yaptığı için değinmeden edemedim.
Yukarıda zikrettiğim gibi kanunlarımız ithal kanunlar, sonradan çıkan kanunlar da o ithal sözleşme ve kanunların gölgesinde çıkarıldı, baksanıza yasama erki mor ve yeşil feministlere teslim olmuş vaziyette.
Mesela İstanbul Sözleşmesine istinaden çıkarılan 6284 numaralı yasa hala yürürlükte, ne kaldırılması ne de ıslahı için bir çalışma var, vekile hatırlatıyorum, "bu yasanın bu halde kalması haksızlıktır, kaldırmak için bir çalışma yapmanız lazımdır" diyorum, kendisi diyor ki; “aman Seyda bu cingar feministler bizi perişan edecek”. gel de kahr oloma! Papağan gibi; şu yasa şu ülkeden, bu yasa bu ülkeden alındı dememe gerek yok, ama aslana tilkinin postunu giydirmişler, belki babalarımız o zamanın şartları gereği ilgisiz kaldılar, ama bu gün artık medeni bir tarzda sesimizi yükseltmek durumundayız.
Peki AB fonlarından beslenen bir avuç feministin bu kadar sesi çıkıyor da bize ne oluyor ki hakkımıza, halkımıza sahip çıkamıyoruz? Dolayısıyla Kanun-Der inanç, kültür ve örfümüze uygun, yerli ve milli yasaların çıkmasını yüksek selse, açık ve aleni bir tarzda dillendirecek. Biz de bu konuda nitelikli çalışmalar yapacağız, tabir yerindeyse TBMM’ye done ve destek vereceğiz. Bu bizim hem hakkımız hem de vazifemizdir.
Malum Devlet ana erk olarak bir saç ayağı gibi Yasama, Yürütme ve Yargıdan ibarettir ama Yasama bunların en mühimidir. Ülkemizde güçlü bir yasama organı olsa birçok sorunumuz kendiliğinden hal olur.
Madem Türkiye’nin yeni Yüzyılı diyoruz o zaman başta Meclisimiz değerlerimizle barışık hale gelecek. Hilafet vazifesi TBMM’ye verilmişse bunu ona hatırlatmak vazifemizdir.
Dolayısıyla meclis yasaları çıkarırken;
1-23 Nisan 1920 yılında bir Cuma günü dualarla açılan “ve emruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişare iledir)” ayeti kerimesinin atmosferinde faaliyet gösteren kurucu meclisin ruhu ile barışık olacak yasalar çıkarmakla yüklüdür.
2-TBMM, İstiklal Marşının 41 satırı ile uyumlu olmak durumunadır “Hakkıdır hakka tapan milletlimin istiklal” mısrasına sadık olmalı, birilerini ilke ve inkılaplarına bağlı değil!
3-Yasa yaparken İnsan hakları adına ilk beyanname durunda olan Veda Hutbesinden ilham almak durumundadır.
Elbetteki buna bağlı olarak milletin örf, adet ve geleneklerine de dikkat etmeli ama İnsan haklarına aykırı değilse tabi, mesela bir nevi “ihkak-ı hak” olan kan davası, evliliklerde berdel.. vb adetleri dikkate alamaz.
Bu değerlere karşı olan ya ırkçıdır, ki en büyük ırkçı şeytandır ve bu tür kimseler de şeytanın insi versiyonlarıdır, devlet sistemini insanlık düşmanı Yahudi zihniyetine sahip şeytanlara bırakırsak bize yazıklar olsun, ama buyursunlar onlar da halka derdini anlatsınlar, eminim bu Gazze zulmünden sonra halk onlara pabuç bırakmaz. Yada bunlar Faiz, Kumar, Zina ve İçki dostlarıdır. Buyursunlar kendini anlatsınlar, halk onların puanını verir. Kimse kusura bakmasın bu ülkede yeterince azınlık çoğunluğa hükmetti, artık bu halkın temel değerleri revaçta olacak. Müslüman toplumda hukuki normlar çok yönlü bir ilahi kitap olan Kur’an’ın toplumsal huzur adına uyarılar içeren ilahi emir ve yasaklara aykırı olamaz, bunu istemeyen gayr-i müslüm olur, gayri müslümün İslam toplumuna hüküm etmesine de bu halk müsaade etmez. Geçen yüzyıl cebir ve hile asrıydı olan oldu, onun peşine düşmüyoruz.Çünkü zaman kaybına sebep olur, ayrıca Müslüman af edicidir, intikam peşine düşmek müslümana yakışmaz!
13 kişinin katılımıyla yapılan toplantı bana umut ve heyecan verdi, tüm katılımcıların aktif olarak katkı verdiği bu toplantı inşallah tarihi nitelikte olup bir hayrın temelini atacak ve Kanun-Der halka huzur katacak, yasaların hazırlanmasına damgasını vuracak.
Müslüman, mütedeyyin, duyarlı vatnadaşlar olarak yasama alanına şimdiye kadar mesafeli durduk, ama çıkan yasalar hayatımızı zorlaştırdı, maneviyatımızı bozdu, sosyal barışa gölge düşürdü. Dolayısıyla duyarlı vatandaşlar olarak bu sahaya el atmak üzerimizde "farz-ı kifaye" düzeyinde bir vazife oldu diye düşünüyorum.
Haydi hayırlı olsun.
Vesselam